18 Aralık | 10.19 Cuma.
•
Bu sabah, diğer sabahlarımdan farklı olarak daha dinç bir şeklide uyandım.
Aklım başımda gibiydi, ne düşünmem gerektiğini çok iyi biliyor, beni üzen o arsız düşünceleri zihniminin kıyısına dahi yaklaştırmıyordum.Üzerimdeki pikeyi kenara atarak, yatağımdan kalktım ve bütün Bursa'yı ayaklarımın altına seren pencereme doğru ilerleyerek, derince bir nefes aldım.
Kar yağıyordu, dışarıda huzurlu bir sessizlik vardı. Karşı evin terasındaki çocuklar keyifle kartopu oynuyor ve gülüşüp eğleniyorlardı.Onlara gülerek baktım ve Gonca'yı düşündüm. Dünden beri sürekli kartopu oynamak istediğini dile getirmişti fakat berbat bir gün geçirdiğim için onunla oynayamamıştım. Dudaklarımı ısırarak, yüzüme yayılan o tatlı gülümseme eşliğinde odamdan çıkıp onun odasına doğru ilerledim ve kapıyı araladığım gibi, "Meleğim." diye fısıldayıp içeri girdim.
Gonca hâlâ uyuyordu, kollarının arasındaki pembe ayıcığını sıkı sıkı tutmuş ve oldukça huzurlu görünüyordu.
Ona doğru ilerleyerek, yanağına minik bir buse kondurdum ve geri çekildim. Annem hakkında sorular sormaya başlamıştı, bu bir gerçekti ve her ne kadar canımı yaksa bile, onun melek olup cennette gittiğini söylüyor ve hemen konuyu değiştiriyordum.
Derin bir iç geçirip, guruldayan karnım ile birlikte aşağı inmek adına odadan çıktım.
Aşağı indiğimde; Sezen yengem, Kadir amcam ve babam kahvaltı yapıyorlardı.
Babam tekerlekli sandalyesindeydi ve amcamın onun için tuttuğu özel bakıcı olan, Bahar abla eşliğinde sakince yemeğini yiyordu.Ona doğru ilerleyip alnını öptüm ve geriye doğru çekilerek, "Günaydın babacığım." dedim ve sandalyeme geçip oturdum.
Sezen yengem, "Seni kahvaltıya çağırmaya geldim kuzum ama uyuyordun." dedi ve önüme koyduğu servis eşliğinde gülümsemeye başladı."Önemli değil yengeciğim." diye mırıldandığımda, amcama bakıyordum. Şu son bir aydır pek bir keyfi yoktu, yemek bile yemez olmuştu.
"Nasılsın amca?" diye sorduğumda bakışlarını bana yöneltip, "İyiyim kızım, iyiyim." dedi ve sıkıntılı bir biçimde soluyarak sofradan kalktı. Yengem ve ben birbirimize göz ucuyla baktık ve yeniden yemeğimize yöneldik. Bir yandan ise babam ile ilgileniyor, onunla şakalaşmaya çalışıyordum.Saçlarına aklar daha yeni yeni düşmeye başlamıştı. Sakalları ise saç kıran olmuştu ve dışarıdan bakıldığında korkunç denebilecek kadar kötü görünüyordu.
On gün önce tedaviye başlamıştık ve tek temennimiz işe yaraması yönündendi.
Yeniden kahvaltıma yöneldim ve bir güzel karnımı doyurduğum gibi elimde tuttuğum sade kahve eşliğinde babam ile sohbet etmeye başladım.
O sırada elinde ayıcığıyla, sol gözünü okşayan Gonca babama doğru gelip ona sıkıca sarıldı ve yanaklarını öperek kucağıma oturdu.
Morali bozuk gibiydi, ona doğru eğildim, "Neyin var meleğim?" diye sorup saçlarını öptüm.Gonca ellerini yanaklarına doğru götürerek, "Rüyamda gittiğini görüyordum abla, annem de vardı ve senin elinden tutmuştu." dedi ve ağlamaya başladı. Donup kalmıştım, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Sezen yengem onu kucağına alırken, güzelce teselli etmeye başlamış ve kardan adam yapacağımızı söylemişti. Dakikalar boyunca ağladıktan sonra, bir kartopu uğruna susmuş ve kahvaltısını bitirdiği gibi üzerini giyinerek yeniden aşağı inmişti.
Ben ve Sezen yengem onu bahçede beklerken hâlâ donuk bir ifadeyle etrafımı süzüyordum.
Hissetmiş gibiydi, ölüm kalım mücadelesi içerisinde olduğumu hissetmiş gibiydi!
Gonca müthiş bir sevinç eşliğinde bahçeye girerken, Sezen yengem hemen eğilmiş ve avuçladığı karı suratına atmıştı. Gonca kahkaha atarak avuçlarında tuttuğu karı bize atarken, çoktan kendimden geçmiş bir vaziyette yere yığılmış ve kahkahalara boğulmuştum. Gonca ve Sezen yengem bir olmuş üzerime üzerime gelirlerken, yanağımda hissettiğim sert bir soğukla gözlerimi sonuna kadar açıp bakışlarımı bu kartopunun geldiği yöne doğru çevirmiştim.Oflaz gelmişti, gülerek bana bakıyordu. Onu görünce büyük bir korkuyla yerimden fırlayarak Gonca'yı kaptığım gibi evin kapısına doğru koşmuştum. Bunu anlık bir refleks ile yapmıştım, istemsizce. O an yaşadığım korkunun haddi hesabı yoktu, Azrail görmüşçesine korkup kaçmıştım ama Azrail'den kaçmanın imkansız olduğunu unutmuştum.
Oflaz ve Sezen yengem büyük bir şaşkınlık içinde suratıma bakarken, nefes nefese kalmış bir şekilde arkama sakladığım kardeşime bakmıştım. Bu hareketimin onda büyük bir şüphe uyandırdığını tahmin edebiliyordum ve bu durumdan nasıl kurtulacağımı hiç bilmiyordum. Oflaz'ın kaşları iyiden iyiye çatılmaya başlarken kendi çapımda kıkırdayarak, "Gonca, baksana kar canavarı gelmiş. Sen saklan ben savaşırım onunla!" deyip Gonca'yı geride bırakarak Oflaz'ın boynuna atlamıştım. Verdiğim basınç eşliğinde ikimizde yere çakılırken, diğer yandan ise Oflaz deli gibi öpmeye başlamıştı beni. O yerdeydi, kar kulaklarına kadar geliyordu ben ise üzerindeydim ve ona karşılık veriyordum.
Zaman ve mekanın bir tesiri yok gibiydi çünkü bu son öpüşmemiz olacaktı. Az önce ondan korkmuştum ve şimdi deli gibi onu öpüyordum. Aradaki çelişki, en az içerisinde bulunduğum çaresizlik kadar büyüktü. Beni yoruyordu, ondan ayrılmak istemiyordum ama içten içe midemi bulandırıyordu.Düşüncelerimin saçmalığına karşın alay dolu bir bir biçimde gülümsedim ve ondan ayrıldım.
Oflaz adeta yataktaymışçasına karların üzerinde uzanmaya devam ederken, Sezen yengem ve Gonca hâlâ oyun oynuyorlardı.
Burnumu temizledim ve soğuktan iki büklüm olmuş bir şeklide Oflaz'ı izledim.
Hâlâ karların üzerindeydi, gerçekten de soğuktan etkilenmiyordu. Ona doğru eğilip elimi uzattım ve kalkması adına imada bulunarak, "Üşümüyor musun aşkım? Hasta olacaksın." deyip elimi tutmasıyla birlikte yavaşça kaldırdım. Oflaz sadece sinsi bir gülümseme ile yetinirken, az önceki tavrımın nedenini sormaması adına adeta yalvarıyordum."Geçiyordum da, sana uğrayayım dedim."
"İyi yaptın canım."
"Baban nasıl?"
"İyi."
"Dün kötüydün, bugün toparlanmış olmana sevindim." diye mırıldandığında, ona samimi bir gülümseme bahşederek Gonca'nın bana attığı kartopu ile birlikte, eğildiğim gibi bir avuç kar aldım ve hızla ona doğru fırlattım. Bu böyle devam ederken Oflaz bir köşeye geçmiş, içtiği sigarayla birlikte düşünceli bir biçimde beni izliyordu. Benim ona karşı uyguladığım, o garip tavrın nedenini anlamaya çalışıyor gibiydi. Doğrusu, anlaması benim için büyük bir sorun yaratabilirdi.
Gonca ile oynamaya devam ederken bana doğru adımlayarak, dudaklarıma minik bir buse kondurdu ve gitmesi gerektiğini söyleyerek evden ayrıldı.
Evden ayrılması beni rahatlatırken, diğer yandan ise bütün enerjisi düşen Gonca'yı, eve almıştım.
Kıyafetlerimizi değiştirdik ve Sezen yengemin bizim için yaptığı tarhana çorbasını içmeye koyulduk. El lezzeti gerçekten de şahaneydi, amcam ve biz bu yönden çok şanslıydık.
On sene önce yengemin rahmi alınmıştı ve on senedir içinde taşıdığı o buruklukla yaşamaya çalışıyordu. Bizim ile ilgilenmek ona zevk veriyor, kendi çocuklarıymışız gibi çok seviyordu. Ona ufak çaplı bir bakış atarak gülümsedim, daha sonra dış kapıdan gelen ses eşliğinde yerimizde sıçyarak hemen o tarafa bakındık.Amcam gelmişti, gündüz vakti içmiş ve oldukça sarhoştu. Kendini kaybetmişti adeta ağlıyor ve ağzının içersinde bir şeyler geveliyordu.
Durumu korkunçtu, onun böyle bir şey yapabileceğini asla düşünmezdim ve bu nedenle büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordum.
Kapının eşiğine diz çöküp, tekerlekli sandalyesinde öylece dışarıyı izleyen babama doğru dönerek, "Öleceğiz abi. Oysa ölmek için hiç hazır değilim, değiliz." diye konuştu. Oldukça düzgün konuşmuştu fakat sersemleşmişti, sersemleştirmişti...
Hepimiz büyük bir şaşkınlık eşliğinde öylece onu izlerken, o ise birdenbire hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Bu durum ben de büyük bir etki yaratarak adeta nefesim kesilmişçesine odama doğru koşup, yatağıma oturdum ve bilinmeyen numaraya mesaj attım.Gazel : Amcam hakkında ne biliyorsun?
Gazel : Dün konuştuğumuzda, bütün konunun amcam ve babam olduğunu söylemiştin.
0541 *** ** ** : Evet, bütün konu o ikisi. Neden soruyorsun?
Gazel : Amcam gündüz vakti içmiş ve şu an ağlaya ağlaya, öleceğiz deyip duruyor.
0541 *** ** ** : Tehdit edilmiş, yarın son günün. Son gününüz.
༄
Bölüm sonu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATAKULLİ / +18
Romance༄ Açık cinsellik ön plandadır, rahatsız olacaklar lütfen okumasın. • Kapak tasarımı : @japoncivciv