•
"Bu, içeride oturan genç adam kim?"
Amanda Hanımın konuşmasıyla, yerimde sıçramış ve sıkıntıyla solumuştum. Sorduğu soruya cevap dahi verememiştim, sözcükler birbirine karışmıştı. O kadar dalgınlaşmıştım ki, konuşmayı unutmuş gibiydim. Düşünmeye bile mecalim yokken, şu an yaşananlar gerçek mi değil mi onu bile kavrayamıyordum.
"Gonca'yı ilk kez bu kadar gülerken görüyorum. Gözlerinin içi parlıyor..."
Sessizliğimi koruyarak ofladım ve saçlarımı gerdirerek, soğuk bir bardak su içtim. Atilla, Gonca ile karşılaşmaları nedeniyle onun zoruyla bize gelmişti. İstemediğimi bildiği için önce Gonca'ya itirazlarda bulunsa bile, ağlamasına dayanamamış ve kabul etmişti.
Onlar odada otururken, ben de mutfakta güya Amanda Hanıma yardım ediyordum. O kadar afallamıştım ki, bu durum durgunlaşmama ve ölü gibi hissetmeme neden olmuştu. Bir türlü aklım almıyordu, o gerçekten de burada mıydı?..
Onu o kadar çok beklemiş, o kadar çok hayaller kurmuştum ki, şu an bunları bizzat yaşıyor olmak neye uğradığımı şaşırtmıştı. Atilla'yı özlemediğimi söyleyemezdim. Hatta, şu an içeri girip ona sarılmamak ve öpmemek için çok zor bile duruyordum fakat araya giren arsız bir kırgınlık bedenime batıyor, bu nedenle ona kavuşamıyordum.
Evet, kırgınlık.
Hem de öfkeyle harmanlanmış, adi bir kırgınlık...
"Abla, neden gelmiyorsun yanımıza?"
Gonca'nın, diğer odadan bağırarak beni çağırması üzerine kendime gelmiş ve Amanda Hanımın hazırladığı tatlı tabağını alarak, odaya doğru ilerlemiştim. Gonca'nın isteği üzerine Waffle yapmıştık ve Atilla'nın da sevdiğini biliyordum.
"Atilla abi, benimle beraber Waffle yarışması yapmayı özledin mi?"
Atilla ona gülümseyerek bakıp utana sıkıla, "Evet, özledim." demişti. Onun da burada bulunmak istemediğini ve utandığını, benimle göz göze geldiği ilk dakika anlamıştım. İkimiz de, Gonca'nın isteği üzerine aynı ortamda bulunuyorduk ve ikimizde birbirimizi çok iyi tanıyan iki yabancıdan başka hiçbir şey değildik.
Aramızda mesafe vardı.
Aramızda koskoca iki sene vardı.
"Teşekkürler." diye mırıldandığı sırada, onunla tekrar göz göze gelmiş ve içimin eridiğini hissetmiştim. Neden içim bir tek ona eriyordu, ne ara onu bu kadar çok sevmiştim ve hayatımın merkezine koymuştum?..
Benim yaşadıklarımı yaşayan biri; bir daha hiçbir erkeğe güvenmez ve kendini hapsederdi ama ben, bana onca şeyi yaşatan o adamın üvey kardeşine aşık olmuştum...
Neden ona aşık olmuştum?
Hiç mi uslanmamış, hiç mi ders çıkarmamıştım?
Ha; aşık olacağım varmış demek ki, diyebilirdim kendime ama bu illa onun kardeşi olmak zorunda mıydı?
Başka kimse mi kalmamıştı?..
"Kalmamıştı, Gazel." diye fısıldamıştı içimden yükselen bir ses. Kalmamıştı gerçekten de, bana yardım edip yeniden ayağı kaldıran ondan başka kimse yoktu ki çevremde. Beni anlayan, iyi gelen ve hatta ölümden kurtaran o değil miydi? Ona aşık olmam hak değil miydi, haktı.
Hakkımdı...
Zihnimin çürük duvarlarını sallayan bu tespit ve uzun zaman sonra ilk kez kendime karşı bu kadar açık konuşuyor olmam, sarsılmama neden olmuştu. Gonca'nın tabağını da yemek masasına bıraktıktan sonra alelacele odadan çıktım ve bahçeye doğru ilerledim. Hava almam gerekiyordu, yalnız kalıp kendime gelmem gerekiyordu...
![](https://img.wattpad.com/cover/240184323-288-k818614.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATAKULLİ / +18
Romance༄ Açık cinsellik ön plandadır, rahatsız olacaklar lütfen okumasın. • Kapak tasarımı : @japoncivciv