HERKESE MERHABALAR... 💙
DUYDUĞUM KADARIYLA, WATTPAD MECRASINDA LİSE KURGUSU DENİNCE İLK AKLA, BAD BOY ÇOCUKLARA AŞIK OLAN MASUM KIZLAR GELİYORMUŞ.
(HİÇ OKUMADIM, SADECE DUYDUM. YALANSA DA ONLARIN YALANCISIYIM...🦥)KURGUMDA KÖTÜ ÇOCUKLAR YOK ARKADAŞLAR. KÖTÜ YOLDAKİ ERKEKLER, İYİ KIZLARI BATAĞA FALAN DA ÇEKMİYOR. EĞER KİTABA BU TARZ BİR KURGU OLDUĞUNU HAYAL EDEREK BAŞLIYORSANIZ BAŞTAN UYARMAK İSTERİM Kİ, BENİM ÇOCUKLARIM İYİ AİLE ÇOCUKLARI. 🦥
AYRICA KİTABA YENİ BAŞLAYACAK OLAN ARKADAŞLARIM, OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI BENDEN ESİRGEMEYİN OLUR MU? DESTEĞİNİZE ÇOK İHTİYACI VAR DA BU GARİBİN... 🤥
HEPİNİZE BENDEN MAVİ ÇİÇEK. 🗽
***
Yeni aldığı mavi çantasına, uçlu kalemiyle, not defterini yerleştirirken, ablasına bir kez daha baktı. Hayatından vazgeçtiği gibi, hız kesmeden akmaya devam eden gözyaşlarının önünü kesmekten de vazgeçmiş görünüyordu.
Onu bu halde her gördüğünde, babası ve annesi gibi, Fırat'ı boğup öldürme aşkıyla yanıp tutuşuyordu. Dört yıldır bitmeyen bu kabus yüzünden, evde kimse kimseyle konuşmaz hale gelmişti. Asya artık, babasını da, ablasını da geri istiyordu.
Çöpe atmak üzere kenara ayırdığı, işe yaramaz eşyalarının içindeki; defter düşmanı, ortası beyaz şeritli, yeşil silgiyi ablasının kafasına fırlattı. "Başlayacağım aşk acına! İçimi şişirdin be!"
Tam alnının çatından vurulan kız, homurdanarak yatağından doğrulduktan sonra, kucağına gelişigüzel düşen yeşil silgiyi, kardeşine geri gönderdi. "Bulaşma bana Asya!"
Asya, yeniden yatağına gömülen ablasından bir fayda gelmeyeceğini farkına varınca salona, babasının yanına geçti. Az önceki manzaranın bir diğeri de buradaydı. Babası da yaklaşık üç saattir, aynı haberleri, farklı kanallardan, tekrar tekrar izlemekle meşguldü. Koltuğun köşesine yayılırken, mutfaktan gelen taze demlenmiş çay kokusunu içine çekti ve evde tek canlı varlığın annesi olduğunu hissetti.
Aslında bugün, Asya da, ablasıyla babası gibi gergindi. Çünkü, yarın okullar açılıyordu. Normalde bu ortamdan kurtulmak için okulu, kendisine kurtuluş olarak görürdü, ama gittiği yerde, nasıl bir ortamla karşılaşacağını bilemiyordu ve bu da ister istemez, onu geriyordu.
Koltuğun köşesine büzüşüp kalan kızının derdinin ne olduğunu biliyordu aslında Nihat, ama yine de televizyonun sesini kısıp, "neyin var senin?" Diye sormak zorunda hissetti.
Kız, kafasını koltuğun başlığından kaldırmadan önce, bir süre bekledi. Ardından aklına gelen parlak fikirle, küçücük gözlü adama, küçük Emrah bakışı attı.
"Bugün Hande ile konuştuk baba. Beni kaydettirdiğin okul serseri doluymuş, kızların yarısı eskort, erkeklerin yarısı da torbacıymış."Nihat, baştan aşağı uydurma olan bu sözlerden etkilenmek bir yana, dinlememişti bile. Çünkü Asya, yaz tatili boyunca, okulun tam altından fay hattı geçtiğinden tut; müdürün canı sıkıldıkça, öğrencilerin koyunlarından içeri maytap attığına kadar uydurmadığı yalan kalmamıştı.
Asya'nın türlü yalanlarına karşın, adam da inatla, aynı şeyi tekrarlamaya devam etti. "Öğretmen kadrosu çok iyi. Müdürü de, senin diğer okulundaki gibi sapık değil. Aynı şeyleri konuşmaktan sıkıldım, kapat artık şu konuyu!"
"Eskort diyorum baba eskort, duymuyor musun? Ya ben de kötü yola düşersem?"
"Kes!" Dedi sert sert bakarak ve haberlerin sesini daha fazla açıp yönünü tekrardan televizyona çevirdi.
Babasına içinden küfürler ederek kendini rahatlatmaya çalıştı ama rahatlayamadı. Kalktı ve aklını yitirdiğine neredeyse emin olduğu ablasının yanına gitti. Aynı şekilde yatmaya devam eden kızın tam karşısındaki yatağına köprüden atlarcasına attı kendisini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER AN SENİNLEYİM
Teen Fictionİngilizcecinin tahtaya yazdığı anlaşılmaz kelimeleri zorlukla seçip defterine geçiren ve hocanın anlattıklarını pür dikkat dinleyen kız, kendisini de pür dikkat izleyen gözlerin varlığından habersizdi. O gözler için, kızın kolunu hafifçe kaşıması;...