Oğlunun ağzından haykırışla çıkan aşk itirafı, hasta adamı iyice allak bullak ederken, karısının dürtüklemesiyle kendisine gelip, kalbini tutarak, az önce hışımla kalktığı koltuğa kibarca geri oturdu.
Bilal ise, utançla, başını yerden kaldırıp bir defaya mahsus Şüheda'ya baktı. Kızla göz göze geldiği o kısacık bakışma anında, ciddi bir ortamda gaz kaçırmışcasına utandı ve daha fazla burada duramayacağını anlayıp hızla evden çıktı.
Evin bahçe kapısını açtıktan sonra, ne yapsam diye düşünmesine fırsat bırakmayan ayakları; onu Barışlara getirmişti bile.
Kapıyı açan Yeliz karşısında nefes nefese kalmış perişan haldeki Bilal'i incelerken, çocuk ayakkabılarını ayağından fırlatıp evin içinde Barış'ı aramaya girişti.
Destursuz salona dalınca, karısının ayak tırnaklarına oje süren adam, irkilip ojeyi yere düşürdü.
"Leyla anne, Barış evde mi?"
Leyla ayağını hızla kocasının dizinden çekip ayaklanırken, Arif de doğrulup çocuğun bembeyaz olmuş yüzünü inceledi, "baban evden mi kovdu oğlum, sorun ne?"
"Sorma Arif amca, ne olur sorma! Barış nerede?" Leyla, Bilal yüzünden sağa sola dağılan kırmızı boyaları ıslak mendille temizlemeye girişirken, "Odasında olması lazım." Diye yanıtladı Arif. Hepsi meraktan deli olmuştu, ama kurcalamak istemediler.
Kara kalemin tepesine baş parmağını sabitleyip, kolunu ileri doğru uzatmış, tek gözüyle kızın yüzünün ölçüsünü almaya çalışan Barış, "öyle kusursuz, öyle orantılı yüz hatların var ki, bir türlü çizime konsantre olamıyorum!" Derken, Asya'nın arkasındaki bulanıklıkta gördüğü siluetle, kapalı olan gözünü istemsizce açıp bakışlarını oraya sabitledi.
"Bilal!"Asya oturduğu döner koltukta, hızla kendisini kapıya doğru çevirirken, Bilal paldır küldür girdiği odadan geri çıkmaya hazırlandı, "özür dilerim, Asya'nın burada olduğunu bilmiyordum."
Barış iki adımda yanına vardığı çocuğun koluna yapıştı, "Saçmalama oğlum gel! Hayırdır akşam akşam?"
"Ben burada kalacağım bir süre!" Asya'nın bakışları Barış'ın tepkisini ölçmek üzere, çocuğa doğru döndükten sonra, özel bir durum olma ihtimalini göz önünde bulundurarak, aralarından sıvışıp odadan çıktı.
"Neler oldu?" Diye fısıldadı Barış, Asya'nın ardından odanın kapısını kapatıp Bilal'i yatağına oturttu. "Baban Şüheda'yı habersiz getirdin diye seni evden mi attı?"
"Her şeyi öğrendi babam!" Yataktan kalkıp cama doğru telaşla yürüdü, perdeyi açıp evlerine bir bakış attı ve tekrar geri döndü, "tabii Şüheda da!"
Barış her şeyden kast ettiği şeyin ne olduğunu sorgulamak için ağzını açarken, "Şüheda'ya aşık olduğumu da söyledim!" Deyip yüzünü sıvazladı. "Ben daha oraya gidemem, o kızın yüzüne bakamam!"
"Mal! Saçmalama!" Diyerek ayaklandı Barış, "Kızı tek başına mı bırakacaksın?"
Bilal yağmurlu havada, sokakta tir tir titreyen köpek yavrusu gibi bakıyordu, Barış'ın içine dokundu onu bu halde görmek.
"Yapamam oğlum, gidemem."Çocuğun alnına düştükçe geri geri itelediği sarı saçlarını seyrederken birden kahkahalarla gülmeye başladı Barış. "Ahmet şu an burada olsa sana ne söylerdi biliyor musun?" Derken Bilal de kafasını sallayıp gülmeye başladı.
"Ne gördün de kaçtın?"
İkisinin aynı anda ağızlarından dökülen bu cümle, dertlerine rağmen Bilal'i de kahkahalara sokarken, sesleri aşağıda, Asya'nın kulaklarında çınladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER AN SENİNLEYİM
Teen Fictionİngilizcecinin tahtaya yazdığı anlaşılmaz kelimeleri zorlukla seçip defterine geçiren ve hocanın anlattıklarını pür dikkat dinleyen kız, kendisini de pür dikkat izleyen gözlerin varlığından habersizdi. O gözler için, kızın kolunu hafifçe kaşıması;...