20. Bölüm

226 12 3
                                    

"2 ay geçtim sevgilim sensiz geçen iki ay, ama ömrümden ömürler gidiyor sen yokken, sensiz nefes alamadığımı hissediyorum, şuan evimizdeyim senle film izlediğim odadayım sen gittikten sonra ilk defa geldim buraya, kokun hala odanın içinde geziniyor, omzumda bir ağırlık hissediyorum oraya başını yaslamış film izliyorsun, sonra kafanı kaldırıp bana bakıp gülümsüyorsun.
Mehmet bugünde aradı annen hastanede yatıyormuş, seni bahçede oturup ağlarken görmüş keşke yanına gelip göz yaşlarını silebilsem, ağlama sevgilim her şey düzelecek diyebilsem, ama yapamıyorum buradan bir türlü kurtulup gelemiyorum sen gittikten sonra burası bana cehennem oldu, her şeyi bırakıp seni kollarımın arasına almak için çok çabalıyorum, lütfen beni affet" yazmayı bitirip kağıdı katlayıp ceketimin cebine koydum, kanepeye uzanıp film izlediğimiz günü düşünmeye başladım hayatım en güzel günüydü, onunla geçirdiğin zamanlar hayatımın en güzel zamanlarıydı. Çok özlüyordum Zeynebi, onsuz yaşayamıyordum nefes alamıyordum. Cebimden sigara çıkarıp içmeye başladım, beni görse kızardı, çok sigara içiyorsun ileride akciğer kanseri olacaksın hem kokusu bile insanı rahatsız ediyor diye şikayet ederdi, keşke yanımda olsa da yine şikayet etmeye başlasa.
...
Aşağıdan konuşma sesleri gelince sigaramı söndürüp aşagı indim Berivan gelmişti telefonda konuşup odaları geziyordu merdivende durup konuşmasını bitirmesini bekledim.
Azem: ne işin var burada
Berivan: evimizi gezmek için geldim.
Azem: burası senin evin değil defol git buradan. Yanıma gelip elimi tuttu elimi çekip cebime koydum.
Berivan: Azem yapma böyle 1 hafta sonra evleneceğiz seni seviyorum.
Azem: bu evliliğin babamın zoruyla olduğunu biliyorsun seni sevmiyorum sevmeyeceğim, şimdi defol git bu evden.
Ağlamaya başladı, göz yaşlarını silip çıktı 5 dk sonra babamla birlikte geri döndü.
Abdullah ağa: Azem, babam bağırarak yanıma gelip yüzüme tokat attı, kızı niye ağlatın itaatsiz köpek.
Azem: sana açıklama yapmayacağım hem itaatsiz köpek dediğin kişi şuan burada değil Ankarada olurdu şimdi ikinizde çıkıp gidin evimden. Bağırmıştım Berivan korkmuştu babamda hala sinirli bir şekilde bana bıkıyordu.
Abdullah ağa: burası tek senin evin değil artık Berivanın da evi.
Azem: onunla evlenmeyi senin zorunla kabul ettim ama bu eve onu getirmem.
Abdullah ağa: hala aklın o kadında değil mi
Azem: o kadın dediğin kişinin adı var. Adı Zeynep tamam mı onu ömrüm boyunca seveceğim sen ne yaparsan yap ondan asla vazgeçmeyeceğim. Dışarı çıkıp arabama bindim sinirden direksiyona vurmaya başladım, sonra arabayı çalıştırıp depoya gitmek üzere yola çıktım.
....

Depoya vardığım zaman Soner ve diğer adamlar silahları arabaya yüklüyorlardı. İnip yanlarına gittim.
Soner: abi birazdan bitecek iş ne zaman çıkacağız.
Azem: ben gelmiyorum sen git başlarında bekle, bir şey olursa ara.
Soner: tamam abi.
İçerideki odama geçip kilitli kasamı açtım içinde Zeynep için yazdığım mektuplarla dolu kutuyu çıkarıp bugün yazdığım mektubu da koydum. Ceketimi çıkarıp sandalyemin üstüne bırakarak kum torbasına vurmaya başladım.
O gittikten sonra her şey çok hızlı ilerlemişti 1 hafta içinde nişanlanmıştım şimdide düğün hazırlıkları yapıyorlardı, buradan gitmek için çoğu yolu denedim ama olmuyordu sanki buraya zincirlenmiş gibiydim zinciri elinde tutanda babamdı. En zayıf noktalarımı biliyordu dediğini yaptırmak için ölümle tehdit ediyordu kendi kızını öldürmekle.

Babamdan acımasız olmayı öğrenmiştim ama bu kadarı onun için de fazlaydı, hangi baba dediği olsun diye kendi çocuğunu öldürmekle tehdit ederdi. O baba değildi katildi düşmanlarının silahıyla öldüren bizide sözleriyle öldüren bir katildi, onun gibi olmak istemiyordum ama bende yavaş yavaş onun gibi olmaya başlıyordum.
Kendimi toparlamam lazımdı Zeynep'in karşısına böyle biri olarak çıkmazdım, onun gözünde zaten katil olmuştum, kalbimi bu karanlıktan çıkarmam lazımdı ama olmadan yapamıyordum.

Kum torbasına son yumruğu atıp masamın karşısındaki koltuğa oturdum sehpanın üstünde Zeynep'in bana hediye ettiği anahtarlık vardı, Midyatta son kez gezerken almıştı yeni evimiz için, anahtarlığıda kasadaki kutuya yerleştirdim. Telefonum çalmaya başladı ceketimin cebineden çıkarıp ekrana baktım Rojda arıyordu.
Azem: efendim rojda
Rojda: abi akşam yemeğe geliyorsun değilmi.
Azem: geleceğim merak etme.
Rojda: mobilyaları almaya gitmemişsin.
Azem: ne mobilyası sen neyden bahsediyorsun
Rojda: evine mobilya almışlar ve götürmüşler haberin yok mu
Azem: Baba, baba, tamam kapat telefonu.

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin