10. Bölüm

605 14 0
                                    

Odama geçip bilgisayarı açtım, bir kaç dosyayı inceledikten sonra sigara içmek için balkona çıktım gökyüzüne baktım, yıldızlar parlıyordu aklım Zeynepteydi bir yandan nişanılısından ayrıldığı için seviniyordum diğer yandan da ağlaması aklıma geldikçe kalbime bıçak saplımış gibi hissediyordum o an bir şey yapamamıştım keşke göz yaşlarını silip ben buradayım her zaman senin yanındayım sonsuza denk seninim diyebilseydim ama yapamadım o zaman kendimi çok çaresiz hissettim sevdiğim kişi karşımda göz yaşı döküp acı çekiyordu ben ise onu o karanlıktan çıkaracak bir şey yapamamıştım, onun kalbini onarmak istiyordum ama nasıl yapacağımı bilmiyordum.
Rojda: abi hava soğuk değilmi. Rojdanın geldiğini fark etmemiştim
Azem: iyiyim ben merak etme sana hırka getireyim mi
Rojda: odana geçip konuşalım mı. Rojdayı odama götürdüm.
Azem: bugün akşam sağlık ocağına uğradım
Rojda: kapalı değilmiydi
Azem: ışıkları açıktı bende içeri girdim Zeynep çalışıyordu. Olayları baştan anlattım.
Rojda: kıyamam ya sabahta ağladı, zor şey ihanete uğramak inşallah toparlanır.
Azem: hafta sonu Midyata gidelim mi, sen Zeynep'i çağır belki kafası dağılır.
Rojda: iyi olur aslında, kafasını ne kadar meşgul edersek o kadar çabuk unutur. Telefonum çaldı Soner arıyordu
Azem: efendim soner
Soner: abi depoya gelsene
Azem: bir şey mi oldu
Soner: gelip kendin görsen iyi olur.
Azem: tamam 20 dk oradayım. Telefonu kapatıp, ben depoya gidiyorum senide odana götüreyim.
Rojda: geç kalma.
Azem: merak etme iş biter bitmez gelirim.
Depoya gittiğim zaman Soner koşarak yanıma geldi.
Azem: ne oldu soner kötü bir şey yok değilmi
Soner: abi içeri gir görürsün. İçeri girdiğim zaman Mehmet benim odamdaki koltukta uzanmış yüzü kıyafetleri kan içindeydi.
Azem: ne oldu lan bu adama. Sonere dönüp bağırdım.
Soner: bilmiyoruz abi bir araba gelip deponun önüne bıraktılar peşlerinden gittik ama yakalayamadık.
Azem: nasıl yakalayamadınız lan bir ton adam var burada ne işe yarıyorsunuz burada, sizi buraya niye diktim o şerefsizleri nasıl bulamıyorsunuz, doktoru çağırdın mı
Soner: birazdan gelir abi. Dolaptan ilk yardım çantasını çıkarıp yaralarını temizlemeye başladım. Doktor gelince ona devredip, bilgisayarım başına geçip kamera kayıtlarına baktım, arabanın plakası belliydi not alıp Soner'e uzattım "git bu arabayı bul". Soner kağıdı alıp gitti, doktor pansumanı bitirip ilaç yaptı.
Doktor: Azem bey durumu şuan kötü ilaç yaptım dinlenmesi lazım, acil bir şey olursa arayın beni
Azem: sağol doktor. Doktor çıkıp gitmişti, bende dolabımdan yedek kıyafetlerimi çıkarıp Mehmet'e giydirip başında beklemeye başladı. Fuat elinde ilaçlarla içeri girdi
Fuat: abi ilaçları aldım
Azem: haber varmı
Fuat: yok abi, Mehmet nasıl
Azem: doktor kötü dedi
Fuat: ben ona güveniyorum atlatacak bunu da
Azem: oğlum annesi bana emanet etti şimdi bir şey olsa ne yaparım ben.
Fuat: merak etme abi bir şey olmayacak güçlü biri toparlanacak
Azem: biliyorum, toparlanacak ama korkuyorum.
Mehmet daha 20 yaşındaydı, 13 yaşındayken annesi bizimle çalışsın diye getirmişti, annesi vefat ettiği zaman kimsesi olmadığı için bana emanet etmişti, onu kendim gibi yetiştirdim kalpsiz, soğuk kanlı, gözünü bile kırpmadan adamın kafasına silah sıkabilecekti ama şimdi karşımda çaresiz bir şekilde yardımımıza ihtiyacı vardı, onu koruyamadım eğer bir şey olursa ona kendimi affetmezdim.
...
Gece saat 4 olmuştu, dışarı çıkıp sigara içtim deponun etrafında adamlar nöbet tutuyorlardı içeri girdiğim zaman Mehmet uyanmıştı kalkmaya başlıyordu.
Azem: dur oğlum yaralısın
Mehmet: iyiyim abi
Azem: Mehmet, sinirlenmiştim o da fark etti pes edip uzamaya devam etti. Bir yerin ağrıyormu
Mehmet: kolum ağrıyor
Azem: bekle sana ilaç getireyim. Suyla ilacı uzattım
Mehmet: sağol abi. İlacı içmesini bekledim
Azem: kim yaptı
Mehmet: jahen, adamları beni yakaladı sonra bir yere götürüp dövdüler.
Azem: bir şey demediler mi
Mehmet: yok abi bayılmadan önce mirza adını duydum sadece
Azem: bu işi sadece mirza için yapmaz başka bir iş daha var
Mehmet: abi para için yapmış olmasın
Azem: sanmıyorum, sen dinlen şimdi gerisini ben hallederim.
Mehmet: abi dikkat et.
Azem: merak etme bir şey olmaz. Adamlar dışarıda bir şey lazım olursa seslen.
Mehmet: tamam abi.
Fuatı aradım bir kaç adam toplayıp Jahenin deposuna gittik, bir kaç adam vardı, bizi görüp silah sıkmaya başladılar onları halledip içeri girdik. Bize ait silahları toplayıp arabalara yükledik.
Fuat: abi her şey yüklendi gidelim mi artık
Azem: daha işimiz bitmedi. Bana arabadaki benzin kovalarını getirin
Fuat: sakin depoyu yakacağım deme
Azem: Fuat dediğimi yap. Tamda dediğini yapacaktım bana hata yaptı sesimi çıkarmadım ama adamımı kaçırıp ölesiye dövmeyecekti. Fuat benzin kovalarıyla içeri girdi etrafa dökmeye başladım, sona kalanı içeriden başlayıp dışarı kadar uzun bir çizgi halinde döküp tüm kovayı boşalttıktan sonra benzin kovasını kenarı atıp sigara içmeye başladım.
Azem: Fuat siz gidin ben geliyorum
Fuat: tamam abi, hadi beyler çıkıyoruz. Onlar yola çıkmaya başladı bende kalan sigarayı benzinin üstüne atıp tutuşmasını bekledim yangın başlayınca arabama binip 600 metre uzağa gidip yangını izlemeye başladım. Depo tam tutuşunca telefonumu açıp fotoğraf çekip Jahene attım. Eve gitmek için oradan uzlaşmaya başladım.
...
Sabah saat 11 de babamın bağırmasıyla uyandım.
Abdullah ağa: nerede itaatsiz it. Kesin bana sesleniyordu odama gelen ayak seslerini duydum, içeri dalıp, lan şerefsiz ne diye adamın deposunu yakıyorsun diye bağırmaya başladı. Bir şey demeden yataktan çıkıp banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım havluyla yüzümü kuruttuktan sonra içeri girdim.
Azem: bu ne sinir Abdullah ağa
Abdullah ağa: sen benle dalgamı geçiyorsun itoğlu it
Azem: yine ne yapmışım
Abdullah ağa: birde pişkin pişkin soruyorsun, jahenin deposunu niye yaktın
Azem: öyle gerekti. Yüzüme tokat attı
Abdullah ağa: öyle gerekti.
Azem: her şeyi zaten sen biliyorsun değilmi, ben olmazsam arkanı toplamazsam sen bir hiçsin tamam mı
Abdullah ağa: kes sesi, üzerime doğru geliyordu üvey annem onu tuttu "ağam sakin olun sinirlisiniz ikinizde Allah korusun bir şey olacak, gel çıkalım sakinleşince tekrar konuşursunuz". Odadan çıktılar bende depoya gitmek hazırlamaya başladım, telefonum çalmaya başladı
Rojda: abi Zeynep kabul etti gelmeyi
Azem: sonunda güzel bir haber aldım.
Rojda: sesine bakılırsa bir şey olmuş
Azem: eve gelince konuşuruz
Rojda: tamam evde görüşürüz
Azem: görüşürüz.
Sonunda güzel bir haber aldım bu hafta sonu ona her şeyi anlatmaya karar verdim umarım benden uzaklaşmazdı.
...
Depoya gidip odama geçtim, Mehmet oturmuş bir şeyler yiyordu, beni görünce ayağa kalkmaya çalıştı.
Azem: otur oğlum yaralısın, yemeğini yemeye devam et
Mehmet: abi sağol, beni her zamana korudun sahip çıktın, her zaman destek oldun bana gerçekten abi oldun. Yanına gidip oturdum kolumu omzuna atıp " ne demek oğlum, sen bana emanetsin, hem sende bana gerçekten kardeş oldun, iyisin değilmi"
Mehmet: iyiyim abi
Azem: sana ev ayarladım git orada kal dinlen bir şeye ihtiyacın olursa bana haber ver. Mehmet bana sarılıp "sağol abi her şey için"
Azem: yemek güzelmi
Mehmet: güzel, kahvaltı yapamadın mı
Azem: yapmadım, şundan bir parça verde tadına bakayım, hmmm güzelmiş nereden almışlar
Mehmet: bilmiyorumki Fuat abi getirdi.
Azem: hadi sende ye iyileşmen lazım sana ihtiyacım var.
Aklıma annesiyle son konuşmamız geldi, hastanedeydik beni yanına çağırdı, odasına gidip yanına oturdum elimi tutup konuşmaya başladı "Azem oğlum, ben gidince Mehmetime sahip çık senden başka gidecek yeri yok, o seni abisi olarak görüyor sende onu kardeşin olarak gör sahip çık, söz ver bana ona sahip çıkacakmısın". "merak etme Meryem Ana, ona kardeşimiş gibi sahip çıkacağım". "sağolasın oğlum". Ben odadan çıktıktan 1 saat sonra vefat etti, onun ölümünden sonra Mehmeti yanıma aldım yanımda yatıp kalktı zaman ilerledikçe abi kardeş gibi olduk, artık onun bu işlerden uzaklaşıp okumasını ve yuva kurup evlenmesini istiyordum zamanı gelince bu konuyu onunla konuşacaktım ama şimdi iyileşip tekrar ayağa kalkması lazımdı.

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin