29. Bölüm

126 4 0
                                    

1 ay sonra

Bilgisayardan düğün fotoğraflarıma bakıyordum telefonum çalınca oturduğum koltuktan kalkıp sehpanın üzerinde telefonumu aldım, şeyma arıyordu, düğünden sonra Azem ile 20 günlük İtalya ve Paris tatile gittiğimiz için onunla doğru düzgün konuşamamıştım, geldikten sonra da ev yerleşme falan derkende çok konuşamamıştık.

Zeynep: Bebeğim günaydın
Şeyma: Günaydın bebeğim, ne yapıyorsun
Zeynep: düğün fotoğraflarına bakıyorum
Şeyma: ben gelmeden nasıl bakarsın
Zeynep: seni dün gece çağırdım ama gelmedin
Şeyma: Sende biliyorsunki Soner bana süpriz yapıp yemeğe götürdü
Zeynep: biliyorum biliyorum merak etme ama kocam sayesinde biliyorum, bunu bana senin anlatman lazımdı
Şeyma: aaa trip atma hemen, hem yanına geliyorum düğün fotoğraflarına bakıp dünkü yemeği anlatırım sana
Zeynep: tamam ama hızlı ol akşama nöbete gideceğim
Şeyma: hemende çalışmaya başlamışsın
Zeynep: evde canım sıkılıyor
Şeyma: Azem iş için bir şey demedi mi
Zeynep: ilk başta istemedi ama ikna ettim evde boş boş durmak istemiyorum, zaten aynı yerdeyiz birbirimizi sık sık görüyoruz.
Şeyma: iyi yapıyorsun bebeğim boşuna mı okudun, Almanya işi ne oldu söyledin mi
Zeynep: söylemedim gitmeyi düşünmüyorum artık, hızlı gelde yüz yüze konuşalım bunları
Şeyma: yarım saatte oradayım
Zeynep: tamamdır bekliyorum.

Telefonu kapatıp sehpanın üzerine geri koydum. Zil sesi gelince kapıyı açmak için odadan çıktım, kapı deliğinden baktığım zaman Azem'in babası Abdullah Ağayı gördüm.
Çok şaşırmıştım Azem babasını hayatında çıkarmıştı ama şimdi buradaydı.
Derin nefes alıp kapıyı açtım
Zeynep: hoşgeldiniz, Abdullah bey
Abdullah ağa: hoşbuldum kızım, Abdullah bey beni istemiyordu ama samimi bir şeklide kızım demişti onunla bir kaç kere karşılaşmıştım ama aşırı sertt ve katıydı ama şimdi sakindi
Zeynep: Azemle görüşmeye geldiniz sanırım ama evde değil işe gitti
Abdullah ağa: biliyorum dedi, anlaşılan benimle konuşacaktı ve içeri davet etmemi bekliyordu.
Zeynep: içeri gelin lütfen kapıda beklemeyin. İçeri girip Antreyi incelemeye başladı. Salon bu tarafta diyerek önden yürüyerek salona geçtim, o da arkamdan gelip tek kişilik koltuğa oturdu.
Zeynep: bir şey içermisiniz hemen hazırlayayım size.
Abdullah ağa: sağol kızım senle konuşup gideceğim hemen.
Zeynep: peki, diyerek karşısındaki koltuğa oturdum.
Abdullah ağa: sizi tebrik etmeye geldim
Zeynep: teşekkür ederim, sizi de düğünde görmek isterdik
Abdullah ağa: Azemle aram kötüydü buraya sana bir şey vermek için geldim gideceğim, akşamda Mardine geri dönüyorum, cebinden uzun bir zarf çıkarıp bana uzattı zarfı alıp yerime oturdum, açıp içindeki kağıdı çıkardım düğün davetiyesiydi üzerinde ben ve Azemin adı yazılıydı.
Abdullah ağa: Zeynep, kızım ilk başta seni istemedim biliyorsun ama çocuklarım mutluluğu benim için çok önemli Azem seni seviyor bende seni gelini olarak görüyorum artık, düğünden Azemin haberi yok onu ikna etmek sana düşünüyor artık çocuklarım işe küs kalmak istemiyorum bu düğünü sayesinde onlarla hem barışmış olacağım hemde gelinimi tüm Mardine tanıtacağım.
Zeynep: Abdullah bey, bu gerçek güzel bir şey çocuklarınız ile barışmak istemeniz gerçekten çok sevindim ama nasıl yapacağımı bilmiyorum
Abdullah ağa: Azem seni gerçekten çok seviyor onu ikna edeceğine inanıyorum, 10 gün sonra sizi Mardinde bekliyorum, diyerek ayağa kalkıp evden çıkmak için kapıya doğru yöneldi bende arkasından gidiyorum dış kapıya gelince, lütfen onu ikna et kızım diyerek evden çıktı.
İçeri geçip davetiyi incelemeye başladım, tarih olarak 2 hafta sonranın tarihi yazılıydı düğün konakta yapılacaktı, oraya ilk defa Rojdanın daveti üzerine gitmiştim, Azemle orada tanışmıştık, sonrasnda bir sürü olay yaşamıştık zor günler geçmişti oraya geri dönmemek üzere Ankaraya taşınmıştım ama Abdullah Bey bizi her şeyin başladığı yere davet ediyordu, haklıydı bir yandan oğluyla ve kızıyla arasını düzeltmek istiyordu ve bu işi bana vermişti. Hemşire olmamın bazı dezavantajı ise insanların sevdiklerinle kavuşamadan öldüklerini görmek, onlara son bir kez sarılamadan seni seviyorum diyemeden bu dünyadan göçüp gittiklerini bilmek, başımıza bir sürü olay gelmişti birbirimizi kaybedeceğimiz zamanlar olmuştu artık onlarında barışması lazımdı bir birlerini affetmeleri lazımdı. Azemi ikna etmeliydim o da babasına bağlıydı ve seviyordu.

SarmaşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin