Sabahın ilk ışıklarına gözümü açtığımda kabussuz ve derin uykunun beni tekrar güçlendirdiğini anlamıştım. Bir süre bekledim ama doktorlardan gelen giden olmadı. Ben de doktorlar gelmeden önce bahçeye çıktım. Sabahın dingin ve temiz havasını ciğerlerime doldururken yürümeye başladım.Kısa bir süre sonra bankta oturmuş, orta yaşlı bir kadın dikkatimi çekti. Bir köşeye çekildim onu seyretmeye başladım. Kadın öylece boş gözlerle oturuyordu, belli ki bir hastası vardı. Yanına doktorlardan biri gelince ayağa kalktı. Doktor ne söylediyse kadın ağlamaya ve doktorun ellerini tutmaya başladı. Hallerinden kadının doktora yalvardığı belliydi. Doktor da çaresiz duruyordu. "Ölümcül hastası var herhalde kadıncağızın," diye düşündüm. Doktor kadının omuzuna sevgiyle dokunduktan sonra gitmişti. Kadın yeniden ağlayarak banka oturdu.
Dayanamayıp gidip kadının yanına oturdum. Neden ağladığını sorduğumda kadın bana baktı, şaşırmıştı. İlk sözü "Sen yabancısın," oldu. Benim yabancı olmam mı yoksa içinde biriktirdiklerini daha fazla tutamamasından mı bilmem ismini sonradan öğrendiğim kadın, susmadan anlatmaya başladı. Kadın anlattıkça acısı içimi acıtıyor, hareket bile edemiyordum.
Seul'a oldukça uzak bir köyde on altı yaşındaki kızıyla birlikte yaşıyormuş. Kocası iki sene önce inşaatlarda çalışırken ölmüş. Fazla gelir getirmeyen ufak bir elma bahçeleri varmış. Kadın eskiden yorgan yaparmış. Artık bu tür işler para getirmediği ve kocası öldüğü için gelirleri iyice azalmış. Kızının hamile olduğunu anlayınca dedikodudan korkup elma bahçesini satıp Seul'a gelmiş.
Temizlik firmasında çalışmaya başlamış. Kızı erken doğum yaparken bu hastanede ölmüş. Bebek ise kalbiyle ilgili bir hastalıkla doğmuş. Bebek bir aydan beri hastanede yatıyormuş, kadın çalışamadığı için evden atılmış. Çoğunlukla hastanede bazen de eski bir dostunun evine gidip kalıyormuş. Ve bebeğin acil ameliyat olması gerekiyormuş yoksa yaşama şansı her geçen gün azalıyormuş. Kadıncağız neyi varsa hastaneye vermiş fakat yetmiyormuş.Kadının son sözü "Kafanı şişirdim yabancı kız beni affet," oldu. Kadının bebeğin babasından bahsetmediğini fark edince "Bebeğin babası nerede?" diye sordum.
Kadıncağız kıpkırmızı olmuş, öylece kalmıştı. O an kendi dilimi koparmak istedim. "Söylemek zorunda değilsin, lütfen beni affet bunu sormamalıydım," dedim.
Zor duyulan sesiyle "Kızım ölene kadar kim olduğunu söylemedi. Benim yavrum çok güzeldi, köyün en güzel kızıydı. Bütün bunlar güzelliği yüzünden oldu," diyen kadıncağız yeniden susmuştu. Büyük ihtimal çocuk tecavüz eseri olmuştu fakat kadın kızına ve torununa sahip çıkmaya çalışmış halen de çalışıyordu.
Hiç düşünmeden "Ne yapmayı düşünüyorsunuz?" sorusu ağzımdan çıkıverdi.
"Torunumu annesiyle dedesinin yanına gönderdikten sonra ben de onlara kavuşacağım günü çabuklaştıracağım."
Bu söz beni bitirmiş, içimdeki acı dayanılmaz hale gelmişti. Bir şey yapmalıydım, yapacak maddi gücüm vardı. "Doktoruyla görüşmeme izin verir misiniz?" diye sordum. Kadın kabul edince beraber doktorun yanına gittik.
Doktor açık bir şekilde hiçbir şeyi gizlemeden bebeğin bir hafta içinde ameliyat olması gerektiğini açıkladı. Çocuğu yoğun bakımda görmeme izin verdiğinde artık acı geçmişti ve yerini mücadele azmine bırakmıştı.
Doktordan ameliyatı yapmasını istediğimde şaşırdı ve beni muhasebe bölümüne gönderdi. Kadıncağızın hiçbir güvencesi, sigortası yoktu hatta birikmiş borcu vardı. Tüm masrafları ödeyeceğimi taahhüt ettikten sonra iki gün sonrasına ameliyat tarihi belirlenmişti.
Kadıncağız ne yapacağını şaşırmış devamlı bana teşekkür ediyordu. "Tamam, şu teşekkür faslını bitirelim ..., adınız neydi?" diye sorarken ben de şaşkındım birbirimizin adını bile bilmiyorduk.
"Benim adım Lee Mi-Cha fakat sen bana anne de" dedi.
"Ben de Ada. Sana Mi-Anne diyeceğim çünkü anne dersem kendi annem kızar," dediğimde ilk defa gülmüştü. "Benim şimdi odama çıkmam lazım çünkü doktorum gelecek. İstersen sen de gel."Böylece hayatıma Mi- Anne ve torunu İn-Su girmişti. Evren o sabah bana saçmalama haddini bil, dünyada ne dertler var diye bunları göstermişti, bundan emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİNLİKTEKİ SIR
Ficción Generalİstanbul'dan Güney Kore'nin başkenti Seul'e okumak için giden Ada'nın yolu, Asya ülkelerinde tanınmış oyuncu, şarkıcı ve şarkı sözü yazarı Andy ile kesişir. Bu kesişme ikisini de farklı şekillerde etkileyecektir. Aralarındaki farklılıklar dil, din...