Hastaneye gider gitmez önce kendime serum taktırdım. Kendi odamı kapattırmadığım için işlemler oldukça hızlı yapılmıştı. Halsizlikten uyuyakalmıştım. Bir saat sonra gözlerimi açtığımda ağrılarım azılmış, seruma hafif bir sakinleştirici koydukları için rahatlamıştım.
Gelen hemşire serum şişesini çıkarttıktan sonra Mi-Anne'nin yanına yoğun bakım ünitesinin önüne gittim. Doktor da beni görünce gelmişti. Ufak adamın durumu iyiye gidiyordu.
Oradayken Andy aradı. Kısaca soğuk algınlığı geçirdiğimi söyleyip kapattım. Biraz orada kaldıktan sonra eve gitmeye karar verdim. Bu halimle Kim-Woo'nun evine gitmek istemiyordum. Korkunun ecele faydası yoktu, nasıl olsa kapının şifresini değiştirecektim.
Eve dönerken yolda yine bir sürü kararlar almıştım. En önemlisi gidene kadar mecburi bir durum olmadığı takdirde Andy'yi görmemek için elimden geleni yapacaktım. Âşık olmamam gereken birine doludizgin yürümüştüm. Bugünden sonra daha fazlasına izin veremezdim. "İzin veremezmiş, verdiğin kadar verdin zaten Ada. Bundan sonra dikkatli ol ve duygularını asla kimseye gösterme. Ne aralık ben bu adama bunları hissetmeye başladım?" diye düşünürken eve gelmiştim.
Güvenlikten genç bir adam "Ada Hanım, talimatınızla sizin kata güvenlik kamerası koyduk. Merak etmeyin bu gece ben varım," dedi.
"Teşekkür ederim," dedim ve daireme çıktım.
İçeriye girer girmez ilk önce kapının şifresini değiştirmek için Peri'yi aradım. Son geldiğinde de o değiştirdiği için nasıl değiştirileceğini biliyordu. Nasıl yapılacağını bana da anlatmıştı ama benim şu anda onu düşünecek halim yoktu.
Konuşmamızın sonuna doğru Peri, "Ada, Andy'le aranda neler oluyor?" İki arkadaşın tesadüfen duyduğum konuşmasından başlayıp, devamlı değişen ruh halinden devam edip, son konuşmamıza kadar ne var ne yoksa anlattıktan sonra "Senin anlayacağın dostum ben ne aralık ondan hoşlanmaya başladığımı bilmezken kalbim ona dolu dizgin koşmaya başlamış. 'Ben' salağı ise bu gerçekle ancak bugün net bir şekilde yüzleştim. Ondan ise bana karşı arkadaşlıktan başka bir şey yokmuş, gerçi onu da bugün itibariyle kaybettim."
"Seni ümitlendirmek istemem Ada ama sizinle konuştuğum gece bana hiç de sana arkadaşça bakıyor gibi gelmemişti.""Kimin, Andy'nin mi? Kim-Woo'nun bile daha çok ilgisi vardır bana emin ol,"
"Kim-Woo'nun da gösterdiğinin tersi onu kıskandırmak için seni ortaya attığını düşünmüştüm. Şimdi senin anlattıklarından Andy'yi eski sevgilisinden kurtarmak için sana ilgi gösteriyormuş gibi davrandığını düşünüyorum."
"O bile beni çözüp, kullanmaya çalışmış diyorsun. Yazıklar olsun bana!"
"Onun da sana boş olmadığını düşünüyor olabilir."
"Sanmıyorum. Neyse Kim-Woo öyle düşünüp davranmış olabilir, o onun sorunu. Benim meselem nasıl rezil olduğum," derken sesim alabildiğine üzgün çıkmıştı.
Peri, "Dünyada karşılıksız seven ne son ne de ilk kadınsın, saçmalama neden rezil olasın! Klasik bir söz olacak ama o kaybeder arkadaşım. Nasıl olsa dönecektin sen değil mi? O zaman Mina'yla dön. Buraya geldikten sonra duygularını daha iyi tartarsın. Baktın duyguların gerçek, geri dönmezsin. Unutmayı da zamana bırakırsın," derken beni rahatlatmaya çalışıyordu.
"Ben de öyle düşündüm. Gerçi Minik için geri dönmek zorundayım ama gidip gelebilirim. Anneme Minik'i anlattım. Hatta doktorun izniyle görüntülü gösterdim. Şimdiden anneanne torunu buraya getirelim demeye başladı."
"Bence de getirin. Düşünsene burada bir sürü teyze ve dayı arasında sevgiyle büyür. Bakarsın birimizden biri evlenir ve evlat edinir."
"Ne güzel olur. Per, bak aklıma ne geldi, sırf evlat edinebilmek için birini bulup sahte bir evlilik yapsam mı?"
Güldük "Sahte evlilik yapacaksan bende abi bolluğu var. Bir tanesi çoook müsait, hem çocukları da seviyor. Üstelik aşktan canı yandığı için evliliği hiç düşünmüyor. O konu kolay. Bana soracak olursan buraya gelince duygularının gerçek olmadığını anlayacaksın ve karşına öyle biri çıkacak ki hop yüzükler parmağa diyecek."
"Güzel hayal,"
"Sana son dırdırımı yapıp kapıyorum. Andy'ye güzel bir sövmek isterdim aslında fakat adam seni kandırmadı. Onun için ne yapıyorsun? Kendine güzel bir bitki çayı yapıp, çikolatalı bir şeyler de alıp, takıyorsun kulaklığını, açıyorsun müziğini. Rahatlayınca kapatıyorsun gözlerini ve uykunun dibine vuruyorsun. Gerisi kolay. Her duygu gibi sevginin de beslenmesi gereken bir duygu olduğunu bile düşünmüyorsun. Ve buraya dönene kadar ne olursa olsun kendine dikkat etmeyi unutmuyorsun," dedikten sonra telefonu kapatmıştı.Kendimi dağ başlarında unutulmuş virane evler gibi hissediyordum. Önce duşa girdim sanki su kalbimi eski haline getirecek gibi uzunca bir süre suyun altında kaldım. Peri'nin dediklerini yapıp bir kutu çikolatayı bitki çayıyla bitirdikten sonra kafamda havlu, üstümde bornozla kanepeye uzandım. Üzerimi giyinmek için yatak odasına yürüyecek mecalim yoktu. Serum ve bitki çayı uykunun dibine vurmam için yeterli olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİNLİKTEKİ SIR
Ficção Geralİstanbul'dan Güney Kore'nin başkenti Seul'e okumak için giden Ada'nın yolu, Asya ülkelerinde tanınmış oyuncu, şarkıcı ve şarkı sözü yazarı Andy ile kesişir. Bu kesişme ikisini de farklı şekillerde etkileyecektir. Aralarındaki farklılıklar dil, din...