Andy'ye terlik ve yastık fırlattığım günü takip eden iki gün çok hızlı geçmişti. Elimdeki bandaj çıkmış yeniden çekilen röntgende hiçbir sorun çıkmamıştı. Minik yoğun bakımdan normal odaya alınmıştı. Birkaç gün daha kontrol edecekler sonra taburcu olacaktı. O arada ben ev kontratımı bir yıl uzatmıştım. Kalıcı gelmeyecek olsam bile Mi-Anne'nin ev sorunu şimdilik çözülmüştü.
Andy ise bu süre zarfında üç kere mesaj atmıştı.
"Nasılsın?"
" Minik nasıl?"
"Elin nasıl oldu?"
Benim cevaplarım ise "iyiyim," "iyi," ve "iyi," olmuştu...
Oysa "İyiyim, çikolata yemekten şişmanladım."
"İyi, Minik eve gelebilecek, ona yatak ve dolap aldım."
"İyi, çizim bile yapmaya başladım."
Ve hepsinin sonuna "sen nasılsın?" yazmak istemiştim, sırf yazışmayı uzatmak belki de aramasını sağlamak için. Bunları düşündüğüm için kendime kızmadığım bir dakika yok gibiydi. Çünkü onu anlayamıyordum. Şirketten neredeyse kovularak ayrıldığım gün beni merak etmişti. Bunu sadece merak etmekle bırakmayıp faaliyete geçmiş ve haddinden fazla ilgili davranmıştı. Son iki günde ise o adam gitmiş yerine mecbur olduğu için mesajlar atan biri haline gelmişti. Çok kısa zamanda çok şey paylaşmıştık ve ben değişen ruh hallerinden yorulmuş olmama rağmen, bu değişen ruh hallerinin nedeni konusunda çaresizce beklenti içine girmiştim. Kendi duygularım ise beni delirtmeye başlamıştı.
Canım o gece dışarı çıkmak istedi. Min-Su'ya aradım ama telefonu kapalıydı. Onu tanıdığımdan beri ikinci kere telefonu kapalıydı. İlki babası kızıp telefonunu kırdığı zamandı. Merak edip abisini aradım. Şehir dışına çıkıp kafa dinleyeceğini söylediğini öğrendim. Aslında onun ağzından laf alabilir miyim diye görüşmek istiyordum.
En sonunda Andy'nin hayatını daha fazla incelemeye karar verdiğimde kendim bile ne yaptığımı bilemeyecek durumdaydım. İçimden söylenmeye başladım. "Ada, dik kafalı Ada, ne yapmaya çalışıyorsun? Bu adamın sana sadece arzu duyduğunun farkında değil misin? Sana her baktığında gözlerinde gördüğün sadece ve sadece seninle yatmak istemesi. Farklı bir ülkeden gelen bir meyvenin tadına bakmak istediğini kaz kafan anlayamıyor değil mi? Çocukluğundan beri sevdiği kadın ne kadar dengesiz birisi de olsa bak köpek gibi kuçu kuçu dediğinde koşuyor..."
Kendi kendime ettiğim küfürlerin ardı arkası kesilmiyordu. Kısa bir süre sonra daha fazla dayanamadım elime aldığım I-Pad imle rahat koltuğa kuruldum. İnternette onun hayatı hakkında bulabildiğim haberleri tekrar tekrar okurken bir makaleye gözüm ilişti, bunu daha önce görmemiştim. Annesinin babasıyla birlikte olan fotoğraflarının altında yazan yazıyı okumaya başladığımda ağzımın hayretle açıldığının farkında değildim.
Okumam bittiğinde şaşkınlığım devam ediyordu yavaşça elimdeki I-Pad i ortadaki sehpanın üstüne koydum. "Annesi ve babası ayrı yaşıyorlarmış ama boşanmamışlar ve bir çocukları daha varmış. Andy'nin kız kardeşinin ismi Soo-Jin Andy'den 5 yaş küçükmüş ve intihar etmiş. Aman Allahım!" derken ufak bir çığlık atmadan duramadım. Yerimde daha fazla duramadım, buzdolabına gittim ve bir kutu bira aldım. Birayı açar açmaz neredeyse tüm kutuyu boşaltmıştım. İkinci bira kutusunu alıp koltuğa dönerken kardeşinin neden intihar ettiği merak etmeye başlamıştım. Hemen internet sitelerinde onlarla ilgili haberleri okumaya devam ettim. Andy'nin kardeşinin ölümünden sonra çıkan müzik albümünde söz yazarı olarak Korece ismi Song Joon vardı. Oysa kız kardeşinin ölüm haberinde soyadı Park olarak yazılmıştı. Yani kız kardeşi babaları Park Sang-Chul'un soyadını, Andy ise annesinin soyadını taşıyordu. "Bildiğim kadarıyla bu ülkede de çocuklar babalarının soyadını alıyorlar, bu durumda Andy babasının soyadını reddetmiş oluyor," diye mırıldandım. Bütün bunları topladığımda ortaya anne ve babasının uzun süredir sorunları olduğu anlaşılıyordu ki bunu Minik için hastaneye geldiği gece açık etmişti zaten. Bir de kız kardeşinin intiharından babasını sorumlu tutuyor olma olasılığı aklıma geliyordu. "Soo-Jin ismini nerede duydum," diye düşünürken, daha önce kulak misafiri olduğum Kim-Woo ile olan konuşması aklıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİNLİKTEKİ SIR
Ficção Geralİstanbul'dan Güney Kore'nin başkenti Seul'e okumak için giden Ada'nın yolu, Asya ülkelerinde tanınmış oyuncu, şarkıcı ve şarkı sözü yazarı Andy ile kesişir. Bu kesişme ikisini de farklı şekillerde etkileyecektir. Aralarındaki farklılıklar dil, din...