Bölüm-13

36 7 0
                                    


Ertesi sabah işe giderken Andy'nin bir gece önceki neşeli halinin sevdiği kadın boşandığı için Nirvana yapan mutluluğundan kaynaklandığını düşünüyordum. Fakat beni asıl düşündüren bu mutluluğun kendini bataklıkta debelendiğini hissetmeye başladığı zaman değişen hal ve hareketleriydi. Açıkçası beni bir ayrılıp bir barışmayla geçen yılların etkisi korkutuyordu. Üstelik Andy gibi halka mal olmuş bir karakter bu ilişkinin ününe zarar vermesinden çekiniyor da olabilirdi. Bütün bunları topladığımda ortaya değişik ruh halleri nedeniyle asabi bir Andy çıkıyordu. Bu yüzden işyerinde sorun çıkarabilirdi ki genellikle öyle yapıyordu. Ne söylerse söylesin hakaret etmediği takdirde anlayışlı olmaya karar verdim.

Bu kararım da diğer kararlarım gibi gelinlik provası sırasında yaptığı eleştirilerden sonra değişmeye başlamış, akşam ise tamamen değişmişti. Adeta bir gün önceki Andy'yi uzaylılar almış yerine bu fütursuzca konuşan canavarı bırakmışlardı. Onun bu haline dayanmak için önce ameliyatla kendi sinirlerimi aldırtmam şarttı.
Ertesi günün akşamı ise işten ayrılmaya karar verecek kadar beni delirtmişti. İşkencenin bin bir hali sadece bana özel değildi, şirket çalışanlarının tamamına bunu uyguluyordu. Bizim ve senaristlerin şanssızlığı ise aynı katta olmamızdı. Diğerlerine göre göreceli olarak daha fazla azar düşüyordu payımıza. Kişi başına düşen gayrisafi milli hasılanın adaletsiz dağılımı gibiydik adeta.
Öyle saçma sapan nedenlerle azarlamaya başlamıştı ki dışardan biri duysa, onu bizi lütfedip işyerine aldığı için şükretmemiz gereken vatan kurtaran Şaban, biz kölelerini ise beceriksiz ve iş bilmez sanırdı. Çalışanlar arasında azarlanma listesi yapılsa Top 10'un ilk sıralarındaki kişi bendim. Sabah tam 8.30'da iş başı yaptığımda beni yanına çağırmış, sorumluklarım arasında ekibimden en az yarım saat önce işte olmam gerektiğini katın tamamının duyacağı şekilde hatırlatmıştı.
Öğlen yemekten beş dakika geç gelen nakışçı için, akşam üstü ekibimdekilere ısmarladığım kahve için, akşam herkes çıktıktan sonra kalıp çalıştığım için ve birçok şey için ardı arkası kesilmeyen uyarılara maruz kalmıştım. O gece resmen Andy'nin uyaran bakışları ve bağırmalarıyla ilgili kabuslar görmüştüm.

Bu arada uyandığımda büyük bir sürprizin beni beklediğinden haberim yoktu. Üniversiteden arkadaşım Melek aradı. Çalıştığı lojistik firmasıyla ilgili görüşmeler yapmak için önce Şanghay'a gitmiş bugün de Seul'a gelmişti. Gerçek bir dostla görüşmeye çok ihtiyacım vardı ve Melek tam zamanında yetişmişti. Çok mutlu olmuştum. Sadece iki gün bir gece buradaydı ancak bu akşam görüşmek için zamanı vardı.
İşyerine giderken kara kara düşünmeye başlamıştım. Ne yapacağı belli olmayan Andy'nin akşam son dakikada bir iş çıkarmasından korkuyordum. "Ne korkuyorsun kızım, en fazla vurur kapıyı çıkarsın. Zincirle bağlayacak hali yok ya," diye düşündüm.
Şirkete girdiğimde birkaç gündür herkesin yüzüne sinen kasvetli havanın olmadığını görünce onun gelmediğini anladım. "Umarım bugün hiç gelmez," diye dua ettim.
Dualarım kabul olmuştu. O gün ne o ne de Ha-Jun ortada yoktu. Sakinlik herkese iyi gelmiş, işler rayında gitmişti. Çalışanlara normal çıkış saatinde çıkacağımızı söylediğimde neredeyse sarılıp beni öpeceklerdi.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
GELİNLİKTEKİ SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin