Bölüm-11

30 7 0
                                    


Pazar günü sabaha karşı uyuyabildiğim için geç kalkmıştım. Bütün gece bir sağa bir sola dönmüş ve son haftalarda yaşadıklarımı düşünüp durmuştum. En sonunda uykuya daldığımda kendi kendime bir söz vermiştim Andy denilen adamdan uzak duracaktım.
Tekrardan çalmaya başlayan telefonuma sinirle baktım. Son bir saat içinde belki yüz defa aramıştı. Susmak bilmeyen Lee Min-su aramalarına daha fazla katlanamayacaktım. Sesime ters bir ton vererek telefonu en sonunda açtığımda ilk lafı her zamanki gibi Andy'di. "Andy'nin eski sevgilisi boşanıyormuş, bir şeyler duydun mu?"
"Nereden duyacağım Min-Su, sabahın köründe bunun için mi aradın?"
"Öğlen oldu. Şirket çalışanları arasında bir şeyler konuşuluyordur."
"İnsanların işi gücü yok bununla mı uğraşıyor sanıyorsun?"
"Ne olur sanki benim için bir şeyler öğrensen. Neyse senden bir şey isteyeceğim."
Derin bir nefes aldım. "Ne isteyeceksin?"
"Beni Andy'le tanıştırsana."
"Saçmalama. Adamı ara sıra görüyorum, yanına gidip 'Sizi arkadaşımla tanıştırmak istiyorum,' mu diyeceğim?"
"Senden bir şey isteyende kabahat. Bugün müsaitsen akşam beraber takılalım mı? Bu aralar beni çok ihmal ettin."
"Min-Su o kadar yorgunum ki yarın işe nasıl gideceğimi düşünüyorum."
"Orada geçici olarak çalışıyorsun, neden kendini o kadar yoruyorsun? İstersen bir şeyler alıp yanına geleyim. Beraber yeriz. Ay pardon ya sen evine misafir kabul etmiyordun unutmuşum," diyen sesinde sitem vardı.
Sabrımı zorluyordu. "Aynen öyle canım. Hafta içi bir gece buluşuruz. İşim yakında bitecek İstanbul'a gitmeden görüşürüz."
"Öyle olsun, bakarsın Türkiye'ye gelirim bir gün o zaman mecbur evine alırsın beni artık."
Bu kızın ısrarcı tutumundan nefret ediyordum. "Gelirsen evde annemler olacağı için bir sakıncası olmaz. Uykumu alamadım Min-Su biraz daha yatacağım hafta içi görüşürüz," deyip telefonu kapattım.
Hemen sıcak bir duş aldım, biraz da olsa kendime gelmiştim. Kahvem hazır olur olmaz I-Padimi elime aldım ve koltuğa oturdum. İlk işim magazin haberlerine bakmaktı. Andy ve Ah-Reum'un eski tarihli birkaç resmini gördüm. En ilginç olanı genç kadın başka birisiyle evlendikten sonra çıkan haberdi. İkisinin annelerinin beraber olduğu resmin altına yazılmış uzun bir yazıydı. İçerik olarak ikisinin evlenmesini beklemelerine rağmen Ah-Reum'un başka biriyle evlenmesinin arkadaşlıklarını bozmadığını yazıyordu. İki annenin dostlukları kuvvetli olmalıydı çünkü yakın zamanda bile beraber haberleri vardı. Kim-Woo haklıydı, annelerinin yakınlığı onları bir arada tutan etkenlerden biriydi. Andy'nin ise Ah-Reum dışında kimseyle görüştüğüne dair hiç haber yoktu. Demek ki o şarkı sözlerinin tamamı tek bir sevgiliyeydi. Ve o sevgili boşanıyordu. İçim sıkılmıştı. Kendimi rahatlatmanın en kesin çözümü koşmaktı.
Eşofmanlarımı giyip en yakın parka yürüdüm. Koştukça zihnim açılmaya başlamıştı. Şirkette işim bitene kadar mümkün olduğunca onunla karşılaşmamaya karar verdim. Bu kararımdaki etken sadece kendi duygularım değildi aynı zaman da onun geçirdiği zor dönemde hedef tahtası olmak da istemiyordum.
Karnım acıktığını hissettim. İki gündür doğru dürüst yemediğim düşünüldüğünde bu durum çok normaldi. Karnımı tıka basa doyurduktan sonra markete uğrayıp bir sürü atıştırmalık aldım, eve döndüğümde hava kararmak üzereydi. Duş alıp üstümü değiştirdiğim sırada Andy aradı. Şaşırmıştım ama kendimi fabrika ayarlarıma döndürmeden konuşmak istemiyordum. Hemen mesaj attım. "Ailemle görüşüyorum önemli bir şey değilse sonra konuşalım."

"Annem seni parkta görüp el sallamış çok dalgın olduğun için görmemişsin. O da merak etmiş, beni aradı. Bir şey mi oldu?"
"Fark etmedim özürlerimi iletirsen sevinirim. Önemli bir şey yok. İlginiz için teşekkürler."
"İyi akşamlar."
Telefondan sanki bana bakıyor gibi hissettim. Çok acil bu gece kendimi resetlemeliydim.

GELİNLİKTEKİ SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin