Bölüm-26

17 1 0
                                    


Peri, Ada'nın yanından ayrılır ayrılmaz bahçenin en ücra köşesinde bekleyen Andy'nin yanına gitti. "Seninle görüşmek istemiyor ve son derece haklı."
"Haklı olduğunu biliyorum. Onu son defa bile olsa görmezsem kendimi ölecek gibi hissediyorum. Peri, ona ne kadar bağlandığımı çok geç anladım. Ben onu düşerken gördüğümde aklımı kaybettim."

 Peri onun söylediklerini umursamadan hemen ana konuya girdi. "Ah-Reum'un söylediklerini anlattı. Eğer bunları önceden bilseydim asla seninle konuşmaz yardım etmeye çalışmazdım. Ben senin onu sevdiğini düşündüm Andy."

   "Seviyorum," diyen adamın sesi titriyordu.
"Sevgi... İşte o senin anladığın gibi bir şey değil. Kendi sevgi anlayışımı seninle tartışacak halim yok. Sana bazı sorular sormak istiyorum. Ada'nın da kafasına takılan sorular bunlar bence. Ona karşı bu kadar güvensizken neden Mina'ların geldiği gece onların yanına gittin? Tesadüfen karşılaştık deyip bizim zekamıza hakaret etme. Ada zaten o gece bir şeyler olduğundan şüphelenmiş ama senin devamlı değişen ruh hallerini düşününce bir şey sormamış," diyen Peri, adamın gözlerinin içine bakmıştı.
"Lee Min-Su bana Ada ve Minik'le ilgili DNA raporu vermişti."
"Sahte rapor."
"Evet, rapor sahteymiş. Oraya raporu Mina'ya gösterip kardeşinin ne kadar ahlaksız bir kadın olduğunu göstermek için gittim. Gösteremedim."
"Neden?"
"Çünkü Ada'ya bunu yapamazdım. Ben Ada'yı ilk gördüğüm an beğendim. Ah-Reum ile yaşadıklarım beni o kadar yormuştu ki bunu kabullenmek istemedim. Onu her gördüğümde aynı şeyleri yaşarım korkusu beni bir iyi bir kötü yapıyordu. Ada ile yaşadığımız tüm çatışmaların sebebi buydu. Çocuğunun olduğunu öğrendiğimde ondan nefret ettim. Çocuğu olduğu için değil, çocuğunu bırakabildiğine göre beni de bırakır diye düşündüğüm için. Sonra yemekte Mina Minik'le ilgili konuşurken Mehmet'e döndü. 'Aşkım bizim çocuklarımız çok şanslı olacak çünkü Minik gibi bir abileri olacak' dedi. O an sevginin değişik bir boyutunu gördüm. Gerçek aile sevgisinin kan bağına ihtiyacı yoktu. O an anladım Ada'yı her haliyle seviyordum. Duyduklarım ve gördüklerimden oluşan o ihanete uğramışlık duygusu ve kıskançlık, bunu kabullendikten sonra değişti. Ve o belgeleri göstermedim."
"Seni gerçekten anlamaya çalışıyorum Andy. Peki neden en baştan beri Ada'ya karşı ilgin varken Japonya'ya gidip medyaya malzeme oldun ve Ada'ya sevgilim seni kıskanıyor dedin?"
"Ah-Reum bana Kim-Woo'nun restoranında çekilmiş ikimizin fotoğrafını gönderdi. Aslında o fotoğrafta ikimizin de duyguları açık seçik belli oluyordu. Ada da bunu anlamıştı. Ah-Reum'un daha önce beni biriyle gördüğünde yaptıklarını bilmiyorsun. Amacım şirkete gelip Ada'yı rezil etmesini engellemekti. Bu kadar olaydan sonra haklı olduğumu anlamışsındır. Japonya'ya gitme nedenim ise hemen hemen aynı. O fotoğraflardan sonra Ada'yı ve beni takip ettiği meydana çıkmıştı, neler planlıyor diye öğrenmek için gittim. Medyaya malzeme olan fotoğrafların tamamı onun fotoğrafçısı tarafından çekilmiş. Ben de çıkınca anladım. Hiç el ele gezmememize rağmen bir kere düşecek gibi davrandı, elini tuttum. Onu çekmişler. Ben ağzından laf almak için yemeğe gittiğimizde de fotoğraf çektirmiş. Zaten o fotoğrafın görünmeyen karesinde Lee Min-Su da vardı. Güncel olanlar o şekilde çekilenler, birkaç tanesi de eskiden kalma fotoğraflar üzerinde oynanmış öyle verilmiş medyaya," diyen Andy susmuştu.
Peri, "Min-Su ve Ah-Reum'u Japonya'da gördüğünde Ada'nın büyük bir tehlike içinde olduğunu anlamış olmalısın. Neden önlem almadın? Neden bir şeyler yapmadın? Neden ya neden?" derken sinirden sesi titriyordu.
"Bu kadar ileri gideceklerini düşünmedim, düşünemezdim. Ah-Reum çok şey yaptı fakat asla birini öldürmek istememişti. Öğrendiğimde Japonya'daydık. Oradan döndükten sonra ben gerçekleri söyleyip Ada'nın hayatından tamamen çıkacaktım. Onun için bir tehlike kalmıyordu. Peri ben yanlış yaptım, yanlış düşündüm. Evet, pislik herifin tekiyim ama inan Ada'ya bir şey olsaydı yaşayamazdım."
Peri, "Bütün anlattıklarından çıkardığım ne biliyor musun? Ah-Reum'u korumak için sevdiğini iddia ettiğin kadından vazgeçen ve onu rezil etmeyi düşünecek kadar şerefsiz herifin tekisin. Üstelik bir de utanmadan onu korumak istediğini söyleyip Japonya'ya gidiyor, söylenen iki yalana inanıp kıskançlığın yüzünden oyuna gelebiliyorsun. Bütün bunlar yetmez gibi o kadar korumak istiyorsun ki gidip psikolojik sorunlu iki tehlikeli kadına onu nerede bulacaklarını söyleyebiliyorsun? Pes doğrusu, sevginin böylesine hiç rastlamamıştım. Yahuu Ada gidiyordu zaten, neden buna izin verdin?"
Andy ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Ben söylemedim. Ah-Reum, ben ailesiyle konuşmayınca çok kızdı. Beni takip ettirttiğini zaten biliyorsun. Ada, Mina ve Mehmet'le buluştuğum gece nerede olacağımı biliyordu. Tahminin o da o gece otelin restoranındaydı. Bazı şeyleri orada duymuş olmalı.

Ada'nın kasasında unuttuklarını almak için kendi evine uğrayacağını ben söylemedim. Gerçekten nasıl öğrendiler bilmiyorum. Ada'nın evinde yaşananlardan beri bunu düşünüyorum. Delireceğim gerçekten delireceğim."
Peri uzunca süre genç adama baktı. "Ben biliyorum. Ada'nın boynundan hiç çıkartmadığı, içine dua konulmuş olan bir kolyesi var, ona dinleme cihazı koymuşlar. Bu sen Ada'nın evine gittiğin gün yapılmış," dedi.
Andy iyice üzülmüştü. "Benden mi şüpheleniyordunuz?"
"Haliyle, sen olsan şüphelenmez miydin? Ada düşerken kolyesi kopmuş. Yoğun bakımdayken güvenlik beni arayıp söyledi. Ben de gidip aldığımda fark ettim. Hemen geriye dönük kamera kayıtlarına baktım. Sen yanından ayrıldıktan sonra biri evine girmiş. Kıyafetinden Ah-Reum olduğu belliydi. Kadındaki cesarete bak, Ada evde uyurken girip koymuş."
"Neden beni suçlar gibi konuştun?" diye soran genç adam kısmen rahatlamıştı.
"Seni denemek için sordum," diyen Peri devam etti. "Neden o sabah oradaydın?"
"Onu bir daha göremeyecek olma düşüncesine tahammül edemiyordum. Bir gece önce ne yaparsa yapsın benim için önemi olmadığını anlamıştım. Ülkesine dönmesine izin veremezdim. Öğrendiklerimi ona anlatıp her şeyi beraber aşmayı teklif edecektim," diyen Andy çok kesin konuşmuştu.
"Ada da bunları duyduktan sonra kollarına atılacaktı... Benim tanıdığım Ada bunlara inandığını öğrendiği an önce seni mahveder sonra da seni kapı dışarı ederdi. Sonuç ise değişmezdi. Seni hayatından bir kalemde silerdi," dedikten sonra elindeki telefonu kaldırdı. "Duydun mu?" diye sordu. Karşı tarafı dinledikten sonra kapattı. "Oyun öyle değil böyle oynanır Andy Efendi. Sen bana güvendin, söylediğin her şeyi dinlettim. Ha-Jun pisliğine güvendin, arkadaşım ölüyordu. Ah-Reum senin duygularınla o kadar oynamış ki duygusal olarak kendini yaşayan ölüye çevirmişsin. Dolayısıyla güvensizlik kanına işlemiş ve bu yüzden evren de karşına hiç güvenmemen gereken kişileri çıkarıyor," dedi.
Andy'nin omuzları düşmüştü. "Konuşmaların hepsini Ada dinledi mi?" diye sordu.
"Evet. Bütün söylediklerini Ada duydu. Hele onu rezil etmek için yaptığınız plana hayran kalmış. Artık seni görmek istemiyor. İyi de yapıyor. İnsan olduğum için sana son bir tavsiye vereyim. Ada'yı unut. Kendine çok zarar vermişsin onun için ilk önce kendini iyileştir sonra da kendini affet. Yoksa hayatın boyunca sadece seni seven insanları değil; sana güvenen, seni sayan insanları da kaçırırsın," diyen Peri, yürüyüp hastaneden içeri girdi.

GELİNLİKTEKİ SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin