20~Küçük Umutlar

13.3K 996 29
                                    

Genç kız ellerini sıkı sıkı önünde kenetlemişti ve zindanın kirli zemininden gözlerini ayırmıyordu. Bu yaşına kadar kimseye güvenmemişti. Çünkü güvenin kolayca paylaşılacak bir kavram olmadığına inanıyordu. Gözleri sımsıkı kapattı. Ona daha yeni kendisini sevdiğini söylemiş bir adam tarafından suçlanmıştı. Evet kolay paylaşamayacağı şeylerden birisinin de kalbinin olduğunu kendisine hatırlatmanın tam vaktiydi.

***

Daniel Londra'da ki evinin çalışma odasında, karanlıkta oturuyordu. Kaybettiklerini düşünüyordu. Lanetlenmiş olmalıyım diye geçirdi aklından... Önce Cristabel şimdi de Anna. Aşk konusunda kesinlikle lanetlenmiş olmalıydı. Kalbini kaptırdığı iki kadın da onu sırtından bıçaklamıştı. Birden aklına Leydi Westland ile evlenecek olması geldi. Yüreği sıkıştı. O kadınla nasıl evlenebilirdi? Onu sevmiyordu, çekici bulmuyordu. Kendisini ona çeken hiçbir etken yoktu. Gülümsedi acıyla. Bu zamana kadar hangi dük severek evlenmişti sanki. Hepsi bir erkek evlat edinip soylarını devam ettirmek için kraliyetin yazılı olamayan bu kanununu yerine getirmişlerdi bir şekilde. Ama annesiyle babası istisnaydı. Onlar deli gibi aşıklardı. Babası ölene kadar o aşkı iliklerine kadar hissetmişti Dan. Hatta babası öldüğünde annesinin sanki bir yarısı da onunla beraber göçüp gitmişti bu dünyadan. Kader ona ailesindeki gibi bir aşk bahşetmemişti ne yazık ki. O da sevmediği bir kadınla evlenirdi. Zaten şu saatten sonra aşkın pek de bir önemi yoktu gözünde. Zor itiraf etmişti... Hem kendisine hem ona... Ve erken kaybetmişti...

Bir Hafta Sonra...

Anna sırtı dimdik bir şekilde beyaz peruklu yargıcın karşısında duruyordu. Bu işten kurtulacaktı. Kesinlikle. Ve intikamını alacaktı.

'Leydi Annabella Sellington.'

Genç kız bir adım öne çıkarak yemyeşil gözlerini yargıca dikti. Bir haftalık süreçte üstü başı kir içinde kalmıştı. Ama yeşil gözlerindeki parıltı asla kaybolmamıştı.

'Evet sayın yargıç.'

'Leydi Valeria Westland'a karşı gerçekleştirdiğiniz cinayete teşebbüs suçundan idamınız isteniyor. Kendinizi nasıl savunacaksınız.'

Anna bir halktan oluşan jüriye bir de beyaz peruklular ordusuna baktı.

'Suçsuzum efendim.'

'Nasıl size inanalım? Hançer Hint yapımı ve sizin belli bir süre Hindistan'da yaşadığınız kayıtlarda yazıyor.'

Anna alaycı bir kahkaha attı. Kendisine engel olamamıştı. Bu adamların gözü ne kadar kördü. Eğer onu öldürecek olsa arkasında böylesine bariz bir iz bırakacağını nasıl düşündüklerine anlam veremiyordu.

'Ben öldürmedim. Zaten öldürsemde arkamda böyle kolayca beni işaret edecek bir ipucu bırakmazdım. Emin olabilirsiniz.'

Jüriden hayret nidaları yükselirken yaşlı yargıç bir kahkaha koyverdi. Hemen ardından bu davranışının bir dava salonuna yakışmadığını anlamış olacak ki öksürerek toparlanmaya çalıştı.

'Şikayetçi olan bayan kraliyet ailesine mensup, saygın bir leydi. Neden yalan söylesin bize?'

'Neden kraliyet kanı taşıyanlar yalan söyleyemez mi?'

Yargıç bir kez daha öksürdü ve bu seferde jürinin gülüşlerini susturmakla uğraştı.

'Söylemezler tabi ki Leydi Sellinton! Kendinize gelin!'

'Gayet kendimdeyim efendim. Hem söyledikleri bariz bir şekilde ortada... Bizzat kral bile...'

Ama yargıç elindeki tokmağı hızla vurarak onun  sözünü kesti.

AŞKIN İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin