Ruhu da denizdeki dalgalar gibiydi... Huzursuzca, nereye gideceğini bilemez bir şekilde ilerliyorlardı. O da aynı durumdaydı. Nereye gideceğini bilemez bir şekilde ilerlemeye çalışıyordu. Daha önüne yolunu kesecek bir dalga çıkmamıştı. Ama bunun yaklaştığını hissediyordu. Elbet yolunu kesecek, onu geriye döndürmeye çalışacak bir dalga ile karşılaşacaktı. Bunun üstesinden gelebilirdi, inanıyordu. Ne de olsa onca yolu aşıp buralara gelmişti. Denizin ortasında bir gemideydi. Kimsenin ondan haberi yoktu. Sadece şu yüzbaşı sorun çıkarabilirdi. Ama ondan da çok tedirgin olmamıştı. Dün pek de lezzetli olmayan yemeklerini yerken oldukça eğlenmişlerdi. Ona buraya nasıl geldiğiyle ilgili sorular sormuş ve Anna da yanıtlamaya pek hevesli görünmeyince vazgeçmişti. Onun yerine geçen yıl Hindistan'a yaptığı yolculuğu anlatmıştı. Tabi hala ona güvenmiyordu. Ama en azından kimliğini gizlemeden konuşabildiği tek insan oydu.
Andrew çok gizemli görünüyordu her şeyin ötesinde. Elinde ya gazete ya da kitapla dolaşıyordu. Konuşurken pek de yüz yüze gelmemeye dikkat ediyordu. Gülerken bile gözlerini uzaklarda bir yere dikiyordu. Anna ona bunu sormayı düşünse de bu düşünceyi hemen aklından uzaklaştırmıştı. Ne de olsa o da ona hayatı hakkında sorular sormuyordu. Bu saygıyı ona sunması gerekiyordu. Hem bu gemiden indikten sonra koca Hindistan'da onu görmek zorunda kalmayacaktı. Şimdi sadece yol arkadaşıydılar.
Koluna değer bir şeyle aniden sıçradı. Dalgaları izlemeye o kadar dalmıştı ki birisinin onun yanına yaklaştığının farkına varmamıştı. Hatta güverte oldukça kalabalıklaşmıştı. Öğlen saatini geçmiş olmalıydılar. Koluna dokunan ise Andrew'un kitabıydı. Kollarını Anna gibi geminin tahta yerine dayadı ve denize bakmaya başladı.
'Bugün burası oldukça kalabalık...' Dedi Anna aralarındaki sessizliği bozmak için.
'Aynen öyle... Sanırım senin için...' dedi Andrew kitabının kıvrılmış bir sayfasını açmadan önce. Yine oldukça ilgisiz görünüyordu.
Anna şaşkınca ona baktı. Neden insanlar onun için burada toplanmış olsunlar ki? 'Neden benim için buraya gelsinler ki?' dedi düşüncelerini dile getirerek. Andrew'un dudağı hafifçe kıvrıldı. 'Mary farkında değilsin sanırım ama bu geminin yolcularının yüzde yetmişi erkek. Gemide bulunan kadınlardan çoğu ya bu askerlerin eşleri ya da güzellik standardında altta yer alan bayanlar. Ortalamanın oldukça üstünde yer alan bir tek sen varsın. Hepsi seninle tanışmak, akşam yemekten sonra bir kadeh şarap içmek için yanıp tutuşuyor.' Anna duydukları karşısında nefessiz kaldı. Zaten kaçıyordu bir de peşinde kimliğini ele verebilecek erkeklerle uğraşamazdı. Bir küfür savurdu. Çaresizce Andrew'a baktı. 'Ne yapacağım? Tanrı aşkına bir şey söylesene!' Aslında yüzbaşı istese şuan yanından çekip gidebilirdi. Onun sorunuyla ilgilenmek sorunda değildi. Ama ilk defa bakışlarını ona çevirdi... Gözlerini kırpmadan ona bakıyordu. Anna bakışlarını kaçıran olmak istemediğinden gözlerini aynı şekilde ona dikti. Yüzbaşı tekrar gülümsedi.
'Bir çözüm var leydim. Ama bunu önerince bana vurmayacağınıza söz vermeniz gerekiyor.' Anna'nın kafası karışmıştı. Neden ona vurmasından korkuyordu ki? 'Tamam, söz veriyorum.' Dedi hızla başını sallayarak.
'Nişanlı olduğumuzu söyleyelim. Zaten sürekli beraber görünüyoruz. İnanmayacaklarını sanmam.' Genç kız bir an sinirlense de önerinin tek çıkış noktası olduğunu fark etti. En azından birkaç ay daha bu yolculuk devam edecekti. Odasında her an rahatsız edilme kuşkusu ile yaşayamazdı. Andrew da ondan çıkar sağlamak isteyen birisine benzemiyordu.
'Peki, öyle yapalım. Ama sakın-' Andrew tekrar kitabına döndü. Onun için bu olayın pek de önemli olmadığını belli etmeye çalışır gibi bir hali vardı. Zaten sürekli Anna'nın yolculuğa heyecan kattığını söyleyip duruyordu. Onu bir kadından çok sirk maymunu gibi gördüğünü düşünüyordu genç kız...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN İNTİKAMI
Historical FictionYıllardır düzenlenen bir evlilik müsabakası... Bu yarışa katılan geçmişi gizemli ve ruhu intikamla dolu bir İngiliz leydisi... Evlilikten köşe bucak kaçan genç bir dük... Onların gizemli ve bir o kadar da macera dolu yolcuğuna çıkmaya var mısınız?