Anna adeta şok geçiriyordu. Hayatında ilk defa birisi onu kendisiyle evlenmekle tehdit etmişti. Bu adam gerçekten delirmiş olmalıydı. Hızla kollarını onun ellerinden kurtardı.
'Çok korkutucu bir tehdit oldu!!' Dük ona alaylı gözlerle bakıyordu. Genç kız ayağa kalkarak kapının olduğu tarafa yöneldi;
'Sizin hala eski nişanlınızı unutamamışken beni evlilikle tehdit etmeniz gerçten çok ironik...' Kapıyı açıp dışarı çıktı ve hızlı adımlarla eve yöneldi.
Dan arkasından bakakalmıştı. Gerçekten de Cristabel'i unutmamış olabilir miydi? Onu Samulle bastıktan sonra hala ona karşı bir şeyler hissetmesi mümkün müydü? Tekrar hasır sandalyeye çöktü. Kalbi hala o kadında olamazdı. Anna'ya karşı böyle tarifi imkansız duygular beslerken... Aklının başkasında olması imkansızdı.
***
Genç kız kendisini odaya atar atmaz Bayan Lefields'ı çağırdı ve banyo yapmak istediğini söyledi. Hizmetçi kızlar tahta küveti taşırken donuk gözlerle onları izliyordu. Sıcak su küvete boşaltılınca herkesi dışarı yolladı. Bayan Lefields'ın bile burda olmasını istemiyordu. Biraz kendi kendine kalmaya ihtiyacı vardı. Elbiselerini çıkartıp kendisini lavanta aromasıyla dolu küvete bıraktı. Gözlerini kaparken tek düşündüğü onun hala o kadını sevme ihtimalinin kendisini ne kadar yıprattığıydı. O verdiği tepki, üzerine yürümesi ve saçma da olsa tehdit etmesi... Her şeyi geçti hala kalbinde kendisini aldatan bir kadını barındırıyorsa onu neden öpmüştü. Öküz herif ilk öpücüğünü onu sevmeyen birine vermesine neden olmuştu demek ki! Bu düşüncelerden kurtulmak için gözlerini sımsıkı yumup kafasını suyun içine soktu.
***
Dük serada yaşanan olaylardan sonra daha fazla burada kalmasının saçma olduğunu düşünerek Londra'daki eve doğru yol aldı. Belki de bu genç kız kafasını karıştırmaktan başka bir iş yapmıyordu. Evet güzelliğine tutulmuş olmalıydı. Yoksa onun tepkisi, ağlayacakmış gibi sulanan gözleri ve dudaklarını sinirden birbirine bastırması... Bunlar ilgisini çekmezdi. Tek nedeni güzelliğiydi. Aşık olamazdı değil mi?
***
Rahatlatıcı banyodan sonra Anna kütüphaneye gitmeye karar verdi. Onu rahatlatan yegane uğraşlardan birisi de kitap okumaktan başkası değildi. Bu sefer değişiklik yapıp daha önce bakmadığı bir koridora girdi. Buradaki kitaplar diğerlerine göre daha eski duruyordu. Ellerini eski ciltler üzerinde gezdirirken bir kitap dikkatini çekti. Aralara sıkıştırılmıştı. Aslında bir kitaptan çok büyük bir deftere benziyordu. Anna'nın onu farketmesi bile mucizeydi çünkü en arkalarda duruyordu. Defterimsi kitabı yavaşça çekti ve tozlu kapağını elbisenin koluyla sildi. El yazısıyla yazılmış ve mürekkebi solmuş bir başlık ortaya çıktı. Yazan Düşes Katerina idi. Kitabı alıp masalardan birisine oturdu ve ilk sayfayı açtı...
Adım Katerina Victoria Bartford. 1480 yılının sonbaharında Dük Henry Bartford ile evlendim. Eğer bu sayfaları okuyorsanız benim yıllar önce kaleme alıp yazdığım anılarıma ulaşmışsınız demektir. Ve bu defteri bulduysanız sizi tebrik ediyorum. Çünkü onu en arkalara ve kitapların dibine saklamıştım ki Henry bulmasın... Ben sadece arkamdan gelecek düşeslerin ulaşabileceği bir kitap bırakmak istiyorum. Evet öncelikle size anlatmak istediğim sayın kitabı okuyan şahıs, eğer o çılgın gelin yarışmasına katıldıysanız kolay gelsin. Çünkü o yarışma boyunca aklını kaybetmiş birçok kadın tarafından ölümle tehdit eldildim. Bir insan soylu biriyle evlenmek için neler yapabilir diye düşünmeyin. Çünkü aklınızın alamayacağı eylemlere başvurabiliyorlar. Aklıma gelmişken tahminlerime göre şu an torunlarımdan birisiyle evlenmek için yarışmaya katılmış olmalısınız. Sizi bir konuda daha uyarmak istiyorum. Eğer o benim torunumsa büyük ihtimalle inatçı, asi, sinir bozucu, cesur, yakışıklı bir gençtir .Bunları söylememin nedeni Henry'de tam anlamıyla böyledir...
Anna bir sonraki bölüme geçmek için sayfayı çevirmek üzereyken raflar arasından gelen sesler duydu. Bu defteri başkasının bulasını istemiyordu. Hemen defteri rafların arasına sıkıştırdı ve görünmediğinden emin olunca çıkışa doğru yöneldi.
'Ooooo sizi burada görmek büyük onur müstakbel düşes!'
Sesin geldiği yöne dönmeden kim olduğunu anlamıştı. Natheniel'den başkası değildi. Yavaşça arkasını döndü;
'Merhaba bayım, ben de tam çıkmak üzereyedim... Hoşçakalın.'
Tekrar arkasını döndüğünde gittikçe yaklaşan adım seslerini duydu.
'Durun sizinle bir iki kelam etmek istiyordum. Nereye kaçıyorsunuz?' Onun bu alaycı üslubu Anna'nın hiçte hoşuna gitmemişti.
'İşim var lordum. Beni beklerler, uzun zamandır buradayım zaten aramaya başlamışlardır.' Genç adam bir adım daha atarak aralarındaki mesafeyi kapattı ve sıkıca kolunu kavradı.
'Bence sizi bir süre daha aramak ve beklemek durumunda kalacaklar leydim.' Genç kız telaşlı gözlerle ona baktı ve arkasını dönüp kaçmak için hamlede bulunamadan gelen bir darbeyle bütün dünyası karardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN İNTİKAMI
Ficción históricaYıllardır düzenlenen bir evlilik müsabakası... Bu yarışa katılan geçmişi gizemli ve ruhu intikamla dolu bir İngiliz leydisi... Evlilikten köşe bucak kaçan genç bir dük... Onların gizemli ve bir o kadar da macera dolu yolcuğuna çıkmaya var mısınız?