Daniel bedenini yavaşça Anna'dan uzaklaştırdı. Ama kollarındaki kavrayıştan vazgeçmemişti. Genç kızın titrediğinin farkındaydı. Adeta sonbaharda ağaçta kalan tek yaprak gibi titriyordu. İnadı da aynı böyle değil miydi? Aynı o son yaprak gibi direnmiyor muydu Anna'da? Yaprak kışın gelişine direnirken Anna da aşka direniyordu...
Dan sonunda konuşma yetisini kendisinde bulunca 'Ben tam bir pisliğim. Biliyorum. Sen bunların hiçbirini hak etmedin. Ama senden vazgeçemem. Böyle bir durum söz konusu dahi olamaz. Seni seviyorum Anna. Senin yokluğunda kalbiminin paramparça oluşuna tanık oldum. Ve o zaman senin varlığının beni tamamladığını anladım. Beni affetmelisin. Benimle beraber olmalısın ki seni üzdüğüm günleri telafi edecek günleri sana yaşatabileyim. Ben sensiz bir hiçim... Sen olmadan gülümseyemiyorum. Nefes alamıyorum! Lanet olsun! O gün o sözleri hangi akla hizmet söyledim inan bilmiyordum. Ama şuan farkındayım. Ben sana delicesine aşık olmuştum. Ve korkmuştum. Kendimi sende kaybetmekten korkmuştum. Bu nedenle kafamdaki en saçma düşünceleri dile getirdim. Bu nedenle dünya üzerindeki en saçma sözcükler dudaklarımdan döküldü.' Sözlerini bitirip derin bir nefes aldığında Anna onun gözlerinin içine baktı. Genç kızın yemyeşil gözleri dolmuştu. Sonunda iri bir damla göz pınarlarından sıyrılıp yolunu bularak aşağıya süzülünce hıçkırmaya başladı. Hıçkırıkların arasında 'Ben... Ben nefes alamayacak gibi hissettim. Aylar boyunca gözlerimi her kapattığımda seni kaybetmekle ilgili rüyalar gördüm. Gülümsemek istedim, yeniden devam etmek istedim... Yapabilirim sandım ama olmadı... Ben her gün öldüm Daniel. Her gün senin anılarının kalbimi söküşünü izledim. Yüreğim acılarla kıvrandı. Canım ölesiye yandı. Yaşadıklarımızın sonunun böyle olması beni çok yaraladı. Çünkü... Çünkü sen benim hayatımın aşkıydın. Tanrı beni seninle sınadı. Şimdi gelmiş ansızın karşımda dikiliyorsun. Ve seni aniden tanıyamıyorum. Sanki aradan yıllar geçmiş gibi. Ama gözlerine baktığımda... Kendime itiraf etmem zor olsa da... Tekrar yuvama dönmüş gibi hissediyorum.' Anna bile dudaklarından dökülen sözlere inanamamıştı. Bunları o mu söylemişti? Tanrı aşkına kendisine bile itiraf edemediği şeyleri birden bire ona mı anlatmıştı. Aylardır anısı bile canını yakan adam aynı zamanda bütün acılarının ilacı mıydı?
Daniel ise Anna'dan tamamen farklı duygular içerisindeydi. Onun tamamen çözüldüğüne inanamamıştı. Anna asla bu kadar duygularını açıklamamıştı ona. Bunu kesinlikle beklemiyordu. Yaşadıkları onca şeyden sonra... Ama o son sözler doğru düzgün olmayan evlilik teklifine bir cevaptı nitekim... Aniden genç kızın kollarındaki tutuşunu bıraktı ve tek dizinin üzerine çöktü. Limanda hala sadece ikisi vardı. Kalabalık onlar için bir anlam ifade etmiyordu. Çünkü gözleri sadece birbirlerini görebiliyordu. Anna'nın sol eline uzandı ve narin parmaklarını tutuşunun içerisine hapsetti. Onun bedeninden dokunuşunu ayıramıyordu. Sanki genç kızın burada olduğuna gerçekten inanması için dokunması, hissetmesi gerekiyordu. Başını kaldırdı ve yeniden göz göze geldiler.
'Leydi Annabella Sellington, sizi sonsuza kadar büyük bir aşkla seveceğime yemin ediyorum. Lütfen bugün, benimle, burada, Hindistan'da evlenir misiniz? Şahsen artık hazırlıkları bekleyecek takatim kalmadı.' Yüzünde tedirgin bir tebessümle genç kızın gözlerinin içerisine baktı. Orada saf aşkı görüyordu ama Anna'nın inadının ne kadar uzun sürebileceğini çok iyi anlamıştı yaşadıklarıyla...
Anna aklından çok kalbini dinlemeyi seçti... Mantığı ona vereceği bu büyük şansın tekrar onu üzme ihtimali olduğunu haykırsa da kalbi nereye gitmesi gerektiğinden emindi. Ve hayatta kesinlikler her zaman ihtimallerin üzerindeydi... Genç adamın gözlerindeki aşkı hissediyordu. Sözcüklere gerek bile yoktu. İkisi de birbirlerine ölesiye aşıklardı. Birbirlerinden başka gidebilecekleri bir yer yoktu şu hayatta... Başka insanlarla beraber olsalar da aşkı bulamayacakları kesindi. Anna aniden yere doğru eğildi ve Dan'in dudaklarına hislerini belirtircesine bir öpücük bıraktı. İkisinin de gözleri bu yaşadıkları duygu seliyle kapanmıştı. Ardından genç kız kendisini yavaşça geri çekti. 'Sanırım cevabımın evet olduğunu anladın.' Dedi bembeyaz dişlerini gösterecek şekilde gülümserken. Daniel hızla ayağa kalktı ve onu belinden tutup havaya kaldırdı. Aynı zamanda bağırıyordu. 'Sonundaaaaaaaaaaaaa! Sonundaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!' İkisinin kahkahaları limanın gürültüsüne karışırken kimse onlara aldırış etmiyordu. Çünkü herkes sıradan olmayan şeylerin limanlarda yaşandığını bilirdi. Ayrılıklar ve kavuşmalar her zaman limanların ana konusu olmuştu bu zaman...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN İNTİKAMI
Ficción históricaYıllardır düzenlenen bir evlilik müsabakası... Bu yarışa katılan geçmişi gizemli ve ruhu intikamla dolu bir İngiliz leydisi... Evlilikten köşe bucak kaçan genç bir dük... Onların gizemli ve bir o kadar da macera dolu yolcuğuna çıkmaya var mısınız?