5~Maskeli Balo

17.8K 1.2K 34
                                    

Anna adamın kolunun üzerine düşmüştü. Neyse ki bu sayede başını çarpmaktan kurtulmuştu. Hızla doğruldu ve aynı anda kalkan adama baktı.

'Bakın bayım o Westland pisliğine söyleyin...'

'Neden bahsediyorsunuz? Beni tanımadınız mı? Hani yunan miyolojisi, sizi boğulmaltan kurtaran kahraman.'

'Aaa demek o sizsiniz. Ben şey sandım ki...'

'Hayır, benim bildiğim İngiliz kadını naif olur… Sizin gibi kurtarıcısının iç organlarını deşmek isteyen cani değil.'

Bir yandan da az olan ışıkta yeşil gözlerini görmeye çalışıyordu. Anna elinde olmadan güldü 'Kusura bakmayın ama her gün birisi karanlıkta kolumu aniden tutmuyor. Bir dahakine dikkat ederim.' Karşısındaki adama bakmak için başını çok kaldırması gerekiyordu Tanrı aşkına adam ne kadar uzundu… Boynu ağrımıştı şu kısacık konuşma sırasında.

'İzninizle Lordum en iyisi içeriye döneyim ve teşekkürler hayatımı kurtardınız.' Daniel’in konuşmasına fırsat bile vermeden içeriye girdi. Genç adam arkasından bakakalmıştı en azından ismi… Evet, elinde bu bile yoktu.

Dansların sonunda balo artık sona yaklaşıyordu. Anna bu arada Nath ile iki kez dansetmişti. Kahramanıyla dansetme fırsatı olmamıştı çünkü adam sürekli diğer kadınların istilası halindeydi.

Odasına doğru giderken arkasındaki tahta gıcırtısıyla irkildi.

'Leydi Sellington anlaşılan kurtulmuşsunuz.'

'Anlamadım Leydim.' Westland cadısı bütün kibriyle karşısındaydı.

'Ah bence anladınız.' Saçından bir tutam sarı bukleyi alıp oyanamaya başladı 'Size demiştim bana sataşmayın diye.'

Anna artık sinirine hakim olamayacaktı 'Ben de size beni korkutamadığınızı söylemiştim ama her zaman sınırımı korudum kaşınan sizsiniz.' Dedikten sonra hızla kadının üstüne atıldı boynundan tutup duvara yapıştırdı ve ölümcül bir sesle fısıldadı;

'Bana bak! Ben senin oyuncağın değilim. Eğer bir daha bana sataşıcak olursan bu beyaz narin boynunu bir tavuğunki gibi kırarım.' Daha sıkı bir şekilde boynunu sıkarken onun etki etmeyen engelleme çabalarına güldü. Sonra ellerinden birini boşta olan eliyle aldı baş parmağını tutarak 'En kolay kılılan parmak hangisi tahmin et şekerim.' Bir yandan da baş parmağını sıkıyordu. Sonra boğazından çektiği elini ağzına götürüp ses çıkarmasını engelledi. Kırılma sesiyle kadının gözleri doldu ve kısılan sesiyle bağırmaya çalıştı ama herşey nafileydi, sesi dışarı ulaşamadı. Anna elini çekti ve sakince konuşmaya başladı;

'Neyseki tıp dersi görmüştüm, şanslısın...' Bu sefer iki eliyle onun hırıltılı solumasına aldanmayarak kırılan parmağı yerleştirdi.

'Git sardır elini tatlım ve unutmadan, bu o ağaçtan düşürdüğün minik kız içindi. Bir daha birinin bir yerini kırarken ya da onu boğdurtmaya çalışırken ikinci kez düşün derim.' Ardından gülümseyerek odasına girdi.

***

Evet meçhul Leydi Çokbilmiş gizemlilik ünvanını elden bırakmayacak gibiydi. Daniel onu yukarı kata kadar takip etmişti. Sırf döner de suratını görebilir diye... Ama tam koridorda gölgelerin arasından o kırmızılı yapışkan kadın çıkmıştı. Anna yüzünü Daniel'ın olduğu tarafa dönse de ışık onu gösterecek kadar aydınlatmıyordu yolu. Asıl şok kadının tehditleri karşısında leydinin onun üzerine atlaması ve parmağını kırmasıydı.

'Tanrım!’ dedi Daniel ardından devam etti ‘Savaşta acımasız adamlar gördüm, Hindistan gezimde acımasız olaylar gördüm ama bir kadının bu kadar acımasız olabileceğini düşünemiyorum. 'Kadın o masum, yeşil gözlü, masal kitaplarından çıkmışa benzeyen leydi bir insanın canına kastetmişti dedi kendi kendine. Onları bırakıp merdivenlerden inerken tebessüm ediyordu.

Leydi Sellington haa evet listede Annabella Sellington vardı. Annabella, sevgili Anna... Daniel kahkaha attı. Düşesi olmaya aday bu kadından korkulurdu ama o istemeden de bu kadına karşı olan bir çekimin içine çoktan girdiğini farketti.

Anna sırtını hışımla kapattığı kapıya dayadı ve derin bir nefes aldı. Öfke kontrolü, işte buna ihtiyacı vardı. İçinden en sevdiği piyano parçasını çaldığını hayal ederken kollarını açıp kendini yatağa bıraktı. Evet, bu yarışmanın zor olacağını biliyordu ama bu kadar engellerle dolu olacağını tahmin etmemişti. Birden odasının kapısı çalınınca Anna telaşla sıçradı. Bu kata başkalarının girmesi yasaktı… Kesin Westland cadısı hıncını almak için gelmiştir diye düşündü. Kapıyı açınca bir el tarafından karanlık koridorda tam seçemediği bir adama doğru çekildi. Ona sarılan kollar sımsıkıydı ve kaçmasını engelliyordu.

'Bırakın beni kimsiniz buraya girmek yasak! Ceza...'

'Hişşş. Benim sevgili Anna'm seni kaçırmama izin ver Daniel'in olamazsın.'

'Lordum siz içmissiniz ne olur beni bırakın yalvarırım.' Ne kadar debelense de adamın kavrayışından kurtulamıyordu.

'Olmaz seni almalıyım. Seni çok seviyorum Leydi Sellington.'

'Ama ben dükü seviyorum ona aşığım Natheniel.' Yalandan kim ölmüş diye düşündü.

'Hayır olamaz ama siz… Siz yoksa bugün sen bahçeye çıktığında… Evet senin peşinden geldi… Konuştunuz mu?' Anna'yı bir şok dalgası kapladı bir tek kişi onunla dışardaydı ve o da dük müydü? Tanrım dükü yere sermişti. Bu sırada adamın şok etkisiyle kollarını gevşetmesini fırsat bilerek ayağına bütün gücüyle bastı. Nath acıyla geri sıçradı.  Anna hızla merdivene koştu. Bu adamın ne yapacağı belli olmazdı.

Merdivenleri hızla indi ama sondan üçüncü basamakta elleriyle topladığı eteğine takılıp resmen havaya uçtu. Yere düşmeyi beklerken havada asılı kaldı. Gözlerini açtığında tek görebildiği bir çift gri gözdü.

'Merhaba Leydi Sellington sanırım tanıştırılmadık ben Bartford dükü Lord Daniel.' Hala onun kollarındayken lordun tebessümle kıvrılan dudağına baktı.

'Bugün beni kurtarma gününüz anlaşılan… Hayatımı size borçluyum.'

Lord onu yavaşça bırakırken mırıldandı 'Hayatınızı bana verin o zaman.'

AŞKIN İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin