11~Lilium Candidum

15.7K 1.1K 35
                                    

Zaman Anna için durmuştu adeta. Daniel'ın dudaklarını kendi dudakları üzerinde hissettiği an nefes alamamaya başlamıştı. Genç adam yavaşça geri çekilince Anna büyülü bir andan uyanır gibi gözlerini kırpıştırarak açtı. Hala onun kollarındaydı ve mest olmuş bir şekilde bakıyordu.

'Hala onun kollarındayım! Aman Tanrım!' Aklına gelenlerle hızla kollarından çekildi. Sanki elbisesi bozulmuş gibi telaşla üzerini düzeltiyordu. Sonra her şeyi yeni idrak etmiş gibi kafasını kaldırıp genç düke baktı.

'Siz! Siz nasıl benim iznim olmadan beni öpersiniz!!' Adama vurmak için kaldırdığı eli havada asılı kaldı.

'İstersen nasıl öptüğümü anlaman için bir daha...' Tekrar ona doğru eğilmişken Anna çırpınmaya başladı 'Tanrı aşkına bir gören olacak! Bu yaptığınız affedilemez!' Dük genç kızı serbest bıraktı. 'İleride eşim olacak bayanı öptüm. Bunda bir yanlış göremiyorum Leydi Sellington.'

Anna utançtan kızaran yanaklarını saklamak için başını önüne eğdi. Daniel onun bu ani ruh değişimlerine hayrandı. Az önce onu öptüğü için tokat atmaya kalkışan kadın şimdi utançtan kıvranıyordu. Anna yeşil gözlerini sinirle sonuna kadar açarak;

'Ne yani burada eşiniz olmaya aday beş leydi var. Hepsini öpüyor musunuz? Nedir bu bayım yarışmanın başka aşaması mı!!!' Sonuna doğru sinirli bir kahkaha atmıştı. Dan onu sanki çok ilginç bir gösteriyi izler gibi izliyordu. Hayır bu kadında onu çeken şey neydi? Güzeldi... Kesinlikle olağanüstü bir güzelliği vardı. İlginç şeylere ilgi duyuyordu. Tanrı aşkına avlanıyordu!! Sonrasında şu ani değişimleri vardı. Kesinlikle ne yapacağını kestiremiyordu. Gizem... Evet bu gizem onu kendine çekiyordu. Gizemli olmasa onunda başka leydilerden farkı olmazdı değil mi?

Anna bu adamın şimdi ne yaptığını anlamıyordu. Gerçekten amacı neydi? Onu öpmüştü! Bunu yapmaya hakkı olduğunu savunmuştu resmen. Ve şimdi de karşısında dikilmiş delici gri gözleriyle ona bakıyordu. Ona dersini vermesi gerekiyordu. Kendisinin Leydi Westland gibi onla evlenmek için yanıp yıkılan kızlardan olmadığını göstermesi gerekiyordu. Hızla dizine bir tekme attı. Dük acıyla inlerken bir yumruk da omzuna geçirdi.

'Deli kadın ne yapıyorsun sen?' Genç adam sinirle bağırıyordu.

'Size bir ders vermem gerektiğini düşündüm. Ben her leydiye benzemem.'

Dan onun kolunu tuttu ve tekrar kendine çekti. 'Çok ileri gittiğinizin farkında mısınız Leydi Sellington?'

'Hayır değilim. Asıl siz ileri gittiniz. Ve unutmadan ilk öpücüğümü sizin gibi bir hödüğe vermek zorunda bırakıldığım için de sinirliyim.'

'Ne hödük mü? Siz çok ileri gittiniz bayan!!'

'Ah evet hödük ve unutmadan öküz de demek istiyorum. Ne oldu dük olunca size kaba laf edemiyor muyum? Siz her istediğinizi yaparken ben...' Lafı bahçe kapısından gelen gülüşmelerle bölündü.

'Leydi Westland saçınızın rengi ne güzel... Ah şekerim o kumaşı Hindistan'dan mı aldın? ...Son moda koku leylak eminim... Dük çok yakışıklı...'

Anna telaşla etrafına bakınıyordu. Onunla burada görünmesi son derece uygunsuzdu. Neyseki bahçenin ağaçlar sayesinde kapı tarafından görünmeyen yerdeydiler ama her an buraya da gelebilirlerdi.

'Kolumu bırakın derhal.' Düke sinirle fısıldadı.

Dan onun kolunu bıraktı ve elini tuttu. 'Beni izle.'

Evet şu an bundan başka ne çaresi vardı ki genç kızın...

Daniel onu sürükleyerek sera kapısından içeri soktu. Çeşit çeşit ve rengarenk bitkilerden oluşan masalsı bir yerdi burası. Anna hayranlıkla çiçekleri izliyordu. Birden Daniel'ın elinden kurtuldu ve bir çiçeğe doğru koştu.

'İnanamıyorum bu Lilium Candidum değil mi?' Genç adam merakla onun yanına geldi ve hayranlıkla baktığı çiçeğe odaklandı.

'Bunun özelliği ne?'

Anna gözlerini devirdi 'Bu bir ak zambak. Mitolojide Zeus'un Amphitryon'dan olan oğlunun Hera'dan süt emerken yeryüzüne düşen süt damlalarının bu çiçeğe dönüştüğü söylenir. Ve bu oğlan aslında Herkul'dür. Ah bunu birçok kitapta okudum ve ilk defa görüyorum. Sizce de harika değil mi?' Dük çiçekten çok Anna'nın bu kadar çok şey bilmesine ve sadece bir çiçeği görüğünde diğer leydilerin pahalı mücevherleri gördüğündeki tepkiyi veriyor olmasına şaşırıyordu.

Yaklaşan gülüşme sesleri onu kendine getirdi. 'Benimle gel.' Anna'nın elini tuttu ve serada sarmaşıkların olduğu yere götürdü. Sarmaşıklı duvarları eliyle yoklayarak aradığı şeyi buldu. Bir kapı... Kapıyı açıp içeriye girdi ve genç kız da içeri girince kapıyı kapattı.

'Tanrım burada her gün yeni bir olay. Neden böyle gizli bir yere ihtiyaç duyuyorsunuz ki?' Anna kendini hasır koltuğa bırakırken meraklı bakışlarını Dan'e yöneltti.

'Eğer soyun kraliyete dayanıyorsa böyle yerlerde gerekiyor. Blirsin herhangi bir saldırıya karşı.' Onun karşısındaki koltuğa oturup ayaklarını ağaçtan yapılmış sehpaya uzattı.

'İyi ki kraliyet ailesiyle bağlantım yok. Yoksa İngiltere'den dışarıya adımımı atamazdım.'

'Nasıl yani hiç ülke dışına çıktın mı?'

'Ah evet annem ve babam vefat edince bir süre ülke dışına çıktım.'

'Nereye gittin?'

'Hindistan.'

'İnanılmaz. İlk kez böyle bir şey duyuyorum. Ne kadar kaldın orada?'

'4 yıl kadar.'

'Ne yaptın 4 yıl boyunca?'

'Yatılı okulda eğitim gördüm ve inanın Hindistan buradan kat be kat güzel.'

'Çok ilginçsiniz leydim.'

Anna sıkıntıyla ayağa kalktı. Burası kilere benziyordu. Etrafta cam ve güneş ışığının girmesi için açılmış bir delik bile yoktu. İşin aslı bir tane oturma grubu, kenara istiflenmiş battaniyeler ve serada gelen çiçek kokularından başka bir şey yoktu. Tekrar kendini hasır koltuğa bırakırken gözü kendisinden bir an bile ayrılmayan düke baktı.

'Bu gün olanları unuttum sanmayın.'

'Unutmamanız beni sadece memnun eder.' Anna utançtan kıpkırmızı olmuştu. Bu adam sadece onu utandırmak için yaşıyor olmalıydı.

'İşin aslı sizle evlenmek istediğimden de pek emin değilim.'

'Nedenmiş o Leydi Sellington?'

'Sizle evlenirsem buraya bağlı kalırım sonsuza kadar ve kraliyetinde bir parçası olurum.'

'O zaman neden yarışmaya katıldınız? Kimseye benimle evlen diye yalvardığımı hatırlamıyorum.' Bunu söylerken sanki hatırlamaya çalışır gibi çenesini sıvazlıyordu.

'Tabi duyduğuma göre başınızdan bir evlilik olayı geçmiş. Neydi adı Cristabel mi? Hani sizle evlenmek istemeyip arkadaşınız Kont Samul'le evlenen...' Daha fazla devam edememişti sözlerine çünkü dük oturduğu yerden fırlamış ve yanına gelmişti. Genç kızı iki kolundan kavrayıp ayağa kaldırdı.

'Bir daha bu konu hakkında ağzını açarsan...'

Anna kollarının acısından dolan gözlerle ona baktı 'Ne yaparsınız? Beni döver misiniz? Zindana mı kapatacaksınız?' Dan bu aptal kadınına inanamıyordu. Alaycı laflarla ona meydan okurken neyine güveniyordu.

'Hayır Anna daha da kötüsü seninle evlenirim ve ömür boyunu adımını bu gördüğün kilerden dışarıya atamazsın!! Sanırım sana en güzel ceza bu olur...'

AŞKIN İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin