38~Özel Bölüm-1

11.6K 696 60
                                    


Merhabalar, sevgili okuyucularım. Uzun zaman sonra merak edilen konulardan bir tanesine açılık getirmek için özel bölüm yazıyorum. Bunu okurken sevdiklerinizi ve onların sizin için önemini düşünmenizi rica edeceğim. Ben hayatta çok kayıp yaşayan bir insan olmadım çok şükür ki... Ama ne yazık ki şuan zor bir durumdan geçiyorum. Bu durum bana sevginin çok değerli olduğunu öğretti. Anılar çok kıymetli. Umarım Allah size sevdiklerinizle uzun bir ömür verir. Çok uzun ve özel bir giriş olduğunun farkındayım. Utanarak bitiriyorum... İyi okumalar dilerim...

Anna oturduğu sallanan koltukta oldukça rahattı. Çocukların bahçedeki cıvıltısı ve havuzdan gelen huzur dolu su sesleri... Bütün bunlar mutlu olması için yeterliydi. Sehpanın üzerinde duran eski günlüğü yavaşça ellerinin arasına aldı. Bunu okumak için uzun zaman beklemişti. Şimdi hayatı normale daha yakın bir hal aldığında, aklına günlük gelivermişti. Doğrusu kendisi bile aklından çıktığına inanamıyordu. Gizem dolu olan her şey ilgisini sonuna kadar çekerdi. Yavaşça ve adeta çok değerli bir tarihi eseri tutuyormuşçasına kapağını açtı. İlk sayfada Leydi Katrina kendisinden ve eşi Henry'den sıkça bahsetmişti. Yaşadıkları talihsizlikler ve verdikleri mücadele Anna'ya kendisini ve Daniel'i anımsattı. Aşk için mücadele vermek resmen Bartford kanında yaşıyor olmalıydı... Günlüğün son sayfalarına geldiğinde gözyaşlarıyla ıslandığını tahmin ettiği sayfalara bakakaldı. Mürekkep damlalarla dalga dalga olmuştu. Zorla seçilen sayfadaki yazıları okumaya başladı.

Ben Tanrı'ya sonuna kadar inanan bir kadınım. O'na isyan edilmemesi gerektiğini bilirim. Ama bugün... Bugün hayatımın en zor günü... Şuan bu satırları yazmak o kadar zor ki... Kalbimin paramparça oluşunu her nefesimde hissediyorum. Gözyaşlarım artık durmak bilmiyor. Benim sevgili Henry'im, hayatımın anlamı bir hafta önce vefat etti. Kalbi onu hayat yolculuğunda daha fazla taşıyamadı. Sabah kalktığımda... Ah Tanrı'm! Nasıl anlatılır bilmiyorum. Her zaman yaptığımız gibi, 50 yıldır her sabah yaptığımız gibi ellerini tuttum. Çünkü bizim sözümüz vardı. O el her gün tutulacaktı. Aramızdaki bağ Tanrı bizi ayırana kadar devam edecekti. 50 yıl sonra bugün o bağ büyük darbesini aldı. Henry'nin eli her zaman olduğu gibi sıcacık değildi. Buz gibi tenine dokununca ve dokunuşuma karşılık alamayınca korkarak yatakta doğruldum. Yüzü benden yana dönük ve dudaklarında hafif bir tebessüm ile uzanıyordu. İçimden yüreğimden, en derinlerden, varlığından bile haberdar olmadığım acılardan gelen bir ses dudaklarıma ulaştı. Ardından tiz bir cisme büründü ve odada yankılandı. Sesimi duyan oda hizmetçisi korkarak içeriye daldı. Artık kendimde değildim. 'Henry!' diye haykırdığımı hatırlıyorum hayal meyal. Ona seslendim ki beni duyabilsin. Seslendim ki kendine gelsin, elleri yeniden sıcacık olsun, doğrulsun ve bana sakin olmamı söylesin. Her zaman yaptığı gibi saçlarımı okşasın ve 'Abartma Katerina...' desin. Ama o sadece yatıyordu. Hareketsiz bir şekilde uzanıyordu. Hayatımın anlamı dediğim adam şuan sadece bir bedenden ibaretti. Soğuk ve hislerden yoksun bir beden! Gerçeklik yüzüme çarpınca çılgına döndüm. Onu kollarından tutup sarsmaya başladım. 'Henry!' artık aralıksız haykırıyordum. 'Henry, Henry, Henry,Henry........' Ama o duymadı. O beni duymadı! Kollarımdan yavaşça çekildim. Sonradan öğrendim ki haykırışlarımı duyan büyük oğlum beni kollarımdan tutup çekmek zorunda kalmıştı. Birkaç saat sonra gelen doktor beni sakinleştirmek için verdikleri karışıma bir yenisini ekledi. Henry gitmişti. Bana sakince bunu bir defa daha söyledi. Pek tabi ben yeniden kendimden geçtim. Oğullarım ve gelinlerim başımdan ayrılmadan bekliyorlardı. Onlara benle değil babalarıyla ilgilenmelerini söylemek istedim. Gelinlerimden biri yine sonradan, sakinleştiğimde 'Henry'de bir gariplik var Bestille, onunla ilgilenin ve beni bırakın.' Dediğimi söyledi. Aklım yitmişti. Kendimde değildim. Nasıl olmam beklenirdi ki? 50 yıldır her anımı paylaştığım adamın gittiğini nasıl kolayca, öylece kabullenmemi bekliyorlardı ki? Bugün bile tam anlamıyla kendimde değilim. Ölene kadar da olacağımı sanmıyorum. Bu satırları benim için zor olmasına rağmen neden mi kaleme aldım? O zaman sadede gelelim. Bu satırları okuyanın bir Bartford gelini olacağını düşündüm her zaman. Ve bu içimden gelen bu sese inanarak konuşacağım. Sevgili gelinim! O adama aşıksın. Bunu emin ol biliyorum. Çünkü ben... Oh Tanrım yardımcım ol. Çünkü ben bir tanesiyle 50 yıl geçirdim ve aşık olmadan onlarla zaman geçirmenin ne kadar zor olacağının farkındayım. Şimdi sana söyleyeceklerimi iyice aklına kazı. O adamı seviyorsun! Asla yaşadığınız o saçma kavgalarda içine kapanarak aranıza duvarlar örme, o adamı her gün izle, hareketlerini aklına kazı, yüzündeki gülümsemesine kadar ezberle, asla ve asla inadın uğruna kararlarınla onun sabrını sınama, ona çok iyi bak, sağlığını koruduğundan emin ol... Ve hep sev. Çünkü sevgi her şeyin üstesinden gelendir. Biriniz gittiğinde elinde anılarından ve sevginden başka hiçbir şey kalmayacak. Ben her zaman Henry'den önce bu dünyadan göçüp gideceğimi düşünürdüm. Ama ne yazık ki Tanrı biz uzun vadede planlar yaparken yukarıdan gülümsemeyi seviyor. Bu nedenle asla plan yapma. Anı yaşa. Sevgini her zaman çekinmeden göster. Çünkü sevgili kızım, ben bugün Henry'nin tek bir sıcak dokunuşu için canımı veririm.

Katerina Victoria Bartford, Haziran, 1530

Anna kitabı yavaşça dizlerinin üzerine bıraktığında gözlerinden akan yaşların farkına varamamıştı. Katerina'nın içinde yaşadığı acıyı an be an hissetmişti. Onun nasıl bir yoldan geçtiğini kesinlikle anlayamayacağını biliyordu. Ama yine de... Sevdiğini kaybetmek... Yavaşça sandalyeden kalktı ve bahçede çocuklarla oynayan kocasına baktı. Onun geldiğinin farkında bile varmamıştı. Daniel kahkahalar atarken onunla göz göze geldi ve gri gözlerinden birini çapkınca kırptı. Anna yüreğinin yandığına yemin edebilirdi. Eliyle yüzüne dokundu ve ıslak halinden ağladığının farkında vardı. Hızla yüzünü silerken Daniel yanına gelmişti bile.

'Ne oldu Anna?' dedi merakla.

Anna ellerini yüzünden çekti ve tereddüt bile etmeden ona sarıldı.

'Seni çok seviyorum. Sakın benden önce bu dünyadan göçüp gideyim deme!' dedi ve ardından hızla dudaklarına yapıştı. Daniel geri çekildiğinde şok içindeydi. Evli ve iki çocuklu olmalarına rağmen hala onu toplum içinde öpmeye utanan karısına ne olmuştu böyle?

'Soru sorma Daniel sadece sarıl. Ve unutma elimi asla bırakamazsın.'

Daniel sessizce tebessüm etti ve karısına sıkıca sarıldı. Zaten ona sıkıca tutunmaktan, onu sevmekten ve sadece yemyeşil gözlerini izlemekten başka onu mutlu eden bir şey yoktu. O an genç adam sevginin büyüsüne tamamen kapıldı. Ve o büyülü hare onları ömürlerinin sonuna kadar sarmaladı.

AŞKIN İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin