'Kül oldu... Emeklerimiz, yuvamız, geleceğe dair tüm umutlarımız bir kıvılcımla kül oldu... Doğar mıyız yeniden? Bu hayat bize bir umut daha yeşertir mi?'
Başımda keskin bi ağrıyla gözlerimi açtım. Burnuma dolan kokuyla midem ağzıma geldi. Nerede olduğumu dahi sorgulamadan midemi boşaltacak bir yer aramaya koyuldum. Siyahın ağırlıklı olduğu odanın içindeki beyaz kapıyı görmemle oraya doğru koştum.
Klozete midemdeki her şeyi boşaltmıştım. Kokusunu almamla daha da midem bulanmıştı. Buram buram kan kokuyordum. Başımın ağrısı bir yana gerçekten kötü hissediyordum. Sırtımdaki sızlamalar da baş göstermeye başlamıştı. Yavaşça kalkarak elimi ve yüzümü yıkadım.
Nerede olduğumu sorgulamadan son yaşananları aklıma getirmeye çalıştım. Kafamın içinde git gide yükselen bi biçimde bir cümle yankılandı.
"Abi adam ex..."
Yaşananlar bir bir kafamda canlanırken direkt odadan çıktım. Nerede olduğumu anlamaya çalışmaktan ziyade tanıdık bir yüz arıyordum. Antreye çıkar çıkmaz birisiyle çarpışmam bir oldu. Kafamı kaldırdığımda bunun Ulaş olduğunu anladım.
"Feris, napıyorsun kızım! Nereye böyle alacaklı gibi?"
Ulaş'a anlamsızca bakmaya başladım. Neler neler olmuştu ve hala sakin miydi?
"Ulaş senin rahatlık halis mi? Dila kendini kesti! Rüveyda yaralandı! Klinik mahvoldu!"
Yutkundum ve bu sesi Ulaş'ta duydu.
"B-ben katil oldum Ulaş!"
Titreyen ellerimi daha net görmesi için havaya kaldırdım.
"Ben kendi ellerimle o camı adamın boynuna sapladım, katil oldum Ulaş! Ve sen hala bu kadar sakin misin!?"
Kollarını iki yanımdan sararak başımı göğsüne yasladı. Bir yandan saçlarımı okşarken öte yandan fısıldamaya başladı.
"Biliyorum güzelim, biliyorum. Kapıldık bi felaketler silsilesine biliyorum. Ama hepimiz senin gibi olursak ortalığı toplayacak kimse kalmayacak. Güçlü ve soğukkanlı olmak zorundayım. Ve üzgünüm sende olmak zorundasın çünkü Dila'yı kimse toparlayamaz. Yaptığın bencillik değil. Fakat Dila için yapacağın bi fedakarlık olacak. Şimdi geç odaya al duşunu, toparla kendini. Dolapta temiz kıyafetler ve havlu var. Daha sonra salona in herkes orada. Ne yapacağımıza karar vereceğiz."
Haklıydı. Ulaş haklıydı ve bunu içten içe kabullenmek istemiyordum. Tek istediğim ağlarken, annesi babası tarafından teselli edilen 8 yaşındaki Feris olmaktı. Buna rağmen dediğini yaptım. Ulaş'tan usulca ayrılıp geri odaya döndüm. Aynadaki yansımama baktım uzunca. Kendimle bakıştım bi süre. Daha sonra duşumu aldım, üzerimi giyindim saçlarımı kurutmaya gerek görmeden güçlü ve toparlanmış bi şekilde çıktım odadan. Kabullenmesi güçtü ama ben duygularımı ardımda bırakarak çıktım o odadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞE TUTSAK🍁
ChickLit"Bana o ilaçları getireceksin!" Katran karası gözleri, gecenin zifiriyle karışarak daha da tehlikeli bir hal almıştı. Farketmemesini umarak sessizce yutkundum. "Neden bunu yapayım?" diye yönelttim sorumu. Gülümsedi. Bu samimiyetten çok uzak bir...