9.Bölüm - ARZULAMAK

321 19 32
                                    

🃏
Selam nasılsınız?

Umarım bomba gibisinizdir çünkü ben çok iyiyim. Bu bölümü çok severek yazdım. Sizinde beğenmemiz için elimden geleni yaptım. Keyifli okumalar diliyorum. En sonda oylamayı unutmayınız.

"Her şey için teşekkürler Yiğit Asrın."

Şarkı| Sia :  ı'm Still Here

                                        ~

                                        ~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

9.Bölüm "ARZULAMAK"

İstanbul 10.30

Aylar sonra mutlulukla uyandığım tek gün. Hep böyle kalması için de çok çabalayacağım. Bundan emin olurken yatağımdan ayrıldım. Ayağımı sarkıttım, oturur hâle geldim. Ve yattığım odaya baktım. Daha fazla burada kalmak istemiyorum. Yiğitle bunu en kısa zamanda hatta bugün konuşmalıyım. Ortalıkta tehlike diye bir şey kalmamıştı. Cemil'i tehlike olarak düşünüyorduk fakat değilmiş. O öldü, hak ettiği yerde şu an. Cemil'in ölümüne bizzat şahit olmuştum. Daha sonrasında onu orada bırakıp gitmiştik. Yiğit ise Alya'ya artık özgür kaldığını söylemişti. Alya çok mutlu olmuştu. Gözlerindeki mutluluğu anlatamam. Ama benim olaya katmadığım bir şey vardı. Cemil sadece bacağından 2 defa vurulmuştu. Cemil, Yiğit'in amcasıydı. Aralarındaki akrabalık seviyesi buna izin vermezdi. Yiğit onu öldürmedi diye düşünüyorum. Ya da öldü ben çok şey düşünüyorum. Peki ölmediyse? Yiğit yalan söylüyorsa?

Gözlerimi kapattım derin bir şekilde nefes aldım. Ve o düşüncelerden kurtuldum. Cemil öldü, her şey eskisi gibi devam ediyor. Kendime telkinler vererek rahatladım. O günden sonra Rusya da biraz vakit geçirmiştik. Geldiğimiz kasaba çok güzeldi. Her yeri keşfetmiştik. Tabi Yiğit bize katılmamıştı. Daha sonrasında İstanbul'a geri döndük. Üstümdeki pijamaları hızlıca çıkardım. Dolabın karşıdan geçtim. Ne giyineceğimi karar veriyorum. Bunu düşünmesi bile beni mutlu etti. Ardından siyah kazak ve mom jean bulduktan sonra giymeye başladım. Ayakkabımı giydikten sonra küpelerimi taktım. Aynanın karşısında geçtim çok güzel olmuştum. Koltuğun üstündeki telefonumu almak için hareket ettim. O sırada içeri Yiğit girdi.
İnsan kapıyı vurur, öyle girer.

"Kahvaltı hazır." Başımı sallayarak onayladım. Yüzünde bilmediğim bir mutsuzluk vardı. Yiğit duygusuz bir insandı evet. Ama bu sefer çok mutsuz görünüyordu.

"Ben seninle bir şey konuşmak istiyorum." Dedim. Yiğit yutkundu, gözleri yerde gezindi.

"Ne konuşacaksan kahvaltıdan sonra çalışma masasında konuşuruz." Dedi ve kapıyı kapattı. Ne oldu buna ya. Buna anlam veremezken telefonumu elime aldım. Ve babama mesaj attım. Yiğit'in yanında 1 aydır duruyordum. Alya'yı da kurtardığımıza göre Yiğitle işim bitmiştir. Sevinçle mesaj kısmına girdim. Ve yazmaya başladım.

ACIMASIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin