22. Bölüm - GECENİN SESSİZ SİLAHI

6 0 0
                                    



Selamlar ben yine yoğun haftalardan geçiyorum. Asla boş durmuyorum. Ama yine de buraya kurgumu devam ettirmeyi çok seviyorum. Sizlerin desteğini ihtiyacım var. Aktif olarak bölümlere devam ediyorum. Bir hikayem daha var. Ona da bakabilirsin. İsmi ZORBA. Hikayeme bakabilirsiniz. Hepinizi öpüyorum.

Keyifli okumalar.

Müzik: Gül güzeli/ Leman Sam

                                           ~

"İçimdeki bu canavarlığı siz çıkarttınız. Şimdi ağlaya ağlaya bu hayatı çekeceksiniz ."


       22.BÖLÜM "GECENİN SESSİZ SİLAHI"

Bazı insanların en güçlü silahı sözleriyle can acıtmaktır. Acıyı öyle bir yaşarsın ki feleğin şaşar. Acıyı içinde yaşarsın, bazen susar bazen tepki verirsin. Bazı sözler vardır derinden kırk hançer yaralayan. Saplanır ki dilimiz lâl olur konuşamayız, içimizde yaşarız o acıyı. Fiziksel acılardan çok ruhsal acılar daha gerçektir. Daha çok canımızı yakar. Çünkü fiziksel acı anlıktır bir gün geçer unutursun. Ama ruhsal acı hiç geçmez. Aklımızın bir köşesinde olur öylece kalır. Dert olur, takıntı olur, o acıyı içimizde büyütürüz. Maziyi hatırlatır bize. Ama hiç geçmez o acı. Kalbimizin bir köşelerinde kalmış buruk bir parçanın hatırlanması gibi.

Hiç bitmeyecek bir ateşin ortasında sürükleniyorum adeta. Prangalarımdan kurtulmak için kaç yüreğe sığındım. Boşvermiştim artık, rüzgar beni nereye uçurursa artık. Bir kuş kadar hafiftim ve incinmiş yaralı kurt kadar güçlüydüm. Çünkü kendimi ölüme kaptırmamıştım. Kaptırırsam her şey sona ererdi. Bitmemiş onca şeyi arkama alacaktım. Hayat bensiz devam edebilir miydi?

Her ölümün arkasından edilen feryatlar, acılar belki de bastıralamayan çığlıklar...

Ecelin beni çağırdığını son nefesimin yavaş almamla anladım. Hayatımın gözümün önünden film şeridi gibi geçmesini bekliyordum. Ne o yalan mıydı yoksa ölümü hissettiğimiz anda hayatımız gözümüzün önünde bir film şeridi gibi geçeceği. Mezarımda en çok kimin çiçek ekeceğini az çok tahmin edebiliyorum. Ya da en çok kimin sevineceğini.

Acımasızlıkları yüzüme bir bir vurduğunda ben daha uyanamamıştım. Sessizlik kesik bir çığlık gibiydi. Tatlı rüyalar ya da kabuslar görmekten korkuyordum. Çünkü ölümün habercisiydi bu.

Ormandaydım. Üstümde bembeyaz bir elbise vardı. Ayaklarım çıplaktı ve ayaklarımın soğukluğunu hissediyordum. Ormanda telaş içinde koşmaya başlıyordum. Tek bir isim sayıklıyordum.

"YİĞİT, YİĞİT YARDIM ET!" Koşmaktan bacaklarıma ağrılar giriyordu. Belki şu an öyle olduğu için.

Koşmaya bıraktım ve eteklerimin ucundan tutup yürümeye başladım. Göz yaşlarım durmadan yüzümden akıp gidiyordu. Bir ağacın dibinde durup tekrar bağırdım. "YİĞİT BURADAYIM!" Acı içinde ağacın dibine çöktüm. Bacaklarım beni daha fazla taşımazken vücudum firar etti. Hala kurtarılmayı bekliyordum. Yolun sonuna mı geldim yoksa.

Gözümün aşağıya çevirdim ve ellerimi birleştirdim. Göz yaşlarım daha hızlı akıyordu. Gözlerimi yavaşça kaldırdığımda bir çift ayak gördüm. Başımı biraz daha kalkıp bana doğru gelen bedenin yüzünü gördüm.

Hiç görmediğim bu yüz bana tuhaf gelmişti. Ama siması tanıdıktı. Sanki tanıyormuşum gibi hiç yabancılık çekmedim. Bana doğru geliyordu, gülümseyerek. Ona karşı olan güvenim artarken ben de gülümsedim. Bu kimdi bilmiyorum ama beni kurtaracaktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 20 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ACIMASIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin