0.5

257 25 19
                                    


Hayat hepimiz için bir şeylere takılıp kalmak için çok kısa. Anı anda harcamak, anı anda yaşamak kadar güzel bir şey gerçekten yok. Mutluysak o anda, üzgünsek o anda... Bunun daha ötesi yok.

Çünkü bizim saniyelerimizin dahi garantisi yok, kimse veremiyor. En ufak olaya takılıp kalırsak yaşayabileceğimiz ama yaşayamadığımız anlara haksızlık etmiş olmaz mıyız?

Ben Sırma Arkan, 18 yaşıma bu yıl girmiştim. 17 yaşımda aşık olduğum çocukla yine bu yıl konuşmaya başlamıştım. Stresin sınav yüzüyle bu yıl tanışmıştım, bu yıl hiç yapmadığım kadar sabahlamıştım.

Garip bir yıldı bu yıl benim için. Ancak her yönüyle olmasa da güzeldi işte. Kara çalamazdım hiçbir şekilde bu yılıma. Umudum doğru toprakta filizleniyordu, daha ne isterdim ki? Nasıl şikayet edebilirdim hâlâ? Hayır, o kadar da nankör olamazdım.

Kalbimin atışları hâlâ yavaşlamamıştı mesela. Hiçbir şeyi haddinden fazla düşünmeyen ben onunla geçirdiğim her bir saniyeyi tekrar tekrar kafamda canlandırıyordum.

Yanımdayken nasıl koktuğunu hatırlamaya çalışıyordum. Gülüşünü görmüştüm, bana nasıl baktığını görmüştüm, benimle konuşmak istediğini söylediğini duymuştum. Ya ben ne güzel şeyler duymuş ve görmüştüm!

"Anne, anne ben geldim!"

Bu kapıdan bir çıkışım vardır bir de girişim. Annem de muhtemelen farkındaydı bu durumun, ancak hiçbir şey söylemiyordu.

Sonuçta yorgunluktan sürüne sürüne gelmem gereken eve büyük bir gürültüyle giriyordum.

"Mutfaktayım!"

Annemin içeriden gelen sesiyle hemen üzerindeki fazlalıklardan kurtuldum. Annemin yanına gitmeden önce güzelce ellerimi yıkadım. Muhtemelen şu anda yemek hazırlıyordu, ona yardım ederek birazcık sevap işleyebilir ve hayırlı evlat olabilirdim.

"Geldim anam, geldim."

Mutfağa girişimi sesli bir şekilde belirttim ki annem korkup beni azarlamasın.

Bugün moralimizi bozacak hiçbir şey olmasın.

"Hoşgeldin, buluştun mu Kayra'nla?"

İmalı ses tonu ile kıkırdamadan edemedim.

Annem bazen birbirimize aşık olduğumuzu düşünüyordu.

Özgür'den haberi yoktu tabii...

"Buluştuk, çok da güzel geçti. Yardım edeyim mi?"

Kafasını onaylar manada salladı. Benim hiçbir şey yapmadan gözlerinin içine içine bakıp durduğumu görünce gözlerini devirdi ve ne yapmam gerektiğini söyledi.

"Salatayı yap sende."

Hemen salata malzemelerini çıkarmaya başladım. Yeşil soğan, kara lahana, turp ve marul. Klasikti ama güzeldi de.

Bu marullar benimkinin saçlarına çok benziyordu bu arada.

Özlemiştim şimdiden.

"Ee anne, babam ne zaman geliyormuş?"

Kızarttığı hamsileri tabağa yerleştirirken soruma cevap verdi.

"Gelir herhalde bir iki saate."

Kafamı salladım. Param bitmişti, bugün birazcık yağcılık yapıp para almalıydım.

❄️❄️

Ertesi gün

Günüm hiç olmadığı kadar sıkıcı ve matematik dolu geçiyordu. Tyt'de kalan birkaç eksiğimi halletmeye çalışıyordum ve bu sandığım kadar kolay değildi.

Ihlamurlar Çiçek AçtığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin