Bengü- Kalbim
Onu bir daha görmeyi inan istemezsin
Sana da acı verir bu son hallerim
Bilirim sen de benim kadar kolay silemezsin
Ama şimdi başka renkte bakıyor gözleri
☂
MAYIS
Güç, Russell tarafından başkalarını kendi istediğimiz yönde bir davranışa yönlendirme yeteneği olarak tanımlanır. Gücü elde etmiş insan, çevresinde etkileyebildiği herkesi kendi istediği şekilde yönlendirebilecektir demektir bu. Bu durum, bir insan ile de sınırlı değildir. İnsan, gücü elde ettiğinde kaderini değiştirebileceğini düşündüğü hamleler yapar. Kaderi gücünden aşağı görür.
Oysa sana gücü veren kaderin değil midir? Kaderinde o gücü elde ettiğin için sahip değil misindir o kudrete?
İnsan, gücü elde ettiğinde her şeyi değiştirebileceğini düşünür. Kibirlenir, böbürlenir, üstün bakar kendi cinsine. Oysa benim için asıl güç, elde ettiklerinin seni nasıl bir insana çevirdiğini gördükten sonra tanımlanabilir. Güç, insanı değiştirmemeli. Güç, insana olduğu karakteriyle yaşayabilme hakkı vermelidir. Gücü, toplumda yer edinmek için elde eden insanlar, o toplumun içerisine girdiğinde o toplumdan biri olur. Peki o topluma girmek için verdiği mücadeleye, o savaşçı karakterine ne olur? Kabul eder mi o toplum bu yaralı, yorgun karakteri?
Güç elde edildiğinde değişen kimlikleri yanlış buluyorum. Gücü bir kalıba sokan insanları da anlayamıyorum çünkü insanoğlu bu kadar eşsiz bir varlıkken gücü nasıl tek bir kalıba sığdırmaya çalışabiliriz ki? Ben güçlüyüm çünkü kızımı okutuyorum. Ben güçlüyüm çünkü paramı kazanıyorum. Sen güçlüsün çünkü hayalini kurduğun o bilgisayarı aldın. O güçlü çünkü hayalini kurduğu kitabı bastırdı. Şunlar güçlü çünkü onca mücadeleden sonra ailesinin hiçbir ferdini kaybetmedi. Bizler güçlüyüz çünkü kendi kalıplarımızda sınırsız hayatlar yaşıyoruz.
Ben gücün tek bir tanımı olduğunu düşünmeyenlerdenim. Güçlü olmanın dudaktan çıktığı kadar kolay bir ifade olmadığını bilenlerdenim. Gücün insanı değiştirdiğini düşünen ve buna karşı olanlardanım.
Güç, beni güçlü yapmalı. Beni bir başka karaktere sokup onun adını "güce sahip kişi" olarak koymamalı.
Yusuf'ta bunu görmüştüm. Bunu gördüğümde çok da üzülmüştüm. Yusuf işe başladığında lisede tanıdığım adamdan eser kalmamıştı. Beni hâlâ seven, saygı duyan adamdı ama güç onu değiştirmişti. Hem iyi hem de kötü yönde... Onun lisede tanıdığım Yusuf olarak kalmasını çok istedim ama sonrasında bunun imkânsız olduğunu fark ettim. İnsanın yaşadığı çevre tamamen değişince karakteri de o ortama uyum sağlıyordu. Yusuf da karakterine yeni boyalar sıçratmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onun Çatısının Altında (Tamamlandı)
Teen Fictionİstanbul'un işlek caddelerinin birinde küçük, şirin bir kahve dükkanı işleten Mayıs, kendi ekonomik özgürlüğünü kazanmak için mücadele ederken dükkanına kahve almak için gelen Şafak Milas ile yolları hiç beklemediği bir anda tekrar kesişir. İstanbu...