Bu bölümde herhangi bir medya kullanılmamıştır. Bölüm, taslaktaki son haliyle paylaşılmıştır. Paylaşılmak için hazırdı ama medya hazırlığını ve son okumasını yapmamıştım.
Bölüm sonunda detaylı bir açıklama yaptım. Bu bölümü, bu açıklamayı yapabilmek için paylaştım denebilir. Ne edit yapacak ne de doğru düzgün bölümü tam anlamıyla düzenleyecek ruh halinde değildim. Sadece bölüm sonunda içimi dökmek istiyorum.
Bu bölüm aslında oldukça keyifli bir bölümdü. Yazarken yüzümde güller açmıştı resmen ve paylaşmak için can atıyordum. Böyle bir zamanda paylaşmak gerçekten üzüyor beni. Hayırlısı buymuş. Dilerseniz ilk önce bölüm sonundaki notumu okuyun. Tadım kaçmasın, bölümü doyasıya okumak istiyorum diyorsanız da hüznümüzü sona saklayalım.
Keyifli okumalar.
MAYIS
Doğum için gün sayıyordum. Son doktor kontrolümde iki hafta içerisinde Rüzgâr'ı kucağıma alacağımı öğrenmiştim. Şu an her şey çok güzel ilerliyordu ve ikimiz de çok sağlıklıydık. İçimde tatlı bir heyecan vardı ve bu yüzden normalde olduğumdan daha hareketli, daha neşeliydim. Yağmur her ne kadar "Otur evinde kadın!" diyerek bana sitem etse de her gün Kahveyaz'ı açıyordum.
Yaptığım iş daha azdı ama istikrarımı korumak beni mutlu ediyordu. Şafak'ın sarhoş sarhoş kapımda belirişinin üzerinden dört gün geçmişti. Beyefendi, o gün sabahtan akşama kadar uyumuştu. O uyandığında saat akşam yediyi geçmişti ve sarhoşken yaptıklarının hiçbirini hatırlamadığını iddia ediyordu.
Onunla çok dalga geçmiştim. Hâlâ da geçiyordum. İlk dalga konum, sesinin çok kötü olmasıydı. Sarhoş olduğunda gülmeyi beceremiyordu bir de. Ağzı hafif kayıyordu ve bunu ona söylediğimde beni şiddetle reddetti. Bense dakikalarca güldüm bu hallerine. Sinirlenmişti ama benim güldüğümü görünce de bir şey diyememişti.
Aramız daha iyiydi. En azından artık akışına bırakmayı seçmiştim. Şafak'a karşı hoşlantımsı -Yağmur'un tabiriyle- hisler besliyordum ve bunu inkâr etmek bu hisleri hissettiğim gerçeğini değiştirmeyeceği için akışına bırakmaya karar vermiştim. Şu an tek ilgim oğlumdaydı zaten.
Eh bir de başımıza başka bir iş de almıştık tabii. Kahveyaz'da üç gün sürecek olan ve sayılı kişinin katılabileceği küçük bir eğitim verecektim. Milas Yatırım'da sosyal medya uzmanı olan Zeynep, her şeyi zaten halletmişti. Instagram hesabı açmıştı. Milas Yatırım hesabından da bizim hesabımızı paylaşmıştı. Sayfa çok kısa bir sürede -iki günlük bir sürede- çok büyük ilgi gördü. Dün de Yağmur ve Zeynep tüm gün fotoğraf çekimi yapmışlardı. Bu fotoğraflar hesapta paylaşılmıştı. Ardından da bu etkinlik duyurulmuştu.
Yirmi kişilik bir kontenjan olacaktı. Ben yirmi kişinin en az bir hafta içerisinde dolabileceğini düşünürken yalnızca bir saat içerisinde kontenjan dolmuştu. Zeynep Hanım bunun beklendik bir şey olduğunu söylese de ben hâlâ inanamıyordum.
Zaten üç gündür dükkâna normalden çok daha fazla müşteri geliyordu. Stokları yenilemiştik, tatlıları daha çok çıkartmaya başlamıştık. Hatta dün artık Yağmur müşteri yoğunluğundan kafayı sıyırınca Yavuz'un dükkanını basmış, Yavuz saç keserken bir anda onun koluna girip dükkâna sürüklemişti. Ben oturma işini yapıyor ve kasayla ilgileniyordum. Yağmur ve Yavuz ise kahve hazırlama, tatlıları yapma işini üstlenmişti.
Bu kalabalık çok hoşuma gidiyordu. Her müşteri ile konuşma fırsatı da buluyordum. Herkes oğlumu sağlıcakla kucağıma almayı diliyordu. Birçok kadından doğum tavsiyesi de alıyordum. Hatta birkaç kadınla Instagram'dan konuşmak üzere takipleşmiştik. Ek gıda sayfası yöneten bir anne ile de görüşmüştüm. Altıncı aydan sonra mutlaka sayfasındaki tarifleri yapmamı söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onun Çatısının Altında (Tamamlandı)
Teen Fictionİstanbul'un işlek caddelerinin birinde küçük, şirin bir kahve dükkanı işleten Mayıs, kendi ekonomik özgürlüğünü kazanmak için mücadele ederken dükkanına kahve almak için gelen Şafak Milas ile yolları hiç beklemediği bir anda tekrar kesişir. İstanbu...