Murat Boz, Ebru Gündeş- Gün Ağardı
El yerine koysan
Ölür müsün bir hatır sorsan
Kork be Allah'tan
Sevsin bırak yüreğim uzaktan
Yüksünmem yanmaktan
Nasıl vicdanın rahat
Kork be Allah'tan☂
MAYIS
Anneyim ben. Çocuklarım için uyuyor, çocuklarım için uyanıyorum. Varımı yoğumu onlara feda etmişim, ruhumu da bedenimi de önlerine sermişim. Anneyim ben, kızına dokunmaya kıyamayan; sıkıştırarak sevdiğinde acaba bir yerini acıttım mı diye düşünen evhamlı bir anneyim. Kızım düşünce onun acısını kendi teninde hisseden bir kadınım. Anneyim ben, anne.
Uzandılar kızıma. O pis, kirli elleriyle uzandılar kızıma. Cennet kokulu kızımı kendi cehennemlerinin kokusuna bezendirmek için onu benden aldılar. Annesinin meleğini, annesinin cennetinden aldılar.
"Ya getirmezlerse geri?" Sayıklar gibi sordum sorumu. Yanımda oturan Şafak, titreyen ellerimi daha sıkı tutmaya başladı. "Şafak, ya alıp Konya'ya götürürlerse?" Gözlerimin içi yandı yine. Dakikalardır ağlıyor, sayıklıyor, sanki bir çareymiş gibi kıvranıp duruyordum olduğum yerde.
Kızım onların elindeyken ve ben hiçbir yer yapamadan yalnızca kötü şeyler düşünürken kendimi çok işe yaramaz hissediyordum. Anneyim ben, kızını bırakır mı bir anne? Göz kulak olamadım kızıma. Koruyamadım onlardan. Bunun olacağını tahmin edemedim. Ah akılsız başım, bu kadar ileriye gidecekleri tahmin edemedim!
"Eğer öyle bir akılsızlık yaparlarsa kendi bacaklarına sıkmış olurlar." Şafak bana göre daha soğukkanlıydı ama onun da içten içe çok öfkeli olduğunu görebiliyordum.
"Kızımı getirsinler." deyip başımı arabanın koltuğuna yasladım. Gözlerimden birkaç damla yaş aktı. "N'olur, hemen şimdi getirsinler." Yaz'a bir şey olacak endişesi kalbimi sıkıştırdığı için elimi kalbime bastırdım. Çok arsız bir sızı beliriveriyordu ve buz kesiyordum. Oturduğum sıcak yerde buz kesiyordum.
Şafak'ın sıkıntılı bir nefes aldığını işittim. Dirseğini arabanın camına yasladı ve eliyle sakallarını kaşıdı. Sağ eli, elimi tutarken sol elinin yumruk olduğunu gördüm. Elim telefonuma gitti ve kayınbabamı bir kez daha aradım. Bu telefon numaram onlarda yoktu ama ellerine geçecek olması da umurumda değildi. Kızımın sesini duymak bile yüreğime su serpecekti ama defalarca aramama rağmen açmamıştı yine.
Ömer Abi, dükkânın önüne aracı park eder etmez benim kapıma geldi, kapımı açtı. Şafak da benim yanıma gelmiş, kolunu bana uzatmıştı. Yağmur, kasada beklerken bizim geldiğimizi görünce hızla dükkândan çıktı ve koşarak gelip bana sarıldı. Ona haberi yoldayken vermiştim ve o da en az ben kadar endişeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onun Çatısının Altında (Tamamlandı)
Novela Juvenilİstanbul'un işlek caddelerinin birinde küçük, şirin bir kahve dükkanı işleten Mayıs, kendi ekonomik özgürlüğünü kazanmak için mücadele ederken dükkanına kahve almak için gelen Şafak Milas ile yolları hiç beklemediği bir anda tekrar kesişir. İstanbu...