İyi okumalar güzel Leydim/Lordum...
Kendi içimdeki savaştan mağlup ayrıldım. Şimdi gülümseyerek ölüme yürüyorum.
Beni anlıyorsun, değil mi?
.
Bazen, her şey istediğimiz gibi olmazdı. Ya da biz olması için uğraşmazdık. Hayatta çoğu şey istediğim gibi olmadı. Ya da ben uğraşmadım. Üşengeçlik denen kavram bütün vücudumu ve aklımı esir almıştı. İnsan bir şeye neden üşenirdi ki? Bunu yapmamalıydı. Hayat ona böyle devam ederse hiçbir şey vermez, bazı şeyleri yoluna koymasına yardım etmezdi. Çalışmadan ekmek kazanılmıyordu. Bunu en iyi ben anlamıştım. Birisi öldü diye tamamen içimize kapanıp, hiçbir şey yapmamalıydık. Çünkü onlar bunu yapmamızı istemezdi. Başarılı olmamızı her şeyden çok istiyorlarken neden biz sadece acı çekelim ki? Hiçbir şey yapmadığım için pişman olmuştum. Acımı yaşıyordum evet ama kendim için bir şeyler yapmalıydım. Bunu çok geç anladım.
Ben bazı şeyleri yapmamaya bağımlıydım. Bazen sessizce olanları izler, hiçbir şey yapmazdım. Ama şu an bazı şeyleri yapmak istiyordum. Belki haddime değildi ama ilk defa üşenmeden bir şeyi yapmak istiyordum.
Bu sefer izlememin sırası değil gibiydi. Belki yanlıştı ama hareket etmeliydim."Sen o değilsin. Başka bir bedende ve kendini de beni de hatırlamıyor mu? Hatırlamasın. Bu umrumda mı sence? Sana binlerce kez seni sevmediğmi söyledim ama sen gurursuz bir kadın gibi defalarca benden aşk dilendin. Bu da yetmedi büyü yapmaya kalkıştın bana! Her şeyi affedebilrim ama bana büyüyle zorla bir şey yaptırmaya cesaret eden gurursuzu affedemem! Seni yanımda tutuyorsam bu ailene olan saygımdandır. Yakında evleneceğim ve seni bir daha asla ama asla görmeyeceğim. Hatta görmeyi bırak ismini bile anmayıp, andırmayacağım. Senin bende bir yerin yok. Sen o değilsin. Kimse o olamaz. Başka bir bedende olsa bile o hâlâ o. Anlıyor musun?"
Lord, bunu söylediğinde yerimde donmuş kalmıştım. Kesinlikle böyle bir şey söylemesini beklemiyordum ve karşısındaki kız da beklemiyordu. Gözünden akan yaşlar ile doğrudan Lord'a bakarak sessiz kalması üzmüştü. Lord'da ileriye gittiğinin farkında duruyordu ama böyle bir şeye son vermesi de gerekiyordu. İleride daha büyük şeyler yapabilirdi ve Lord, kendini garantiye almalıydı. Yoksa her şey daha kötü olacaktı. Lord'a göre herkes düşmandı. Bunu bu kısa sürede az çok anlamıştım. Kesinlikle onun gibi bir düşmanım olsun istemezdim. Çünkü bana hayatı dar ederdi. Hatta yaşatır mıydı emin değilim.
"Her şeyi beni sevmen için yapmıştım." Fısıltısını istemesem bile duymuştum. Aynı ses tonuyla devam etti. "O kız geldi diye mi bana karşı böylesin? Ya da o var diye mi? İstersen onu senin için öldürebilirim! Sonra onu unuttururum. Bunu yapabilirim. Eğer yaparsam beni sevecek misin? Lütfen beni sevin Lord'um. Yemin ederim ne isterseniz yaparım, sadece bana ne yapacağımı söyleyin. Ondan daha iyi olduğumu hemen şimdi, burada kanıtlayabilirim. Siz de istemez misiniz, Lordum?"
Bu kadın ne söylediğinin farkında mıydı? Onu öldürürüm de ne demekti? O Lord'a aşık falan değildi. Onun Lord'a olan duyguları sadece takıntıdan ibaretti. Ya da daha büyük bir şeydi. Çünkü bu aşk olabilecek kadar masum bir şey değildi. Aşk da masum değildi elbette ama birilerini öldürmeye itmek takıntının da üstündeydi. Ama o bu ikisinin arasındaki farkı bilmiyordu.
İkisine daha dikkatli baktığımda kadının, Lord'a adım adım yaklaştığını gördüm. Lord kanatlarını neden tekrar küçültmüştü? Bunu ona sonra sormayı bırakarak izlemeye devam ettim. Lord yerinden kıpırdamazken kadının ona yaklaşmasına izin veriyordu. Kaşlarım çatıldı. Kadını istiyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Judia'nın Laneti
FantasyBeni duvara yaslarken kaçmamam için bacağını bacaklarımın arasına koyarak dizini sürttü. Yutkunarak ona baktım. Mavi gözleri avını bulmuş gibi bakarken "Neden ısrarla yapmanı istemediğim şeyleri yapıyorsun, güzel Leydim?" diye sordu. Bunu sorarken d...