Hazmedememe

334 40 56
                                    

İyi okumalar, güzel Leydilerim/Lordlarım.

NOT: İNTİHAR ADLI BÖLÜMÜN PART İKİSİDİR.

Bu sefer gerçekten gittin, değil mi?

Yazar'ın anlatımıyla

Lavinia'nın gözleri kapandığında, Judia onu kollarının arasına aldı. Genç kızın ölmesini istememişti. Ama bu yolu kendisi seçtiği için onu durdurmadı. Onu çıkarları için kullandığı düşünülse bile aslında hiç öyle olmamıştı. Hiçbir zaman öyle olduğunu düşünmedi. O sadece onun iyiliğini istemişti. Evet, onun işine yarıyordu. Ama ondan istediği şeyi kendisinin yapması saniyelerini almazdı. Onun tek istediği kızın güçlü olmasıydı. Çünkü onda o gücü görebiliyordu. Judia zamanında çok ezilmiş, hor görülmüştü. Şimdi ise ezen taraf kendisiydi. Elbet bir gün güçsüzler kendine gelir, güçlü olan taraf olurdu. Judia'nın tek eksisi birisine aşık olmaktı. Tanrıçaların aşık olması yasaktı ve o bu yasağı çiğnemişti.

Onun aşık olduğu kişi bir askerdi. Melez asker... Judia onu gördüğü ilk anda ona vurulmuştu. Ama asker ona hiçbir duygu beslemedi. Judia'nın gerçek bedenine herkes aşık olurdu. O fazla büyüleyiciydi ama o asker Judia'ya hiç aşık olmadı. Onu tanımadı bile. Her gün karşı karşıya geldiler ama o, Judia'yı hep görmezden geldi. Çünkü askerin aşık olduğu birisi vardı. Lavinia...

Lavinia, ailesini yeni kaybetmiş bir kızdı. Judia'nın, Lavinia'nın ailesine sözü vardı. Çünkü bir zamanlar Lavinia'nın ailesi Judia'yı kurtarmıştı. O da onlara ömürlük yemin etti. Lavinia'yı her şeyden koruyacağına dair yemindi bu. Ailesi öleceklerini biliyordu. Geride sadece Lavinia'nın kalacağını da biliyorlardı. Buna rağmen kaçmadılar. Elbet bir gün Lavinia'yı bulacaklarını biliyorlardı.

Her ne kadar bedenleri ölmüş olsa bile ruhları yaşıyor, neyin ne olduğunu biliyorlardı. Bekledikleri gibide oldu. Lavinia'yı buldular. Her şey istedikleri gibi oldu. Ama bilmedikleri bir şey vardı...

Lavinia, Vietya'ya aitti. Onu oradan çekip alamazlardı. Her ne kadar ait hissetmese bile oradan gidemezdi Lavinia. Öyle hissetmemesine rağmen orayı çoktan evi olarak benimsemişti. Bu durumda sadece Judia'ya onu orada tutmak kalıyordu. Çünkü dünyaya geri giderse anında ölecekti. Dünyadan gelen birisinin tekrar dünyaya dönmesi imkansızdı. Bu sefer onu Judia bile kurtaramaz. Bu durum onu bile aşar.
Ama Lavinia bunu bilmiyor. Bilse bile anlamak istemez.

Judia hiçbir zaman ondan nefret etmedi. Sevdiği adam onu sevmedi, kollarındaki kızı sevdi. Ama bu ondan nefret etmesi için bir neden değildi ki. Kollarındaki kızın suçu yoktu. Sevdiği adamında suçu yoktu. Zaten sevdiği adam ölmüştü. Evet, ölmüştü. Judia öldürmüştü onu. Çünkü o adam kollarındaki kıza tecavüz etmeye kalkmıştı. Acıyla gülümsedi. Sevdiği adamı öldürmek kimse için kolay değildi, olmamalıydı. Judia bu kadar duygusuz değildi.

"Keşke senin yerine beni sevseydi..." diye mırıldandı Judia. Kimse onu duymamıştı, duyamazdı. Zaten onu ne zaman duydular ki? Bağırarak ağlarken bile kimse duymadı onu. Şimdi mi duyacaklardı?

Kollarındaki kızın saçlarını sevdi, sevdi ve sevdi. Onu kurtarmak istiyordu ama yapamazdı. Bu sefer yapamazdı, yapmamalıydı. Artık, kızın daha fazla acı çekmesini istemiyordu. Onun süresi sona ermişti.

Gözlerinden akan yaşı silme zahmetine girmedi. Hafif bedenini kucağına alıp yatağına yatırdı. Ardından dolabının karşısına geçti ve beyaz, uzun elbise alıp ona giydirdi. Giydirirken elbise kan olmuştu. Hâlâ ince bileklerinden kan geldiğini görmesi kalbini sızlattı. Hangi yürek dayanırdı onun bu görüntüsünü görmeye?

Judia'nın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin