Duygusuz Canavar

431 45 18
                                    

Bu bölümü kuşumun öldüğünü öğrendikten 10 dakika sonra yazıyorum. Tarih 13.05.2023, saat 19.36. Seni özleyeceğim boncuk. Hiçbir şey hissedemediğim için özür dilerim. Yapabildiğim tek şey şarkı dinleyip, kitap yazmak ve ağlamak. 9 yıldır benimleydin. Seninle büyüdüm, birlikte büyüdük. Ve bu zaman içinde hiç uyuduğunu görmedim. Evet, her zaman uyanıktın. Uyuyordun elbette. Ama bunu hiç görmemiştim. Parmağımı uzattığımda ısırırdın. Seni elimizde tutmamızı asla istemezdin. Ama ben seni tuttum ve uyuduğunu gördüm Boncuk. Keşke buna izin vermeseydin. Daha geçen gün doldurduğum suyun bile yerinde. Yarısı içilmiş su. Özür dilerim Boncuk. Çok özür dilerim. Ben bir şeyler yerken sana vermemi istediğin ama zararlı diye yemene izin vermediğim şeyler için çok özür dilerim. Bugün öleceğini bilseydim, verirdim. Yemeyi sevdiğin her şeyi verirdim sana. Hatta parmağımı ısırmana izin bile verirdim. Kanatarak ısır, umrumda değil. Ama yeter ki senin canlı olduğunu göreyim. Benim çocukluğumdun sen. Sen gidince çocukluğumda bitti. Yaş olarak hâlâ çocuk sayılabilirim ama ben, sen varken çocuktum. Ve şimdi sen yoksun, çocukluğum yok. Değer verilen şey öldü, çocukluk bitti. Diğer kuşlara göre daha fazla yaşadın. Ama keşke biraz daha yaşasaydın. Elimdekinin kıymetini ölünce anladığım için özür dilerim. O küçücük bedenin çok acı çekti, değil mi? Benim için kuş değildin. Şu'sun diyemem ama benim için daha fazlasıydın. Arkadaş? Belki ama daha güçlüsün. S. Cirit, bir kuşu öyle görmen doğru değil diyebilir bazıları. Ama gerçekten öyleydin. Bir şeyler söyleyemesen bile biz hep konuştuk seninle. Bana arada ismimle hitap ettiğini anlayabiliyordum ve bu beni öylesine çok mutlu ediyordu ki...  Diyeceklerimin sonuna geldiğimi hissediyorum. Söylenecek o kadar çok şey varken artık bir şey diyemiyorum Boncuk. İlk öldüğünü gördüğümde tepki veremedim. Ama şimdi ağlıyorum. Keşke gitmeseydin ama gitmek zorundaydın. Kanatlarından öpüyorum Boncuk, benim Boncuğum.

Bu bölüm Boncuk'a ithafendir.

İyi okumalar, güzel Leydilerim/Lordlarım.

Bu kez gerçekten gittin, değil mi?

"Baki..." diye fısıldadığımda başını olumsuz anlamda salladı. O mu yapmıştı? "Sen mi yaptın?" diye sert, ama titrek bir sesle sordum. Derin nefes aldı ve "Hayır, Leydim. Senin yanından bir an olsun ayrılmadım. Nasıl benim yaptığımı düşünebilirsin? Burada tek vampir olan ben değilim." dedi. Onun bu sözünden sonra kaşlarımı düzelttim. Doğru söylüyordu, o hep yanımdaydı ve yanımdan bir an olsun ayrılmamıştı. Üstelik, Karya'nın içeriye girdiğini de görmemiştim. Biz onu göremediğimiz zamanda dışarıya mı çıkmıştı ki? Bu olabilirdi, fâkât bunu ona yapan kimdi? İçimde biraz olsun hâlâ Baki'ye dair şüphe vardı. Evet, ben yapmadım, yanından ayrılmadım dedi.

Ama yine de ondan şüpheleniyordum! Burada fazla üstelememeye karar verdim. Yeri ve zamanı değildi. Onu istediğim kadar aşağılayabilirdim, lakin bunu burada yapamazdım. Onunda bir itibarı vardı ve ben onu burada azarlarsam herkese rezil olurdu. Hatta benden nefret bile edebilirdi. Benden nefret etmesini istiyor muydum? Tabii ki hayır. Onun nefretini kazanırsam benden nefret etmeyenler bile bana düşman kesilirdi. Benden nefret etmeyen birisi var mı, orası belli bile değildi. Yoksa bile nefretlerini kazanmak istemezdim. Bu yüzden en iyi yaptığım şeyi yaparak, sustum.

Judia'nın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin