Beni yazmak için teşvik eden güzel Leydilerime/Lordlarıma...
Baki'nin modelinin göz rengi maviymiş. Yeşil yazan yerleri söylerseniz sevinirim.
İyi okumalar.
Yıktığın şeyleri toparlamak istediğinde bulamadığın o parça olacağım.
Felaket, geliyorum demezdi. Aniden gelirdi. Kaçacak yer bulamazdınız. İlk felaketimi 7 yaşında kaçırıldığım zaman yaşadım. Tanımadığım birisi tarafından günlerce alıkoyuldum. Ailem beni bulduğunda ise ben, eski ben değildim. O zamanlar ne olduğunu anlamasam bile şimdi daha iyi anlıyordum neyin ne olduğunu. 7 yaşındaki bir çocuktan ne isterdiniz ki? O yaşta bir çocuğun ne sana ne başkasına zararı olmuştu. Ama buna rağmen nedensiz bir şekilde kaçırılıp, uzun bir süre alıkoyulmak psikolojimi fazlasıyla bozmuştu. Okula gitmem gerekiyordu, ama psikolojim düzelene kadar okula adımımı dahi atamadım. Çünkü okul çıkışınca kaçırılmıştım. Bana aşık pedofili bir adam atarafından kaçırılmak, bu hayatta deneyimlediğim en kötü şeydi. Bunu uzun zamandır unutamamıştım, hâlâ da unuttuğum söylenemezdi. O anlar aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyor, kontrolü kaybediyordum. Bu olmamalıydı, ben bunları yaşamamalıydım. Yaşayacaksam bile o yaşta olmamalıydı.
Küçükken her şeyi kafamda tartıp dururdum. Bu özelliğim diğerleri tarafından hoş karşılanmasa da bunu yapmayı seviyordum. Ne yaparsam daha az zarara girerim, bunu yaparsam pişman olur muyum? Bunları hep düşündüm. Ve şimdi de çok fazla düşünüp, bütün olasılıkları kafamda tartıyordum. Neden bana cevap vermişti? Bir sürü kadının onun ismini seslendiğini düşünüyordum. Üstelik seslenenlerinde yardıma ihtiyacı olabilirdi. Sırf 2.hayatı yaşıyorum diye mi çağrıma cevap vermişti? Onun eski hayatımda nasıl bir rol oynadığını öğrenmeliydim. Onun yanında bu denli rahat hissetmem hiç ama hiç etik değildi! O benim tanımadığım bir yabancıydı, ve öyle de kalmasını umuyordum. Bana ne yapacağı belli olmayan birisinin yanında gardımı daha fazla indiremezdim. Bunu yapmak doğama aykırıydı! Onu tanıyıp, ne yapacağını öğrenmem daha mantıklıydı.
Beni nasıl bu kadar kolay kabullenmişti?Bunu anlayamıyorum, bu yaklaşımı insanın üzerinde şüphe uyandırıyordu. Amacı beni manipüle etmek miydi? Manipüle ettiği sürece her şeyi yapabilirdi. Kolay güvenmemem gerekiyordu. Bir kere güvenim sarsılmıştı, yine sarsılırdı. Onu tanımıyordum zaten. Ne zaman ne yapacağını bilemezdim. Her an her şey yapabilme ihtimalleri olmasını aklımdan çıkarmamayı aklımın bir köşesine not ettim. Eğer bunu unutursam hayatımın hatasını yapmış olacaktım ama neyse. Unutacağa benzemiyorum, fâkât bu adam aklımı başımdan alıyor, dünyadan soyutlanıyor gibi hissediyorum. Böyle hissetmem yanlış, değil mi? Daha fazla bu yanlışa katlanamazdım! Buradan gitmem gerekiyor.
Herkese kolay güvenen bir yapım vardı. Ufak yanlışlarda sabredip, en sonunda bir yanlış daha yapıldığı zaman anında hayatımdan çıkarabilme gibi bir özelliğim vardı. Aslında çok sabırlı birisiyim, çoğu şeye dayanabilirim. Soğuk davranan kişilerden nefret etsem bile buna da dayanabilirim. Bir kere olur, tamam derim, iki kere olur, yine tamam derim ama asla üçüncü olduğu zaman tamam demem, direkt hayatımdan çıkarırım. Bunu hak ediyorlar. Kimseyle uğraşamam, kimse benim kadar değerli değil.
Affettiğim şeyler sınırlı olduğu gibi affedemediğim şeyler de sınırlıydı. Affedemediğim tek şey ihanet. İhaneti ne olursa olsun asla affedemezdim. O kişiden soğusam bile, affetmiş gibi davransam da içten içe onu affedemem. Sahi, ihaneti kim affederdi ki? Birisini ölecek kadar sevsem bile ihanet etti mi affedemezdim. Belki öldüğünü öğrensem üzülürdüm hatta affetmediğim için pişman bile olurdum. Belki de o zaman affederdim onu, belki affetmem için böyle bir şey olması gerekiyordur. Kim bilir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Judia'nın Laneti
FantasiBeni duvara yaslarken kaçmamam için bacağını bacaklarımın arasına koyarak dizini sürttü. Yutkunarak ona baktım. Mavi gözleri avını bulmuş gibi bakarken "Neden ısrarla yapmanı istemediğim şeyleri yapıyorsun, güzel Leydim?" diye sordu. Bunu sorarken d...