İlk cinayet

277 33 25
                                    

Not: Önceki bölümde gösterdiğim kişi Timur'du. Baki'nin iki kişiliği var. Timur, manipüle edip narsist davranan kişiyken Baki onun tam tersi. İkisi aynı kişi ama farklı karakter. Timur aynı zamanda Baki'nin babasının adı. Bu yüzden Timur isminden nefret ediyor ama o ismi lanetlememesinin bir nedeni var. Onu açıklayacağım.

Diğer bölümde Baki'nin travması tetiklenmişti. (Ablası ona Timur dedi) Orada gerçekten intihar etmesini düşünmüştüm ama bölüm hızlı biteceği için yapmadım. Lavinia'nın kendisine zarar verdiği için zaten ayrı sinirliydi. Geçmişini okursanız daha iyi anlayacaksınız. Yani umarım...

Baki'nin bu anısındaki kendisi Timur.

Ben senden bile daha kötüyüm, kabul.
Ama biliyor musun, asla karşımda omuzları sarsıla sarsıla ağlayan bir çocuğa arkamı dönemezdim. Bunu ben bile yapamazdım.
Şimdi sana baba desem, ölmüş çocukluğumun, kemikleri sızlar.

Bahçenin ortasında durduğumuzda "Herkes buraya gelsin!" diye bağırdı. Bacaklarım korkudan titrerken geriye doğru gitmemek için zor durdum. Askerler anında önümüzde sıra olurken Baki bana döndü.

"Hangisi?" diye sordu.

"Ne?" dediğimde bu sefer "Hangisi?!" diye bağırdı. Korktuğum için geriye gittim, ama buna izin vermedi ve beni sertçe kendisine çekti.

"Korkuyorum." diye fısıldadığımda "Bencede korkmalısın Lavinia." demişti.
Ama neden? Neden böyle davranıyordu? Ondan başka birisini sevemez miydim gerçekten? Buna izin vermez miydi?

"Sevdiğim kişiye karışamazsın." dedim. Kararlıydım. Korkuyordum, korktuğumu belli ediyordum ama başka yapacak bir şeyim yoktu. Kendimi savunmalıydım. Şu an öfkeliydi. Bana ya da diğerlerine neler yapacağını kestiremiyordum.

"Karışırım Lavinia. Sevdiğin kişiyle evlenebileceğini mi düşünüyorsun?"

"Evet." dediğimde güldü ve kafasını bana yaklaştırdı. "Gerekirse ölürüm, ölmene izin veririm. Ama evlenmene izin vermem, beni anlıyor musun? Benimle evlenmeyi kendin seçtin şimdi ise başkasıyla evleneceğini söyleyemezsin. Benimle evleneceğini bile bile sen bana seslendin. Zorla ismimi haykır demedim sana." dedi.

Haklıydı. Ama yalan söylediğimi düşünmemiş miydi? Başkasını sevseydim neden o öldü diye kendime zarar veriyim ki?

"Çok... Çok kötü birisisin. Canavar!" dedim. Bunu söylememle gözlerinde afallama gördüm. "Neden kötü birisi olduğumu bilmek istiyor musun, Lavinia?"

Gözlerimi kırptım. İstiyordum. Ama neden birden bire böyle sormuştu ki? "İstiyorum." diye cevapladım. Başını salladı ve "Öyleyse takip et." diyerek bu sefer başka yere sürüklemeye başladı. Tekrar Saray'a götürüyordu. Kötü olmasının nedeni Saray'ın içinde miydi?
En fazla ne olabilirdi ki?

Beni en üste götürdüğünde karşı çıkacak hiçbir şey yapmadım. Sadece onun hızlı adımlarına ayak uydurdum.
En sonunda bir kapının önünde geldiğimizde ikimizde durduk. Ama çok beklemeden derin nefes aldı ve dudaklarını oynatarak bir şeyler söyledi. Ne söylediğini anlamamıştım ama kapı aralanınca gözlerimi kırptım. Sihirli kapı gibi bir şey miydi? Ah, bir dakika. Sihirli kapı çok çocukçaydı.

İçeriye girdiğimizde gözlerim büyüdü. Kapının arkamdan kapanma sesini duyduğumda geriye doğru adım attım. Ama Baki'ye çarpmıştım.

Korkuyla etrafımdaki kanlara ve yerdeki kılıca baktım. Kılıç kan doluydu. Duvarlar, yerler... Her yerde kan vardı. Etrafıma baktıkça dikkatimi çeken diğer şey, tavana asılmış iki tane ipti.

Judia'nın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin