Öpücük

342 38 33
                                    

İyi okumalar, güzel Leydilerim/Lordlarım.

"Kirpi gibisin çocuk
her tarafın diken
kim elini uzatsa
delik deşik

üstelik
sende kan içindesin."

Babası ilk defa gülümsedi ona. Baki, onun gülümsemesiyle gülümseyecekken açılan kapı ve duyduğu kız sesi ile dudakları dondu. "Baki?" demişti titreyen bir ses. O ses

Baki, sese döndüğünde Lavinia'yı gördü. Lavinia bir Baki'ye birde Aral'ın kafasına baktı ve çığlık attı. Ona doğru adım atıp "Leydim..." diye mırıldandığında Lavinia geriye doğru gitti ve "Canavar!" diye bağırdı.

Baki şaşkınca kapıda duran kıza baktı. O bugün evde olmayacaktı ki. Neden gelmişti? Titreyen bir sesle "Leydim." diye fısıldadı. Onu bu şekilde görmemesi gerekiyordu. Lavinia kandan korkardı ki. Ve şimdi Baki'nin her yeri kan içindeydi. Çıplak vücudu, kanın üstüne düşmüş gibi bir görüntü veriyordu. Lavinia korkmuştu. Hem ondan, hem kandan. Baki'nin nasıl böyle canice bir şey yaptığını anlayamıyordu. Kim bilebilirdi ki karıncayı bile incitemeyen bir çocuğun yakınını öldüreceğini? Eğer Lavinia bilseydi ona engel olurdu. Aral onunda amcasıydı ve iyi anlaşıyordu. Ama o ve Baki

Baki, ona doğru bir adım attığında Lavinia geriye gitti. Gözyaşlarının arasından "Canavarsın sen! Cani." dedi.
Baki hemen başını olumsuz anlamda salladı. Aral amcasının kafasını yere koydu ve Lavinia'nın yanında durdu.

Kolunu nazikçe tutarak "Lütfen kaçma benden." diye fısıldadı. Lavinia onun zaafıydı. Ve Timur, bunu biliyordu. Bilerek Lavinia'nın onu bu halde görmesini istemişti. Çünkü Lavinia'dan nefret ediyordu. Oğlunu kötü yere sürüklemesinden korkuyordu. Çünkü o kızı görünce bile onun ileride kötü birisi olacağını anlayabilirdiniz. Tatlı yüzünde şeytan gizli diyorlardı Lavinia için. Ama gerçekte öyle miydi? Bilinmiyor.

Lavinia, koluna bulaşan kana rağmen ondan uzaklaşmadı. Normalde kaçması gerekiyordu ama o an bunu yapmak istememişti. Sanki giderse onu terk edecekti, ve o bunu istemiyordu. "Neden yaptın?" diye merak dolu bir sesle sordu.

Ama Timur, oğlunun konuşmasına izin vermeden cevapladı. "Bu seni ne kadar ilgilendiriyor? Yapmak istedi ve yaptı. Buna bir şey mi diyeceksin?" Sözlerinden sonra Lavinia, Timur'a kaşlarını çatarak baktı. Bu adamı hiçbir zaman sevmedi. Ailesini öldürttüğü içindi. Güçlü olduğu ilk anda kendisi öldürecekti onu. Ama şu an sabretmeliydi.

"Bayım, Baki henüz çok küçük. Ona zorla birisini öldürtemezsiniz." Dedi. Saygısını koruyordu. Bu adam saygıyı hak etmiyordu. Ama yinede Lavinia ona olan saygısını hep korudu. Fakat şimdi ona ağzına geleni söylemek istiyordu. Nasıl küçücük çocuğa birisini öldürtürdü? Tabii ki Baki'nin onu isteyerek öldürmediğini biliyordu. Çünkü Baki öyle birisi değildi. Babası istedi diye yaptığını anlamıştı. Baki banasına değer verirdi. Hep onu sevmesini istedi. Ama bazı babalar vardır, çocuklarını öldürür. Bu fiziksel bir ölüm olmaz, ama çocuğun ruhu öldükten sonra fiziksel olarak ölüp ölmemenin ne anlamı var ki? Önemi yoktu. Şu hayatta hiçbir şeyin önemi yoktu.

Timur, ikisine doğru birkaç adım attı. Lavinia geriye gitmek istesede yerinde durdu ve çenesini kaldırdı. İkisinin tam önünde durdu ve Baki'nin kolları arasındaki kafayı tek eliyle tuttu. Bilerek saçlarından tutmuştu ve sallandırıyordu. Lavinia bu görüntü karşısında kusmamak için direndi. Ama çok zordu.

"Baki." Dediğinde Baki babasına döndü. Babası gülümseyerek "Kanını içebilirsin, oğlum." dedi.

Lavinia'nın gözleri büyürken Baki söylediği şeyi umursamadı bile. Ona oğlum demişti. Kendi isteği ile demişti. Onun umrunda olan tek şey buydu.

Judia'nın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin