"Bilmediğim ne var? Ne oldu?" derin ve titrek bir nefes verdim.
"Bilmediğiniz" diye düzelttim. "Okan'da yeni öğrendi" İpek'in yüzü iyice değişti. Korkmuştu. "Korkacak bir durum yok merak etme" diyerek onu rahatlattım ama hala tedirginlikle konuşmamı bekliyordu. Benimse söyleyecek halim yoktu. Okan söze girdi. Herkes ona döndü.
"Ela'nın denizle ilgili bir tramvası varmış" İpek anlamaya çalışır gibi çatık kaşlarla yüzüme baktı.
"Çözülemeyecek bir sorun değildir gibi anladım ben ama?" soru cümlesiyle tonlamıştı Mert.
"Tabii çözülebilecek bir durum. Denize girip güzel bir yüzme keyfi yapacağız ve bitecek" Okan'ın kararlı konuşması beni de cesaretlendiriyordu. Ben gülümseyince İpek de gevşemişti.
"Söyleseydiniz, hazırlıklı gelirdim"
"Bizde hazırlıklı değiliz İpek'ciğim. O yüzden kahvaltıdan sonra alışverişe, oradan denize gidiyoruz" sohbete son noktayı koymuş gibiydi Okan.
Kahvaltımız bitince, beraber alışverişe gittik. Bir an İpek ve alışveriş kelimelerinden korksamda, bu kez fena değildi. Yorgunluk tabii ki vardı ama fazla yorulmamıştım. İşimiz bitince hep beraber arabaya bindik. Arabayı Mert kullanıyordu, yanında İpek oturuyordu. Okan ve ben arka koltuktaydık. Stresten ellerimin hafifçe titrediğini fark ettim. Okan hemen uzanıp ellerimi tuttu. Beni kendine çekti.
"Korkma sevgilim, geçecek. Beraber yeneceğiz, güven bana" diye fısıldadı kulağıma. Karşılık olarak daha sıkı sarıldım ona. Otele geldik, biz İpek'le bizim odaya, Mert ve Okan da Mert'in odasına geçtik. Üzerimizi değiştirecektik. İpek fazla üzerime düşmek istemiyordu galiba. Bununla ilgili hiç soru sormadı. Hazırlanırken tedirgindim. İpek elimi tuttu beni yatağın üzerine oturttu.
"Güzelim, ben sormaya korkarken sen ne yaşıyorsun böyle? Anlatmak istersen seve seve dinlerim biliyorsun ama anlatıp canını sıkmanıda istemiyorum. Okan yapabileceğinden emin, bende sana güveniyorum. Sakin ol. Benim güçlü kızım, her ne olursa olsun başarır" gözümden istemsiz dökülen yaşı bir çırpıda silip İpek'e sarıldım.
"Hadi gidip halledelim şu işi" dedim ve bana gururla baktı. Kalkıp, hazırladığımız çantalarımızı alıp odadan çıktık. Mert ve Okan kapıdalardı. "Ne zamandır buradasınız?"
"Fazla değil" dedi Okan dikkatle bana bakarken.
"Söyleseydiniz ya hemen çıkardık"
"Senin hazır olman gerekiyormuş, zorla ve aceleyle olmamalıymış. Abim öyle söyledi" dedi Mert anlam veremeyen bir ses tonuyla.
"Anlamak zorunda değiliz canım şu an, hadi gidelim" dedikten sonra Mert'in koluna girmişti İpek. Önden yürümeye başladılar. Onlar anlamak zorunda değildi ama ben, benim psikolojik olarak hazır olmamı beklediğini anlamıştım.
"Seni seviyorum" senden güç alıyorum demekti bu...
"Seni seviyorum" seninle gurur duyuyorum demekti bu...
El ele tutuştuk ve bizde yürümeye başladık. Bu yürüyüş çok çabuk bitmişti ki, deniz görüş açımıza girmişti. Okan'ı tutan ellerim, onun ellerini daha fazla sıkmıştı.
"Sevgilim" diye seslendi.
"İyiyim, sorun yok. Sen yanımdasın" diyerek kendimi rahatlatmaya çalıştım. Derin nefes aldım. Yürümeye devam ettik. İpek bizim için denize en yakın şezlonglardan yer ayarlamıştı. Etrafta fazla kimse yoktu. "Hemen girmeyeceğiz değil mi?" tedirginlik dolu sorumu Okan hemen cevapladı.
"Hayır sevgilim, sen ne zaman istersen. Biraz oturalım, seyret denizi. Kokusunu duy. Uzun zamandır unuttuğun kokusunu" kafamı salladım ve gidip şezlonga oturduk. "Biraz uzanmak ister misin? Yatıştırır" yine kafamı sallayarak cevap verdim. Havluyu benim yerime serdi ve uzanmam için yardımcı oldu. O da kendi şezlonguna uzandı. Elimi tutmaya devam etti.
![](https://img.wattpad.com/cover/325782358-288-k422140.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
RomanceHayatı bi anda alt üst olan bir kız... Hayatla, vazgeçiş arasındaki adımları... Ona seçmesi gereken tarafı göstermek isteyen, yeni hayatının güzel olması için uğraşan bir adam...