23. BÖLÜM - AHLAK

91 8 0
                                    

Lavaboya giderken bi anda karşımda onu gördüm. Kahretsin ki, o da beni gördü. Ben yoluma devam edip, geçip gitmek istedim. Kolumdan tuttu. "Nil, bana bir merhaba yok mu?" dedi.

Caner, hala utanmadan, yüzsüzce karşımda dikilebiliyordu...

"Senin ne işin var burada? Her önüne geleni içeri mi alıyor burası, o kadarda kalitesiz durmuyordu ama" dedim. Kolumu ondan kurtardım.

"Fazlasıyla kaliteli, çünkü burası benim işletmecisi olduğum mekan" dedi. Kendiyle gurur duyuyor gibiydi.

"Hiç sevmedim, muhtemelen bir daha ayak basmam" diyerek yürümek istedim. Önüme geçerek engel oldu.

Acaba hep mi böyle haysiyet yoksunuydu da ben fark etmedim, yoksa zamanla mı oldu? Bazı insanlar, öyle oluyor. İçini çok güzel saklıyor. Bir kere kötü yüzünü gördün mü gerisi çorap söküğü. Sen bile hayret ediyorsun, bu kadarı buna bile fazla diye...

"Rahat bırak beni" dedim yükselen sesimle.

"Nereye, kim o yanındaki? Sizi gördüm" dedi. Aptal mı ki bu? Bana hesap mı soruyordu.

"Sen kendini ne sanıyorsun? Bana hesap soracak konumda değilsin" dedim gayet sakindim.

"Kim o Nil? Söylemezsen gitmene izin vermem." dedi.

"Zaten biraz daha yanına gitmezsem, sevgilim merak edip, buraya gelecek. Ki beni götürmek için senden izin alacağını sanmıyorum" dedim. Göz kırptım.

"Sana inanmıyorum, seni benden başka kimse sevemez" diye çıkıştı.

"Seni inandırmak zorunda değilim" diyerek Okan'ın yanına doğru yürüdüm. Giderken Okan'ın sevgilim olduğunu söylemem hatamıydı diye düşünüyordum.

Masaya gelince Okan bana bakınca, yüzümden anladıkları onu endişelendirmiş olmalı ki, "Ela? İyi misin? Ne oldu?" diye sordu.

Ona içten bir gülümsemeyle baktım. "İyiyim merak etme" dedim ama içimden 'iyi ki varsın' diye geçiriyordum. Caner'i masaya doğru yaklaşırken görmüştüm. Tek kaşımı kaldırıp, gözümü ona dikmiştim. İçimden gelmemesi için dua ediyordum ama nafile. Masamıza geldi. Bari sevgililik konusunu açmasaydı.

"Afiyet olsun" dedi. Daha gelmeyen yemeklerimizi görmüş olmalıydı. "Nasıl, işletmemizden memnun musunuz?" dedi. Okan'ı süzdü bakışları bende durdu. Okan'a baktım, gözlerini kısmış, Caner'e bakıyordu.

"Ben pek beğenmedim. Bir daha gelmem" dedim alayla gülümseyerek.

"Belki siz getirsiniz onu" diyerek Okan'a döndü. "Sevgilinizi böyle bir mekandan mahrum bırakmak istemezsiniz" dedi imayla. Yer yarılsaydı da içine gitseydim, gerçi yarılmadan da girmiş olabilirim.

"Sen kimsin?" dedi Okan şüpheyle.

"Ben Caner, sevgiliniz beni iyi tanır" dediğinde Okan bana dönmüş olmalıydı. O yana bakamıyordum. Yerin dibinden, zor oluyordu. Gerçi ben ona Caner'i anlatmıştım. Hatırlıyor muydu acaba?

"Anlıyorum" dedi. Kafamı bir anda ona kaldırdım. Gerçekten anladığını, kendine olan öz güveninden anladım. Ama tabii sevgililik mevzusuna ne der hala kestiremiyorum. "Sevgilim burayı beğenmediyse benim için, üstü çizilmiş bir yerdir" dedi. Şaşkınlıkla ona bakmaya devam ettim. Gözleri bendeydi. Belki de benim gibi ona bakmaya tiksiniyordu. "Kalkalım mı" diye sordu bana. Kafamı salladım. İkimizde kalkmıştık ki, Caner, Okan'a yaklaştı.

"Alışkanlıklarını kolay değiştiren biridir. Seviyorum der ama bir bakmışsın vazgeçmiş" dedi Caner alayla.

"Maalesef, onu hiç tanımamışsın" deyip bana döndü. "O sandığın gibi bencil değil. Hatta tam tersi, sen onu üzsen bile, o seni kırmamak için, uzaklaşmayı seçer. Kalbi tertemizdir" dedi. Gözleri gözlerimde öylece kalmıştık. Caner bozana kadar.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin