Okan "Ela, iyi misin" diye sordu telaşla. Başımı iki yana sallarken kaşlarım çatılmıştı. "Çantanı ver bana, kremini çıkarayım, hemen bir yer-" derken sözünü kestim.
"Krem çantamda değil" derken sesim inilti gibi çıkmıştı.
"Yapma" dedi üzüntüyle. Daha fazla ayakta kalamadım. Bacaklarımın üzerine düşecekken, Okan yakalayarak kucağına aldı. Koşar adımlarla caddeye doğru yürüdü, hemen bir taksi çevirdi. Beni taksinin arka tarafına oturttu, kendi de diğer taraftan dolaşıp, yanıma oturdu. Acıdan inliyordum. Beni göğsüne bastırdı. "En yakın hastaneye" diyerek telaşla bağırdı taksiciye.
Başımı iki yana salladım. "Evde, eve gidelim, evde krem var" dedim iniltiyle.
"Ah sevgilim, neden almadın yanına şu kremi" diye üzüntüyle sitem ediyordu. Ona cevap verecek durumda değildim. Taksiciye evin adresini söyledi. Gözlerimi sımsıkı yumup, başımı göğsüne daha fazla bastırdım. Acımı hafifletmek ister gibi, başımı okşuyor, kulağıma geçeceğini fısıldıyordu. Bir süre sonra onu duyamadım. Derin bir boşluğun içine düşüyor gibi hissettim. Bir ses vardı ama kimin olduğunu, ne söylediğini başta anlayamadım. Sonra Okan olduğunu anladım. "Ela, korkutma beni, lütfen, aç gözlerini, hadi sevgilim" diye bağırıyordu. Taksi durmuş gibiydi. Kendimi Okan'ın kollarında hissettim. Beni kucağına almıştı. Bir yeren koşturuyor, bir yerden bana sesleniyordu. "Ela, aç gözlerini" diye yalvarıyordu sanki. Gözlerimi zorluyordum ama açamıyordum. Acıdan uyuşmuş gibi hissediyordum. Tepki veremiyordum ama etrafımda olup bitenleri hissedebiliyordum. Sırtım yumuşak bir yerle buluştu. Gözlerimi aralamaya çalıştım, bu kez başardım. "Tamam sevgilim, hemen hallediyorum, şimdi geçecek" dedi bana. Gözlerimde ne gördü bilmiyorum ama daha fazla telaşlanmış gibiydi. Bacaklarımı açıp, çekmeceden aldığı kremi, bacaklarıma masajla sürmeye başladı. Ağrılarım hafiflemeye başladığında, gevşemiş gibiydim. Gözlerimi rahatlamayla kapattım. Kaşlarım gevşeyene kadar, kaşlarımı çattığımın farkına varamamıştım. Bütün vücudumu rahatlamış hissediyordum. Okan yanıma uzandı. Saçlarımı okşamaya başladı. Gözlerimi araladığımda endişeli yüzünü gördüm.
"İyi misin sevgilim" diye sordu.
"İyiyim, sadece yorgun hissediyorum" dedim, elini tutup avucunun içini öptüm.
"Hadi biraz uyu, dinlen" dedi gülümseyerek.
"Olmaz, yemeğe insanlar gelecek" diyerek ani hareketlerle yataktan kalmaya çalıştım. Okan omzumdan tutarak beni durdurdu.
"Eğer şimdi biraz uyuyup dinlenmezsen, ben de onları arayıp, gelmemelerini söylerim. Ha yok ben dinlenirim, onlar gelince beraber yemek yeriz diyorsan o başka tabii" diyerek tek kaşını kaldırıp, vereceğim cevabı bekliyordu. Çaresizce başımı salladım ve yatağa tekrar uzandım. Okan "Hemen geliyorum" diyerek yataktan kalktı ve odadan çıktı. Aradan fazla geçmeden geri döndü. Yatağa, yanıma uzandı ve beni göğsüne çekti.
"Sevgilim?" dedim soru tonlamasıyla.
"Hayır sevgilim, kalkamazsın, uyu hadi" dedi ve beni susturdu. Ne söyleyeceğimi bilmesi sinir bozucuydu. Yine de onun göğsünde yatmış, saçlarım okşanırken sinirlenemiyordum. Başımı kaldırıp, göğsüne bir öpücük kondurdum ve geri yattım. Gittikçe gevşediğimi ve uykuya çekildiğimi hissettim.
Ne kadar süre uyuduğumu bilmiyorum, uyandığımda hava kararmıştı. Yanımda Okan'da yoktu. Aklıma misafirler geldi, acaba gelmişlermiydi? Ya da gitmişler miydi? Saatin kaç olduğunu da bilmiyorum. Aniden acıktığımı hissettim. Yerimden kalktım, elimi yüzümü yıkadım ve üzerimi değiştirdim ve odadan çıktım. Merdivenlerden inerken Emre'nin sesini duydum.
"Şimdi iyi mi?" diye sordu.
"Evet, iyi. Dinlensin diye zorla uyuttum. Gidip uyandırayım" diye devam etti Okan.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
Roman d'amourHayatı bi anda alt üst olan bir kız... Hayatla, vazgeçiş arasındaki adımları... Ona seçmesi gereken tarafı göstermek isteyen, yeni hayatının güzel olması için uğraşan bir adam...