41. BÖLÜM - FİNAL

216 9 2
                                    

Bu oydu. Tolga... Yani her şey Can'ın işiydi. "Neden daha önce aklıma gelmedi bu" kendi kendime kızıyordum. Mert hemen yanıma gelip, elimdeki resme baktı.

"Tolga Bey değil mi bu?"

"Ben ona göstereceğim beyliği" sinirden resmi avucumda sıktım.

"O kim?" diye sordu Barın.

"Can'ın arabulucu olarak gönderdiği adam" sinirden ileri geri yürümeye başladım.

"Can hala seninle uğraşıyor mu?"

"Ben pek önemsemiyordum ama Ela benim için çok endişeleniyordu. Ona bir şey yapacağını hiç düşünmemiştim. Muhtemelen yarınki ihaleden çekilmem için yaptı. Bu ihale son çaresi zaten, bunu da kaybederse iş dünyasında tutunamaz. Katılan çoğu kişiyi baskıyla geri çekilmek zorunda bıraktı. Ben çekilmeyince bu yolu buldu demek" kendime kızıyordum hala. "Peki neden aramadı hala, derdi ne?" diyerek düşünmeye başladım. "Benim aramamı mı bekliyor acaba?" Barın bilgisayar başındaki ekibinin yanına geçti.

"Sen arama, bekle. Şu Tolga denen adamla bir konuşalım. Ortalarda yok ama bulacağız. O zamana kadar bekle" Barın sakindi. Ona güvendiğim için sakinliği rahatlatıyordu beni. Yine de Ela'nın hastalığını düşündükçe, vakit kaybetmek istemiyordum.

"Ona ulaşmak için ne gerekiyorsa yaparım, ihale yarın zaten. Çok az bir vakit var. Ya bulamazsak o zamana kadar. Boşuna vakit kaybetmek istemiyorum" diyip telefonumu çıkardım.

"Biraz daha zaman ver, halledeceğiz" derken gözleri hala bilgisayardaydı. Bu arada elimdeki telefon çaldı. Herkesin gözü benim üzerimdeydi. "Bekle" dedi Barın bana. "Telefonu takibe aldık mı" diye sordu diğer bilgisayardaki adamına. Hızlıca birkaç tuşa bastı ve başını evet anlamında aşağı yukarı bir kez salladı. "Şimdi aç, onun yaptığını bilmiyor gibi konuş" dedi ve kulaklığına dokunarak dinlediğini fark ettirdi.

"Ne var Can?"

"Ama insan eski ortağını böyle mi karşılar, sen nazik adamsındır aslında neden böyle yapıyorsun? Canını sıkan bir şey mi oldu yoksa?" alaycı konuşması sinirlerimi iyice bozuyordu.

"Uzatma Can, seninle uğraşacak vaktim yok. Ne istiyorsun?" diye tersledim.

"Sevgili karın, benim misafirim. Ona iyi bakıyorum, hiç merak etme" diyince ağzımdan bir küfür çıktı. "Sakin ol, şartlarımı yerine getirir getirmez misafirliği bitecek"

"Ne istiyorsun?"

"Şimdi benim dilimden konuşmaya başladın" Barın, konuşmaya devam et der gibi bir işaret yaptı. Yer tespiti yapmaya çalışıyor olmalıydı. "O ihaleye girmeyeceksin" diye devam etti.

"Başka derdin?" ben bunu çoktan kabul ederdim ama Ela'ya yaptığından sonra onu piyasadan silmek için ne gerekiyorsa onu yaparım.

"Ama ben karını çok seviyorsun diye düşünmüştüm" kendinden emin ve alaycı konuşmaya devam ediyordu. "Hem yazık, o güzel bacakları çok zorluyor onu, istersen, ilacını sürme konusunda ona yardım edebilirim" diye imayla konuştu.

"Seni öldürürüm" sesim kararlı ve buz gibiydi.

"Merak etme, kendi yapıyor işini şimdilik. İlacı bitince ne olur bilmem. Dün gece bayağı kıvrandı ne olduğunu anlayamadık. Bir ara bayıldı" yumruğum sımsıkı oldu. "İlacı iyi geldi. Gece bir ara sesini duymuşlar, sayıklamış ve tekrar ağrıları olmuş. Biraz önce yine oldu. Bu kadar ağrı normal mi sence?" alayla konuştukça sinirleniyordum.

"Can, seni gerçekten öldüreceğim. Sadece iş dünyası değil. Bu dünyadan izini sileceğim" sıktığım dişlerimin arasından konuştum. Barın'a kaş göz yaptım, tespit ne durumda diye ama malesef der gibi başını iki yana salladı.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin