"Bunun ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mısın, Jungkook? Saçmalamayı kes!" Jimin, kaşlarını çatarak karşımda dikilmiş bana bağırırken sıkıntıyla iç çektim."Jimin, anlamıyorsun. Baksana etrafına, herkes kendi canının derdinde. Soobin'e bir şey olursa ve ben hiçbir şey yapamazsam kafayı yerim. Sorun olmayacak, iyi bir plan yaparsam eğer sağ salim gidip geri dönebilirim."
Jimin beni onaylamazcasına kafasını iki yana salladı. Ne kadar konuşsam da, anlatsam da boşunaydı şu an çünkü Jimin asla ikna olmayacak gibiydi.
Seokjin, Jimin'i sakinleştirmek için elini omuzuna koyarak sandalyeye oturttu.
"Sakinleş Jimin, Jungkook'u da anlamalıyız. Kardeşi evde yalnızken şu an burada olmak onu ne kadar kötü hissettiriyordur kim bilir." Jimin, Seokjin'e cevap vermediğinde cümlesine devam etti.
"Bunu biraz düşünelim, güzel bir plan yapmaya çalışalım. Sen de sakinleş, herkes zaten yeterince gergin."
Gözlerimi etrafta gezdirirken, Taehyung ile göz göze geldim. Saat şu an akşam üzereydi, birkaç saat önce onlara gidip Soobin'i almak istediğimi söylemiştim.
Taehyung ve Jimin beni asla onaylamazken, şüphesiz en sevinen kişi ise Yeonjun olmuştu. Diğerleri ise henüz düşünme aşamasındaydı, herhangi bir tepki vermemişlerdi.
Taehyung'un kızgın bir şekilde bana baktığını fark edince, gözlerimi kaçırdım. Bunalmaya başlamıştım, kimseden izin istemiyordum ki ben. Sadece gidip kardeşimi yanıma almak istiyordum.
"Yeter bu kadar."
Jimin'i ikna etmek için konuşmaya devam eden Seokjin'in sözünü kestim. Onların bakışları bana dönerken, hiçbiriyle göz teması kurmadan aklımdaki planı anlatmaya başladım.
"Hocalardan biri, sabah saat dokuza yaklaştığında okulun kapısını açıyor ve ağaçlık bölgedeki gizli kapıdan içeri yemek sokuyor."
Sırtımı oturduğum sandalyeden ayırarak, doğruldum.
"Hoca kapıyı açtığında fark ettirmeden ben de peşinden dışarı çıkacağım, ağaçlık bölgeye kadar onu takip edeceğim. Daha sonra dikkatini başka bir yere çekerek, kimseye görünmeden dışarı çıkacağım. Sonrası ise basit, Soobin'i evden alıp yine aynı şekilde okula geri gireceğim."
Jimin cümlemi bitirdiğim an gülmeye başladığında, gergince ona döndüm.
"Aptal mısın sen? Hadi okulun dışına çıkmayı başardın, okulun çevresindeki engeli nasıl aşacaksın anlatsana? Kim bilir kaç tane polis var dışarıda, seni gördükleri an öldürürler."
Sıkıntıyla ensemdeki saçlarımı dağıttım, bu kısımı pek düşünmemiştim. Ama düşünmekte istemiyordum, bir şekilde halletmem gerekiyordu zaten.
"Halledeceğim, Jimin. Tamam mı? Söz veriyorum sorun çıkmayacak, lütfen daha fazla üstüme gelme."
Sonlara doğru sesim istemsizce yükseldiğinde, dayanamayarak ayaklandım ve sınıftan hızlı adımlarla çıktım.
Yalnız kalabileceğim bir yer bulmaya çalışırken, yangın merdivenlerine doğru ilerledim.
Kapıyı açmak için elimi attığımda, açılmayan kapıyla sinirle kaşlarım çatıldı. Bu kapı her zaman açık olurdu, şimdi mi kilitleyecekleri tutmuştu?
Kapı kolunu biraz daha zorladığım sırada, kapının ardından bir ses duyar gibi oldum. Kapı kolundaki elim aniden duraksadı, kulağımı kapıya yaslayarak yeniden bir ses duymaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
disease | taekook ✓
FanfictionYeni bir salgın ve bu salgına okulda yakalanan Seul Lisesi öğrencileri. |🧟♀️13323| |zombi au|