19. Bölüm

5.1K 617 457
                                    


2 Ay Önce

"Juwon, yapma n'olursun. Bir şekilde vazgeçir onları, ya da kaçalım gidelim buralardan. Çocuklarımızı da alıp kaçalım, asla bulamasınlar bizi."

Tüm vücudu titriyordu kadının, içindeki korku hat safhaya ulaşmıştı.

"Yapamayız, Jiyoo. Nereye kaçabiliriz en fazla, daha ülkeden çıkamadan yakalar öldürürler bizi."

Adamın ise yapabilecek hiçbir şeyi yoktu, boyun eğmekten başka. Bu insanlara güçleri yetmezdi asla, kendi başı beladayken çocuklarını da bulaştıramazdı.

"Ne yapmayı planlıyorsun o zaman Juwon? Ben 9 yıldır çocuklarımı uzaktan izliyorum, uzaktan! Belki de beni görseler tanımazlar bile, ama o kadar korkuyorum ki beni tanıyıp karşıma geçerler de hesap sorarlar diye..."

Kadın bir süre sonra kendini tutmayı bırakmıştı ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Elinden hiçbir şeyin gelememesi bir anne için ne kadar kalp yaralayıcıydı, kimse bilemezdi bunu.

"Endişelenme, güzel eşim benim. Endişelenme, halledeceğim tamam mı? Sadece biraz daha dayanmamız gerek."

Adam, kadının ellerini elleri arasına alarak biraz olsun sakinleştirmeye çalışmıştı eşini.

"Dediklerini yapacağım, eğer bir salgın çıkarmamı istiyorlarsa bunu yapacağım. Ama sana söz veriyorum, çocuklarımızın başına bir şey gelmemesi için de elimden geleni yapacağım."

Adamın güven veren sesi, kadını biraz olsun yatıştırdığında derince bir nefes çekmişti içine.

Kim Jiyoo, olanlar için asla kocasını suçlamamıştı. Yıllar boyunca çocuklarını uzaktan izlemek zorunda kalsa bile, kızamıyordu eşine.

Onlar büyük bir aşkla evlenmişti, çocuklarını da o aşkla büyütmek istemişlerdi.

Ama işler her zaman, istedikleri gibi gidemeyebiliyordu.

Jungkook
Şimdiki Zaman

Yüzünü gördüğüm kişi ise nedense beni hiç şaşırtmamıştı, karşımdaki kişi Bay Lee'ydi.

Bay Lee telefondaki kişiyle konuşmaya devam ederken, beni görmemesi için kapıdan hızlıca uzaklaşıp sırtımı duvara yasladım. Ne yapmam gerektiği hakkında düşünüyordum, ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu.

Duyduklarımı hemen gidip Taehyung'a anlatmalıydım, insanlarla konuşup o aşıları yapmamaları gerektiğini söyleyebilirdik.

Bir ülke başkanı bu kadar ileri gidebilir miydi cidden? Bu zombi salgınının nedeni neydi anlayamıyordum.

Gözlerimi sıkıca yumup, derin bir nefes aldıktan sonra hızlıca konferans salonuna doğru ilerlemeye başladım.

Bu sırada, arkamdan gelen bir ses beni durdurmuştu.

"Bakın burada kim varmış..."

Gelen tanıdık sesle, arkamı döndüğümde bunun Başkan Yardımcısı Young Nam olduğunu gördüm.

Gördüğüm bir diğer şey ise, elinde bana doğrulttuğu silahtı.

Korkuyla bir adım geri attığımda, Young Nam umursamadan üstüme doğru yürümeye başladı.

Tam önüme geldiğinde, silahın namlusunu alnıma dayadı. Hissettiğim soğuklukla yutkunsam da, korktuğumu belli etmemek için titreyen ellerimi sıkıca yumruk yaptım.

"Her şeyi berbat etmek isteyen çok insan var, değil mi genç adam?" Bakışları bir anlık, arkamızda kalan ve içinde Bay Lee'nin olduğu odaya kaysa da yeniden bana dönmüştü.

disease | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin