15. Bölüm

5.7K 715 884
                                    


Gelecekten pek bir beklentim yoktu, hatta gelecek hakkında çoğu zaman düşünmezdim bile.

Yaşadığım hayat güzeldi ve bana yetiyordu, her zaman bu kafada olmuştum ben.

Yeniliklere açık değildim, rutin şeyleri yapmak daha çok hoşuma giderdi.

Soobin ise benim tam tersimdi, her zamanki gibi. Hayatında her zaman bir yenilik isterdi, yeni insanlarla tanışırdı, yeni diller öğrenirdi, saçlarını yeni renklere boyardı, yeni yeni hobiler edinirdi kendine.

Biliyordum ki bu yenilikler onun gelecek hayatında çok işine yarayacaktı, en ufak bir şey bile önemliydi onun için.

Ama kendim için aynısını düşünemiyordum işte. Ben her günümü aynı kişilerle geçirebilirdim, her gün aynı kafeye gidebilirdim, her gün aynı şarkıyı dinleyebilirdim ya da sonsuza kadar saçlarımı bile boyamayabilirdim.

Sanırım bu kötüydü, insan yeniliklerle gelişip kendine bir şeyler katardı.

Fakat yeni şeyler beni korkuturdu çoğu zaman. Örneğin yeni insanlarla tanışmak, yorucu gelirdi bu bana. Soobin her zaman, on sekiz yaşında olan fakat seksen yaşında hisseden bir dede olduğumla ilgili espriler yapardı ve bence haklıydı da.

Ama zamanla fark ettiğim bir şey varsa, o da en çok neyden korkarsam başıma onun gelmesinin kaçınılmaz olduğuydu.

Küçükken böceklerden korkardım, en çok benim odamdan böcek çıkardı.

Annemin en sevmediğim bir yemeği yapmasından korkardım, annem kesinlikle o yemeği yapmış olurdu.

Bunlar en basit ve küçük örneklerdi tabii. Şimdiye bakınca, bunların hiçbir öneminin olmadığını daha iyi anlıyordum.

Böcek mi vardı? İlaçlardın ve geçerdi. Annen en sevmediğin yemeği mi yapmıştı? Gerekirse aç kalırdın ve yemezdin. Bu kadar basitti.

Şimdi ise hayatıma yeni insanlar giriyor. Bu insanlardan en önemlisi ise hiç şüphesiz Kim Taehyung'tu.

Gözlerimi asla üstünden çekmek istemeyeceğim kadar, sesini birkaç saat duymasam kötü hissedeceğim kadar önemliydi ve bu derece bağlanmıştım ona.

Yeniliklerden bahsederken, açıkçası Corona virüsten çok korkmuştum çünkü milyarlarca insan ölmüştü. Ve daha sonra, bir daha asla bir salgın hastalığın yaşanmamasını istemiştim. En çok bir salgın hastalığın daha yaşanmasından korkmuştum ve beklenilen olmuştu, tabiki yaşanmıştı.

O salgın hastalığın merkezinde olmak ise berbattı, diğerleri gibi karantinaya evimde yakalanmış olsaydım ve rahat olsaydım bu kadar kötü hissetmezdim. Birkaç gün ölen insanlar için üzülürdüm, onlar için yas tutardım ve geçer giderdi. Ama bir salgın hastalığın, bir zombi salgınının merkezinde olup zombilerle savaşmak zorunda kalmak hayalini bile kuramayacağım bir şeydi.

"Ne zaman uyanacak?"

Bilincim yerinde olsa da, gözlerim kapalı durup düşünmek istemiştim. Soobin'in endişeli sesiyle ise bu isteğimden hızlıca vazgeçerek, yavaşça gözlerimi araladım.

"Uyandı!" Gözlerim anında elimi sıkıca tutan Taehyung'a kaydığında, ona hafifçe tebessüm ettim.

Ben bilincimi kapatmadan önce ne kadar telaşlı olduğunu hatırlıyordum, beni kaybetmekten korkması içten içe çok hoşuma gidiyordu ve değerli hissediyordum.

"Ah, başım." Yerimden doğrulmaya çalışırken başıma saplanan sancıyla sızlandım.

Taehyung ise, "Kalkma hemen, yatmaya devam et." demişti. Pes ederek, dediğini yaptım ve yatmaya devam ettim.

disease | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin