14. Bölüm

6K 734 547
                                    


"İnanamıyorum! Bir insan bunu nasıl yapabilir?"

Diğerlerini uyandırarak, şahit olduğum olayı onlara da anlatmıştım. Jimin bir sağa, bir de sola doğru yürüyerek kendi kendine mırıldanıyordu.

Yeonjun ve Soobin korkmasın diye onları uyandırmamıştım, psikolojileri zaten altüst olmuştu.

"Biz ne yapacağız peki? Müdürü durdurmanın bir yolu vardır elbet."

Hoseok, göğsünde birleştirdiği kollarını serbest bırakarak konuşan Seokjin'e döndü.

"Biz ne yapabiliriz ki? Adama baksanıza, resmen bizi öldürmeyi kafaya koymuş."

"Müdür değil, daha büyük bir isim var bu işin arkasında. Anlamıyorum, zombi salgınının sebebi ne olabilir ki?"

Namjoon sırtını sırasına yaslayarak gözlerini üstümüzde gezdirdi. En son bende durarak, sıkıntıyla iç çekti ve konuşmaya devam etti.

"Sen başka bir şey duymadın mı Jungkook?"

Kafamı iki yana sallayarak, "Hayır, bir isim bile vermediler. Sadece birinin dışarıdan kan aldırdığını ve zombilere enjekte edilmesini istediğini söyledi müdür." dedim.

En başından beri sessiz olan Taehyung'un gözleri bir anlığına Soobin ve Yeonjun'a değdikten sonra bana döndü.

"Okulun en güvenli yerleri neresi? Eğer bir şey olursa saklanabileceğimiz bir yer olmalı."

Bilmediğimi belli edercesine omuz silktim. Bu sırada Yoongi, Taehyung'a cevap vermişti.

"En üst katta, teras katın hemen yanında bir depo var. Orası nasıl?"

Taehyung ile teras kata çıktığımız gün bir kapı görmüştüm, orası depoydu demek. Benim bile bilmediğim yere zombilerin ulaşması zor olurdu, iyi fikirdi.

"Bence olabilir." Diğerleri de onayladığında, Jimin hızlıca çantasına ilerleyip birkaç saniye kurcaladı.

Çantasını kenara koyduktan sonra, elinde sallanan anahtarı bize gösterdi.

"Sen bu anahtarları nereden buldun?" Jimin, dudaklarını birbirine bastırıp omuz silkti.

Gözlerimi kısıp ona baktığımda ise, pes edercesine omuzlarını düşürüp yanıma oturdu.

"O gün, güvenlik odasında sizin için dış kapının anahtarını ararken tüm anahtarların bir yedeğini buldum. Lazım olur diye aldım ben de, ne yapayım?"

Jimin'in suçlu bir çocuk gibi mızmızlanarak konuşmasıyla, hemen yanında duran Yoongi, saçlarını karıştırdı.

"Tamam, Soobin ve Yeonjun'u oraya götürüp bırakıyoruz. Daha sonra ise," Taehyung ayaklanarak konuştuğu sırada, Yoongi araya girdi. "O zombilerin anasını..."

Jimin, Yoongi'nin ağızına hafifçe vurarak onu susturduğunda istemsizce güldüm.

Bu durumdayken bile gülebilmemin sebebi onlardı işte.

Biz konuşurken içeri girip, yemek dağıtan hocaya diktim gözlerimi. Bu müdürün yanındaki hocaydı.

Hocayla göz göze geldiğimizde, hocanın bana tebessüm etmesiyle gözlerimi hızlıca ayırdım. İğrençti, hepsi iğrençti. Kim bilir kaç tane insanın ölümüne sebep olacaklardı, bu içlerine siniyor muydu gerçekten?

Soobin'i ve Yeonjun'u da uyandırdıktan sonra, yemeklerimizi yemiştik. Hemen sonra ise Taehyung hızlıca ayağa kalkıp, Jimin'e kaş göz işareti yapmaya başlamıştı.

disease | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin