"Annemi çok özledim."Jimin, kafasını omuzuma yaslayarak konuştu. Derince bir iç çekip, hareketsizce durmaya devam ettim.
Ben de çok özlemiştim, iyi olduklarını bilmeye ihtiyacım vardı.
Ben, Jimin ve Seokjin sınıfta durmaktan sıkılınca koridora çıkmıştık. Jimin bir anda yere oturup, sırtını koridorun duvarına yaslayınca biz de mecbur yanına oturmuştuk.
"Aklıma takılan bazı şeyler var."
Düşünceli çıkan sesime karşı, Jimin kafasını omuzumdan kaldırıp bana baktı. Bu sırada Seokjin, "Ne gibi?" diye sormuştu.
"Telefonlarımız... Anlayamıyorum, kimsenin telefonu çalışmıyorsa basına kim haber veriyor? Nasıl okulda olan şeylerden anında haberleri olabilir?"
Cümlemi bitirdiğimde, aramızda kısa bir sessizlik oluştu. Onların da düşünmeye başladıklarını bildiğimden, devam ettim.
"Telefonlarımızın sadece yeni bir haber geldiğinde çalışması sizce de garip değil mi?"
Jimin sıkıntılı bir şekilde, kafasını ellerinin arasına aldı. "Düşünmek istemiyorum, çok garip şeyler oluyor ama ne olduğunu bilmek de istemiyorum. Sadece bu kabusun bir an önce son bulmasını istiyorum ben."
Seokjin, Jimin'e doğru dönüp ona sıkıca sarıldı. İki gündür, düzgünce tebessüm ettiğim ilk andı bu.
İkisine de çok değer veriyordum, üzülmelerini asla istemiyordum.
Ben onlara tebessüm ettiğim sırada, sınıftan çıkan Taehyung'a takıldı gözlerim. O da birini arar gibi etrafta dolaştırdığı gözlerini, birkaç saniye sonra benimle buluşturmuştu.
Beni gördüğünde, sınıfın kapısına yaslanıp kollarını göğsünde birleştirdi.
Onca düşüncenin arasına bir de Taehyung girsin istemedim, gözlerimi kaçırdım. O bana böyle baktıkça, iyi hissetmiyordum. Bir anda ne değişmişti de, bana değer verir gibi davranmaya başlamıştı anlamıyordum.
Tamam, o kadar kanlı bıçaklı değildik önceden de. Sadece saçma sapan oyunlar oynardık, birbirimizi gıcık etmek için. Ama şimdi, garipti işte her şey.
Ben Taehyung'tan kaçırdığım gözlerimi yere dikip düşünürken, Jimin kolumu dürttü.
"Müdür bizim sınıfa doğru mu gidiyor?"
Kafamı kaldırıp, işaret ettiği yere baktım. Gerçekten de, müdür yanındaki iki hocayla beraber bizim sınıfa doğru ilerliyordu.
Hızlıca ayağa kalkıp müdürün ve hocaların peşine takıldık, bir şey mi söyleyeceklerdi acaba?
Müdür sınıfa girmeden önce, kapının önündeki Taehyung'un omuzunu sıvazladı. Müdürün peşinden Taehyung, Taehyung'un peşinden ise biz sınıfın içine girdik.
Herkes sıralarına yerleştiğinde, müdür sınıfın ortasında durup konuşmaya başladı.
"Size iyi bir haberim var, çocuklar."
İçimde yeşermeye başlayan umutla yerimde doğruldum, gözlerimi müdürün üstünden ayıramadım.
Sınıftan bir uğultu yükseldiğinde, müdür gülümseyerek devam etti.
"Telefonlarımızın neden çalışmadığını açıkçası bizde bilmiyoruz, fakat elimizde çalışan bir telefon mevcut. Şimdi sırayla herkes, ailesini arayarak iletişim kurabilecek."
Müdür cümlesini bitirdiğinde sınıftan çığlık sesleri yükselmişti, bu herkese iyi gelecekti. İçimdeki heyecanla bir anda kendimi tutamadan bana bakan Taehyung'a sarıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
disease | taekook ✓
FanficYeni bir salgın ve bu salgına okulda yakalanan Seul Lisesi öğrencileri. |🧟♀️13323| |zombi au|