21. Bölüm

4.5K 593 322
                                    


Bay Lee, bizi depodan çıkararak bir arabaya bindirdi. Şoför koltuğunda oturan adamın arabayı sürmeye başlamasıyla, gergince yerimde kıpırdanmıştım.

Her şey üst üste geliyordu ve ben artık olanları kaldıramamaya başlamıştım.

Göz ucuyla yanımda oturan Taehyung'a baktığımda, aramıza mesafe koyarak oturduğunu ve camdan dışarıyı izlediğini görmüştüm.

İç çekerek ben de cama döndüm ve dışarıyı izlemeye başladım, pek izlenecek bir şey yoktu gerçi. Bomboştu sokaklar, bazı evlerin içinde bile kimse yoktu. İnsanlar Seul'u terk ediyor olmalıydı, normal olarak. Belki de bizimde gitmemiz gerekiyordu buradan.

Gergince geçirdiğim bir yolculuktan sonra, arabanın tanıdık binanın önünde durmasıyla arabadan inmek için hareketlendim.

Bu sırada kolumdan tutulmamla, bakışlarım Taehyung'a dönmüştü.

Ceketinin cebinden çıkardığı bıçağı bana uzatarak, umursamazca gözlerini benden ayırmıştı.

Dudaklarımı birbirine bastırarak, yavaşça bıçağı elime aldım. Bir şey demeden arabadan indiğimde, onlar da peşimden inmişti. 

Bay Lee, binanın önünde bekleyen adamlarına doğru ilerlerken ben de hızlıca peşine takıldım. Bir an önce anne ve babama kavuşmam lazımdı, yoksa delirecektim.

"İçeride kaç zombi olduğunu öğrenebildiniz mi?"

Sabırsızca yerimde kıpırdanıp, içeriye bakmaya çalıştım. Bay Lee, adamlarla konuşmayı bitirdiğinde bana dönmüştü.

"Jungkook, lütfen acele etme. İçeri gireceğiz ama siz arkada duracaksınız, anlaştık mı?"

Ne dediğini tam dinlemesem de, beklentiyle bana baktığını görünce hızlıca onayladım. Şu an tek isteğim bir an önce içeri girmekti, durdukça zaman kaybediyorduk.

Bay Lee'nin adamlarından biri, elindeki silah ile kapıyı araladığında içime derince bir nefes çektim.

İki katlı binanın içine girdiğimizde, bizi büyük bir sessizlik karşılamıştı. Seslice yutkundum, sessizlik insanı daha çok geriyordu sanki.

Bay Lee, birkaç adamına üst kata bakması için işaret verdiğinde kalanlarla alt katı gezmeye başladık.

Yaklaşık on dakikalık bir arayıştan sonra, üst kattaki adamlar aşağı inerek yanımıza gelmişti.

"Efendim, üst kat temiz." Sıkıntıyla bir iç çekip, gözlerimi etrafta gezdirdim. Annem iş yerinde olduklarını söylemişti, nereye kaybolmuşlardı bir anda?

Beklemediğim bir anda kulaklarıma dolan sesle, irkilerek sesin geldiği yere doğru adımladım. Aşağı doğru inen merdivenlerin başına geldiğimde, yerdeki kan izlerini fark etmemle hızlıca Bay Lee'ye seslendim.

"Bay Lee!"

Onların gelmesini beklemeden, hızlıca merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Seslerin çoğalmaya başladığını duyduğumda, kalan son dört merdiveni de atlayarak bir kapının önünde durdum.

Elim kapının koluna gittiğinde, arkamdan Taehyung'un sesini duymuştum.

"Jungkook, bekle!"

Bir elimdeki bıçağı sıkıca tutarak, kapıyı hızlıca açtım.

Gözüm önce, duvar kenarındaki insanlara kaydı. Yaklaşık on beş kişi, duvara sinmiş elleri bağlı bir şekilde korkuyla bekliyordu.

Ve aralarında annem, babam da vardı.

disease | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin