Sırtımı duvara yaslayıp, yanımda tartışan Jimin ve Seokjin'i duymamaya çalıştım. Etrafta zaten bir kaos ortamı vardı, herkes bir ağızdan konuşuyordu ve başım ağırmaya başlamıştı.Hoca, sınıftakileri sakinleştirmeye çalışırken telefonumu açmayı denedim. Ekranda beliren kadın, konuşmasını bitirdiği an telefonum kapanmıştı. Çoğu kişinin telefonu aynı durumdaydı, açılmıyordu.
Aklım annem ve babama takıldı, karantinaya nerede yakalanmışlardı? İkisi de işe gitmişse, eve nasıl döneceklerdi? Soobin zaten evde kaldığı için, en azından içim biraz rahattı.
Evde güvendeydi.
Peki ya biz? Okulda mı kalacaktık? Ne kadar zaman sürecekti bu, ne zaman dışarı çıkacaktık?
Aklımdaki soruları bir kenara itmeye çalışıp, hala açılmayan telefonumu sıraya sesli bir şekilde bıraktım.
"Sakinleşin artık, çocuklar! Müdür Bey biraz sonra açıklama yapacak, endişelenmeyin."
Jimin, sıkıntıyla iç çekip yanıma oturdu. Seokjin de sıraya oturduğunda, birbirimize baktık.
"Korkuyorum."
Jimin, dudaklarını büzerek konuştuğunda ben de istemsizce suratımı astım. Jimin'i ciddi görmek biraz zordu, o üzüldüğü zaman bile gülümseyerek bir sorun olmadığına inandırırdı bizi. Ama şimdi, korkusu gerçekten yüzüne yansımıştı.
Onu böyle görmek beni de strese sokarken, Seokjin bir elini benim omuzuma, diğerini ise Jimin'in omuzuna yerleştirdi.
"Sakin olun, geçecek. Çıkacağız buradan, en fazla ne kadar tutabilirler ki sonuçta?"
Bunun cevabını kimse bilmiyordu.
Sınıftaki gürültüye rağmen, kulağıma kapının açılma sesi doldu. Gözlerim oraya dönerken, sınıfa okul müdürümüzün girdiğini gördüm.
"Dinleyin beni, gençler!" Müdürün sesi sınıfta yankılandığında, herkes gürültüyü birden kesip müdüre odaklandı.
"Bakın, hepinizin ne kadar endişeli olduğunu biliyorum. Fakat, bize denileni yapmalıyız ve bir süre okulun içinde kalmalıyız." Sınıfta bir uğultu meydana geldiğinde müdür tekrardan konuşmaya başladı.
"Telefon sorununu en kısa süre içinde çözmeye çalışacağız, bir telefon bile çalışıyor olsa herkesin ailesiyle iletişim kurmasını sağlayacağım. Lütfen sessiz ve sakince oturup, bekleyin. İsteyen koridora, bahçeye çıkabilir ama lütfen tek olmamaya çalışın. Gruplar halinde olmanız, her ihtimale karşı daha iyi."
Müdür sözlerini bitirip, sınıf hocamızı dışarı çağırdı. Onlar dışarı çıkarken sınıftaki gürültü az da olsa dinmişti, herkes kendi arasında sessizce konuşmaya başlamıştı.
"İyisiniz, değil mi?" Seokjin, ikimizi de kontrol etmek ister gibi yüzümüze baktı. Ben onu onaylarken, Jimin sessiz kaldı.
Yoongi ile konuşmanın ona iyi gelebileceğini düşündüm bir an, çaktırmadan Seokjin'e bakıp göz kırptım.
"Seokjin, hadi sen Jimin'i de al tuvalete git. Jimin bir elini yüzünü yıkasın, sakinleşsin."
Seokjin anlamsızca bana baksa da, dediğimi yapıp ayağa kalktı. Jimin'i de peşinden kaldırırken, Jimin'in bakışlarını yüzümde hissettim.
"Sen gelmiyor musun?" Gözlerimi kaçırıp kafamı salladım. "Ben biraz üşüdüm, montumu giyip geleceğim. Siz beni beklemeyin, gidin."
Jimin beni onaylayarak, Seokjin ile sınıftan çıktı. Gözlerim Taehyung ve arkadaşlarının üstünde gezerken, Taehyung ile göz göze geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
disease | taekook ✓
FanfictionYeni bir salgın ve bu salgına okulda yakalanan Seul Lisesi öğrencileri. |🧟♀️13323| |zombi au|