Bir Hafta Önce"Evet, efendim. Yaptığımız deney gayet başarılı bir şekilde devam etmekte."
Elini, kulağına dayadığı telefondan ayırmadan omuzuyla kapıyı itti yaşlı adam. Bulunduğu soğuk yer, artık onun içini titretiyordu fakat görevini başarıyla tamamlamalıydı.
"Evet, evet merak etmeyin. Bir aksilik çıkarsa önce size haber vereceğim."
Üstündeki kalın kabanı iyice çekiştirerek, telefonu kulağından ayırdı.
Bu iş onu aşmaya başlamıştı artık, sonucunun ne olacağını kendisi bile bilmiyordu ama ondan istenen de tam olarak bu bilinmezlikti zaten.
Kenara bıraktığı sırt çantasının içini açarak, elindeki telefonu gizli bölmeye sakladı. Daha sonra çantasını omuzuna takarak, bulunduğu yerden sessizce dışarı çıktı.
Kimsenin buraya girdiğini bilmemesi gerekiyordu, bu gizli bir görevdi.
Hem kendi başına, hem de ülkesinin başına bela açacağı tehlikeli bir gizli görev.
Jungkook
Burada geçirdiğimiz ikinci günün sonlanmasına, yaklaşık bir saatten az bir süre kalmıştı.
Sadece iki gün olmuştu sahiden de, ben haftalardır buraya tıkılı kalmışız gibi hissediyordum.
Kararan havaya bakarak, kollarımı göğsümde birleştirdim. Sınıfça anlaşarak her gece iki kişinin nöbete kalması gerektiğine karar vermiştik, ne olacağı belli değildi.
En azından bu gece güvenli bir uyku çekeceğimi düşünüyordum, fakat içimdeki korku asla son bulmuyordu.
Jimin ve Hoseok, arka sıramda oturup şans eseri buldukları kağıt oyununu oynarken onların sesleri eşliğinde düşünüyordum.
Cam kenarında ise Namjoon ve Seokjin duruyordu, bu iki günde oldukça yakınlaşmışlardı. İkisi gayet uyumlu karakterlerdi zaten, anlaşmaları bana garip gelmemişti. Tabii, Jimin yine Jimin'liğini yapıp Seokjin'e bazı imalarda bulunuyordu.
Bu sırada beni de es geçmemişti sağolsun, Taehyung'un bana karşı değişen tavırlarını fark eden tek kişi ben değildim.
"Hile yapıyorsun, nerene soktun kağıtları!"
Jimin yüksek sesiyle konuşunca, dikkatim dağıldı ve onlara doğru döndüm.
"Götüme soktum, götüme! Saçmalama ya, elimde işte tüm kağıtlar."
Jimin elindeki kağıtları sıraya fırlatıp kollarını göğsünde birleştirdi, dudaklarını büzüp suratını asmayı da ihmal etmemişti.
"Oynamıyorum ben, çok gıcık oldum şu an."
Yoongi, Jimin'in mızmızlanan haline sırıtarak bakarken Hoseok omuz silkip ayağa kalktı.
"Tuvalete gidiyorum ben, gelen var mı?"
Olumsuz anlamda kafamı iki yana salladım, Hoseok tek başına sınıftan çıkarken ben arka sırada uyuyan Taehyung'a doğru baktım.
Gece nöbet tutacak iki kişi vardı zaten, ama o ısrarla kendisinin de nöbet tutacağını söyleyip erkenden uyumuştu gece uyanabilmek için.
Sıkılmaya başlayan canımla ayağa kalkıp, Taehyung'un yanına doğru ilerledim. Müdür ve hocalar sınıftan gittiğinden beri uyuyordu, artık uyansa iyi olurdu.
Yanına oturduktan sonra, gözlerimi yumuşak gözüken saçlarına diktim. Elimi saçlarına doğru götürmek istesem de, korkacağını düşünerek vazgeçtim. Zaten her an tetikte uyuyordu, korkutmak istemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
disease | taekook ✓
FanficYeni bir salgın ve bu salgına okulda yakalanan Seul Lisesi öğrencileri. |🧟♀️13323| |zombi au|