Deniz'in evinin bahçesinden çıkıp yola koyulduğumuzda Uygar'a sorduğum ilk soru dört yıl öncesiyle ilgiliydi. Ne olmuştu da Deniz polise gitmiyordu? Ne olmuştu da Melih Karahan Deniz'den köşe bucak kaçıyordu?
''Uygar bir şey soracağım.'' dedim emniyet kemerimi takarken.
''Dinliyorum.''
''Dört yıl önce ne oldu?''
Uygar bir saniyeliğine bakışlarını bana çevirdi ve sonra tekrar önüne baktı. ''Deniz anlatmadıysa benim anlatmam doğru olmaz Ada. Ona sorabilirsin.''
''Sordum. Anlatacaktı, sonra birden ağlamaya başladı. Polise gitmemi istemiyor ama nedenini söylemiyor. Bilmeye hakkım olduğunu düşünüyorum.''
"Ağlamaya mı başladı?"
"Evet bu sabah oldu. Ne yapacağımı bilemedim. Tekrar soramam. İkinci kez ağlamasına sebep olamam. Ama öğrenmem gerekiyor, lütfen söyle."
"Kimseye anlatmayacağına ve bildiğini Deniz'e belli etmeyeceğine söz verirsen anla-"
"Söz." dedim lafını bölerek.
"Peki o zaman anlatıyorum... Dört yıl önce bir proje imzalayacaktık. Bir hastane projesiydi. İnşaata başlamak için sadece bir imzamız kalmıştı. Melih denen o alçak bu sefer olduğu gibi o zaman da bize engel oldu. Hile yaparak projeyi o aldı. Deniz yıllardır bu adamla uğraştığı için canına tak etmişti, dayanamadı polise gitti. Şikayetçi oldu. Birkaç gün sonra bir kaza oldu, büyük bir kaza. Bu kaza yüzünden Melis dört yıldır tedavi görüyor."
"Melis?" dedim soru sorar bir sesle.
"Deniz'in kız kardeşi."
"Ne tedavisi görüyor, şimdi iyi mi?"
"Kaza esnasında göğüs kafesine bir demir parçası saplanmış. Kalbi çok zarar görmüş. Nakil olması lazım ama uygun bir kalp bulamıyorlar. Şimdi iyi ama sürekli atak geçiriyor. Evden dışarı çıkamıyor."
"Kazaya sebep olan kişi Melih Karahan mı? Yani Deniz polise gitti diye mi yaptı?"
"Aynen öyle. Deniz bir daha polise gitmesin diye gözdağı vermek istedi muhtemelen. Polisten korkuyor çünkü yaptığı şeyler açığa çıksın istemiyor. Böyle bir sonucu olacağını o da tahmin etmemiştir diye düşünüyorum."
"Deniz de Melis'ten sonra birine daha zarar gelmesin diye polise gitmiyor."
"O kazada zarar gören sadece Melis değildi Ada. Arabada bir kişi daha vardı ve." Bir süre sustu. Soran gözlerle baktım. "Öldü."
Büyük bir üzüntüyle baktım. "Kim?" dedim kekeleyerek. Kalbimin acıdığını ve yutkunamadığımı hissettim.
"Deniz'in kız arkadaşı, Cemre." Deniz böyle bir ölüm acısı yaşadığı için, içim acıyla kıvrandı.
"Kaza nasıl oldu peki?" dedim zar zor.
"Cemre ve Melis park halindeymiş. Bir otomobil son hızla ilerlerken Melis ve Cemre'nin olduğu otomobile çarpmış. Sanırım dört takla atmışlar. Çarpan kişi şoför koltuğunun olduğu yere çarpmış ve tahmin edersin ki direksiyonda Cemre varmış. Daha orada ölmüş. Melis'i de çok zor kurtardılar."
"İnanamıyorum, nasıl bu kadar kötü olabilir? Nasıl böyle bir vicdansızlık yapabilir?"
"Vicdanı çok yanlış kişilerde arıyorsun Ada. O adam kalpsizin teki.""Deniz nasıl atlattı tüm bunları?" dedim bir süre sessiz kaldıktan sonra.
"Atlattığını söyleyemem ama bir senedir biraz daha iyi... Odaklandığı tek şey Melis."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN TUTSAKLARI (+18)
General FictionNabzım değiştiği için derin nefeslerim yerini kısa ve sığ nefeslere bırakmıştı. Onun nefesinin de düzensiz olduğunu fark ettiğimde kollarımı boynuna sarıp yüzünü yüzüme iyice yaklaştırdım. "Seni seviyorum." dedi usulca, dakikalardır sabırsızlıkla b...