10. Bölüm

1K 194 44
                                    

"Ada, gel kızım hadi. Kahvaltı hazır." dedi Ülkü Hanım mutfak kapısından bana seslenerek. Televizyonun karşısında, yaklaşık yarım saat Deniz ve Uygar'ın salona inmesini beklemiştim ama hala gelmemişlerdi.

Koltuktan kalktım ve hızlı adımlarla mutfağa gittim. Ülkü Hanım mükemmel bir sofra hazırlamıştı. "Ülkü Hanım bu uzun zamandır gördüğüm en güzel kahvaltı sofrası." dedim neşeli bir sesle. ''Çok zahmet etmişsiniz.''

"Afiyet olsun yavrum ama bana hanım demesen mi artık?" dedi elini koluma koyarak.

''Ben saygısızlık olmasın diye-''

''Yok kızım ne saygısızlığı? Mahcup ediyorsun beni. Tabii sen nasıl seslenmek istiyorsan öyle seslen... Neyse, yine çok konuştum. Hadi otur da yiyelim.'' dedi gülümseyerek.

''Yok, estağfurullah.'' dedim en yakın sandalyeye otururken ve masada olan her şeyden tabağıma koydum. Ülkü abla da çaylarımızı koyuyordu.

''Teşekkür ederim... Deniz ve Uygar gelmeyecek mi?''

''Aradım az önce, gelirler birazdan. Deniz yemez de Uygar oğlum bir şey bırakmaz şimdi masada.'' dedi neşeli bir kahkahayla.

Gülümsedim. ''Ne zamandır Deniz'le beraber çalışıyorsun?"

''Dört yıldır Deniz'le bu evdeyiz ama bu ailenin içine gireli otuz yıl olmuştur. Deniz doğmadan iki sene önceydi herhalde. Canan Hanım, Deniz'in annesi yani, o almıştı beni işe. O günden beri de bu ailenin içindeyim anlayacağın.''

''Kendi ailen peki?''

''Eşimi altı yıl önce kaybettim. Bir tane kızım var. Ankara'da eşiyle beraber yaşıyor.''

''Başın sağ olsun, çok üzüldüm.''

''Sağ ol kızım... Aman neyse böyle şeylerden bahsetmeyelim şimdi. Yemeğini ye sen.''

''Her şey çok güzel olmuş gerçekten. Ellerine sağlık.'' dedim ve bal kaymaklı kızarmış ekmeğimi ağzıma attım.

''Allaaah mis gibi kızarmış ekmek kokuyor burası. Ülkü abla neler yaptın bize böyle?'' dedi Uygar heyecanla mutfağa girerken. Hemen arkama baktım ama Deniz yoktu. Uygar tek gelmişti anlaşılan.

''Valla Ada kızım burada diye yaptım hiç üstüne alınma.''

''Günaydın Ada.'' dedi Uygar bakışlarını bana çevirerek. ''İyi misin?''

''Günaydın. İyiyim teşekkür ederim. Sen?''

''İyiyim sağ ol.'' dedi Uygar ve Ülkü ablanın yanına yaklaşıp yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. ''E bize yok mu yani?''

Ülkü abla Uygar'ın elini tuttu ve ona kocaman bir gülümseme gönderdi. ''Olmaz olur mu oğlum geç otur ye hadi... Deniz nerede?

''Duşa girdi, gelir birazdan. Of var ya kimse senin gibi yemek yapamıyor be Ülkü abla. Şu sofraya bak. Tok insanı bile yemeye ikna eder.''

''Abartma abartma. Hem ne bu enerji Uygar? Gece çok iyi uyumuş ve dinlenmiş gibi.''

''Benim enerjim bitmez bilmiyor musun?'' dedi Uygar ağzına büyük bir dilim ekmek atarken. Aralarındaki samimiyet çok güzeldi. Aile gibilerdi ve bu tablo bana dayım, yengem ve Güneş'le geçirdiğim günleri hatırlatmıştı.

''Deniz çok yorgun görünüyordu. İşe gitmezsiniz bugün herhalde.''

''Valla ben bugün evden çıkmayı hiç düşünmüyorum. Bir yıldır cumartesi günleri işe gitmekten çok yoruldum, biraz dinleneceğim.''

GEÇMİŞİN TUTSAKLARI  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin