41 kere maşallah diyerek 41.bölümüme başlıyorum. Hepinize iyi okumalar <3
3 Kasım, Pazar
"Ada, hadi güzelim. Hazırsan çıkalım." Deniz'in seslenmesiyle montumu alıp koridora çıktım. Merdivenlerden iniyordu. "Geldim geldim." dedim ve hızlı adımlarla yanına ulaştım. "Uygar hazır mı?"
"Olmaz mı? Aşağıda bekliyor."
"Miray'ı o mu alacak ve biz şimdi nereye gidiyoruz?"
"Evet Miray'ı o alacak ve bizim otellerden birinin spor salonuna gidiyoruz."
Başımı salladım ve elimi uzatıp Deniz'in alnına dokundum. "Hala iyileşemedin, ateşin var sanki hala."
"Bir şey olmaz, merak etme sen beni." dedi ve kolunu boynuma sarıp alnımı öptü. "Sen iyi misin peki?"
"Sizin yanınızda olup iyi olmamak mümkün mü Deniz Bey?"
"Bak sen. Öyle mi bakalım Ada Hanım?"
"Harfi harfine doğru. Dünyada bir cennetten bahsedebilirsek eğer, orası sadece senin yanın olabilir."
Son kata inmemize az kala Deniz beni durdurdu ve iki kolunu birden belime sardı. "Dışarıya çıkmaktan vazgeçip odamıza geri mi dönsek acaba?"
"Ne yapacağız ki odamızda?" dedim, anlamış olsam da anlamamış gibi yaparak.
"Bilmem." dedi Deniz burnunu saçlarıma dayadığında. Çok iyi bildiğini biliyordum. "Seni özledim."
"Yanından hiç ayrılmıyorum Deniz." dedim. "Yine de özlüyor musun?"
"Yok, öyle değil. Başka türlü." dedi yüzünü uzaklaştırıp. "Neyse, hadi inelim. Yoksa biraz daha burada durmaya devam edersek gerçekten gitmekten vazgeçeceğim." Deniz'in aklından geçenleri anladığımda gülümsememek için kendimi zor tuttum ve elini tutup onu aşağı doğru yürüttüm.
"Hadi Deniz, şimdi sırası değil."
"Sonunda indiniz. Ağaç oldum burada." dedi Uygar bizi gördüğünde. "Hadi çıkalım daha fazla geç kalmadan."
"Miray'ı görmek için sabırsızlanıyorum demiyorsun da." dedi Deniz ağzının ucuyla. Ama Uygar duymuştu.
"Deniz kaşınıyorsun. Ben sana böyle mi yaptım?"
"Yapmadın mı Uygarcım? İnkar mı edeceksin?"
"Ne yapmışım pardon?"
"Bursa'da üçümüz kahvaltı yaparken Aşk olsun tabii ya. Aşk olmadan olur mu? diyen, ardından Ada'ya göz kırpan kimdi? Selay, Can ve Miray bana yemeğe geldiğinde Yaşasın ikiz yeğenlerim olacak deyip bir bana bir Ada'ya bakan kimdi peki Uygar Bey?"
"Hiçbir şeyi unutmuyorsun. Gözünden de hiçbir şey kaçmıyor. Senden korkuyorum artık."
''Ben olsam ben de benden korkardım Uygar.''
''Ama bak fena mı yaptım? Ne güzel evleneceksiniz işte. Of harika olacak.''
''Orası öyle.'' dedi Deniz ve kolunu boynuma sarıp başımı öptü. ''Sevdiğim kadınla evleneceğim.'' Başımı kaldırıp Deniz'e baktım, bana göz kırpmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞİN TUTSAKLARI (+18)
Ficção GeralNabzım değiştiği için derin nefeslerim yerini kısa ve sığ nefeslere bırakmıştı. Onun nefesinin de düzensiz olduğunu fark ettiğimde kollarımı boynuna sarıp yüzünü yüzüme iyice yaklaştırdım. "Seni seviyorum." dedi usulca, dakikalardır sabırsızlıkla b...