56. Bölüm Geçmişten Gizemli Tanıdık

296 26 181
                                    

5 Mayıs Cumartesi

Slytherin'in kasveti dağılmış, yerini sakinlik ve rahatlık almıştı. Bu zindanlardaki hava için de öğrenciler için de geçerliydi. Zindanların ve Slytherin'in bir parçası haline gelen o soğuk hava ısınmış, karanlık ortam aydınlanmıştı. Her ne kadar karanlığa ve kasvete alışık olsalar da bu değişiklik Slytherin öğrencilerine iyi gelmişti.

Öğrenciler yazın gelmesi ve Hogwarts'ın erken kapanacağı haberini sevinçle karşılamışlardı. Okulun yarısından çoğunda olan o korku ve gerginlik olmadan bir çok Slytherin neşeliydi. Tabii içlerinde gergin ve stres altında olan öğrenciler de vardı. Lancer kızı yatak odasından çıktı, sigara içip gerginliğiyle beraber tüm duygularının yok olmasının üzerinden sadece iki gün geçmişti. Lancer kızı tuvalette olanların Hogwarts boyunca en çok eğlendiği ilk on ana girmeyi hakkettiğini düşündü.

Şimdi ise yapması gereken tek şey kahvaltıya inip tüm gün pineklemekti. Öğleden sonra ise partiye hazırlanacaktı. Okulun kapanışına en çok üzülen Slughorn elinden geldiğince çok parti yapmaya başlamıştı. Limix normalde bir ton işi olmasına ve bugün erken kalkıp çalışması gerektiğini bile bile hiç bir şey yapmayacaktı. Bir anda her şey gözüne çok boş ve anlamsız gelmişti.

Açıp bir kitap okumak, büyü çalışmak, kütüphanede araştırma yapmak veya bulanıklara zorbalık yapmak istemiyordu canı. Hiçbir şey istemiyordu. Partiye bile sadece kafasını dağıtmak için gidiyordu ki kiminle gideceğine bile karar vermemişti.

Yoğun düşüneler içinde merdivenlerden inmeye başladı, bugün oldukça dalgındı.

-Günaydın, Limix.

Limix alışkanlıkla mırıldandı.

-Günaydın.

Birkaç adım daha aşağı inip aniden durdu. Bu okuldan kimse ona "Limix" demezdi, arkadaşları dışında. Ve arkadaşları da asla basit bir günaydın demezdi. Kimdi bu kişi?

Lancer kızı hızlıca arkasını dönünce mavi gözlü, kumral saçlı oğlanla karşılaştı.

-Aoov, Mark.

Şaşırmıştı, bu çocukla en son Karagölde konuşmuştu.

-Naber?

Sordu tereddüt ederek, Mark ile arasının nasıl olduğunu merak ediyordu. Fawley oğlanı ona içten gülümsedi. Limix bu gülüşe özendi, keşke kendisi de böyle gülümseyebilseydi.

-İyi sayılırım. Ya sen?

Limix omuz silkti.

-İyi olmaya çalışıyorum.

Mark başını salladı.

-Nereye böyle Ortak Salona mı?

Limix başıyla onayladı.

-Ya sen? Odaya mı?

Mark doğruladı.

-Evet, çıkıp biraz uyuyacağım.

-Bu saate kadar neredeydin ki?

Cumartesi sabahı biri neden erken kalkardı ki? Mark iç çekti ve elindeki mektubu kaldırdı. Büyücünün yumruğunun arasındaki buruşmuş parşömene baktı.

-Mektup mu, kimden?

Limix sordu, kırış kırış olan parşömenden gözlerini ayırıp mavilere dikerek.

-Babamdan.

Limix başını yana eğdi.

-Pek iyi şeyler demiyor sanırım.

Karanlık Prenses, Limix LancerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin