19. Bölüm Malikane Turu Ve Gerçekler

1.6K 126 143
                                    

Medya Limix'in anahtarı.

İyi okumalar...

Limix dün gelen mektubu düşünüyordu, ev turu ev! -Pardon malikane- Bir malikanesi vardı, malikane ona ait bir malikane açıkcası annesinin ne kadar zengin olduğunu hiç bilmiyordu, Lord'a onunla hiç böyle konuları konuşuyordu, elbette Lord'un zenginliği bir kral kadar vardı. Çok zenginlerdi ve Limix bu yüzden annesinden gelen parayı çokta önemsemeyecekti ama anlaşılan mirasta sadece para yoktu birde malikane vardı.

Limix bu gün o "eve" bakıcağı için kendini çok garip hissediyordu, ama bu duyguya bir isim veremiyordu... neydi bu? Stres? Üzüntü? Heyecan? Korku? Sevinç? Merak? Hiç! O hem bunların hepsini hemde hiçbirini yaşamıyordu. Midesinde garip bir his vardı ve sanırım bunu dışarı vurmuş olmalı ki Malden sordu.

- N'oldu Prenses sen iyi misin?

Limix sesiz sedasız başını "evet" anlamında salladı -ki bu bir yalandı- Regulus her zamanki özgüven ve artistliğiyle söze giren oldu

- Evet sadece biraz heyecanlı çünkü birine her gün malikane düşmüyor.

Melanie atladı

- Malikane henüz onun değil Reg! Daha doğum gününe var, ön hazırlık olsun diye ona etrafı gezdirecekler.

Sözünü bitiren kızıl saçlı kız gözlerini devirdi. Tam o sırada Sloghorn'un ona doğru gelmesiyle dikkati dağıldı ve konu unutuldu.

- Aaa merhaba profesör!

Diye neşeyle selam verdi Limix, profesörde aynı neşe ve sevgiyle karşılık verdi.

- Sanada merhaba canım kızım, bakanlıktan biri geldi eğer sende hazırsan kapı önünde seni bekliyor.

Limix "Elbette efendim" diyerek hızlıca kalktı ve arkadaşlarına samimice el sallayıp "görüşürüz" dedi ve çıkış yolunu tuttu.
Ama Sloghorn onunla birlikte geliyordu, bunu fark eden Limix.

- Benimle gelmemize gerek yok profesör.

- Ahh hayır tatlım tabikide var, -etrafına bakınıp, eğilerek Limix'in kulağına fısıldadı- ayrıca bakanlıktan gelen o adam benim tanıdığım, sana torpil yapabilir.

Sonra kibarca göz kırpıp "Hı ne dersin?" Diye sordu, Limix cevabı kıkırdayarak verdi. Ve ikisi büyük salondan çıkıp bahçenin yolunu tuttu.

                                 ***

Bahçeye vardıklarında Limix iki kişi gördü: Biri genç, kumral saçlı, mavi gözlü, kaslı, kemikli yapılı, yakışıklı, çok karizmatik ve iyi (lüks) giyinmiş biri, öbürü ise... Dumbledore, sadece Dumbledore'du.

- Ahh merhabalar! Horace demek sende öğrencine eşlik ettin.

Limix ukalalıkla gözlerini devirip yüzünü astıktı, bunu görmeyen Sloghorn konuştu.

- Evet profesör Cedric'e de bir merhaba demek istedim.

Cedric denen seherbaz samimi bir gülüşle

- Merhaba profesör, nasılsınız?

Sloghorn samimiyetle gülümseyip eski öğrencisini cevapladı.

- Ah sevgili oğlum çok iyiyim, bu sadece öğrencim olmakla kalmayan benim biricik Laram.

Dedi ve Cedric'in etkisinden donmuş kalan Limix'i sırtından ona doğru itekledi.
Çocuk aynı samimiyetle Limix'e de gülümsedi. Çocuğun sesi çok yumuşak ve pürüzsüzdü. Ve Limix buna -tek kelime ile- düşmüştü.

Karanlık Prenses, Limix LancerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin